Yerine kayyum atanan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’ya yeniden yargılandığı davada, tekrar 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası veridi
Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlığı görevi yürüttüğü sırada Demokratik Toplum Kongresi (DTK) organlarında yer aldığı iddia edilerek görevden alınan, daha sonra Hicran Berna Ayverdi adlı kişinin ifadeleriyle tutuklanarak hakkında yeni bir iddianame düzenlenen Selçuk Mızraklı’nın yargılanmasına devam edildi.
Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 9 yıl 4 ay hapis cezası eksik inceleme nedeniyle bozulmasıyla yeniden görülmeye başlanan davada, açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleriyle oluşturulan yeni iddianamenin eklendiği davanın görülen duruşmasında, Akbıyık mahkemede ifade verdi.
Mızraklı’nın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldığı, avukatları Mehmet Emin Aktar, Cihan Aydın, Muhsin Bilal’in hazır bulunduğu, duruşmayı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekilleri Cengiz Çandar, Sevilay Çelenk, Newroz Uysal ve sivil toplum örgütü temsilcileri izledi.
Tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları
SEGBİS üzerinden Amasya’da duruşmaya bağlanan açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları alındı. Akbıyık soruşturma aşamasındaki iddialarına yeni iddialar ekledi. Akbıyık, Mızraklı’yla 2018 seçimlerinden Mızraklı’nın Halkların Demokratik Partisi’ne gelmesiyle tanıdığın belirterek, tanışmalarında Mızraklı’nıın kendisinin örgütün sağlık komitesinde yer aldığını aktardığını söyledi. Mızraklı’nın vekil seçildikten sonra Öcalan’ın posterini matbaadan aldığını da öne sürdü. Mızraklı’nın belediye eşbaşkanı seçildiği 2019 seçimlerinde Ortadoğu Sinema Akademisi’nin düzenlediği festival finansmanını üstlendiğini, piknik için araç tahsis ettiğini öne sürdü.
‘Alçakça kumpas’
Akbıyık’ın beyanlarını alçakça iftira olarak değerlendiren Mızraklı, Akbıyık’ın beyanlarını için “Rolünü ezberlemiş, düşünülmüş alçakça bir kumpasla karşı karşıyayız. Yalan ve düzmece” dedi.
‘Kayyum atama için hazırlandı’
Akbıyık’ın ifadelerindeki çelişkilere dikkati çeken Mızraklı, “İftiracı ilk tanışmamızda benim kendimi örgütün salık komitesinde yer aldığımı söylediğimi iddia ediyor. Sizce ilk tanışmada böyle bir şeyi söylemek makul mu? Bütün bunlar kayyım atamaları için hazırlanış bir soruna işaret ediyor. İki itirafçının ifadeleri üzerine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum atanması hedeflenmiştir. Uyduruk bir şahsın benim şahsım olduğu kadar partimi hedef alıyor. Bunlar üzerinden partim kriminalize ediliyor. Partimi görünün kısmının yanında bir de görünmeyen birileri tarafından yönetildiği izlenimi yaratılmaya çalışıyor. Bunu kabul etmiyorum” diye konuştu.
Ceza istemi
Mızraklı’nın ifadelerinin ardından iddia makamı, daha önce hazırladığı ve flaş belek içindeki mütalaasını mahkemeye sundu. Ümit Akbıyık’ın iddialarından önce mütalaasını hazırlaması dikkati çeken iddia makamı, mütalaasında Mızraklı’nın DTK çalışmaları, katıldığı eylem ve etkinlikler, Hicran Berna Ayverdi ve tanık Ümit Akbıyık’ın beyanlarıyla üzerine atılı “örgüt üyesi olma” suçunu işlediğini öne sürerek hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. İddia makamı, Mızraklı’nın ise tutukluluk halinin devamı yönünde karar verilmesini istedi.
‘Bu dava bir Dreyfus davasıdır’
Mızraklı mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talebinde bulunmayarak, mütalaada belirtildiğini gibi DTK içerisinde görevinin olmadığını DTK’nin sadece Emek, Göç ve Yoksullukla Mücadele Komisyonu’nda yer aldığını kaydetti. DTK’nin TBMM Anayasa Hazırlık Komisyonu çalışmalarına Meclis tarafından davet edildiğini hatırlatan Mızraklı, kendisinin de günde 10 saat çalışan bir hekim olduğunu ancak mütalaada kendisinin örgüt hiyerarşisine yerleştirildiğini belirtti. Davanın kayyım atamaya gerekçe yapılmak için kurulan bir kumpas olarak niteleyen Mızraklı “Bu dava bir Dreyfus davasıdır. İddianame kes kopyala yapıştır bir iddianamedir” diye konuştu.
‘Ne ben boyun eğerim ne de halkıma boynunu eğdiririm’
Kendisi ve partisine yönelik yaklaşıma dikkati çeken Mızraklı, “Ne ben boyun eğerim, diz çökerim ne de halkımıza ve arkadaşlarımın boynunu eğdireceğim” dedi.
Yargının baskı altında olduğunu Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkındaki suç duyurusu kararına işaret eden Mızraklı, hakimlerin de baskı altında olduğunun altını çizerek, “Bu davanın değirmenin döngüsüne su taşıyan, herkes, savcı, hakim, kolluk kimse bunda sorumludur. Bunlar tarih önünde hesap verecek, nasıl bir kötülüğü açığa çıkardıklarını görecekler” ifadesini kullandı.
Savunma yapan Mızraklı’nın avukatı Mehmet Emin Aktar, iddia makamının mütalaasını, tanık dinlenmeden flaş belek içinde hazır halde duruşmaya geldiğini belirterek, “Yani tanık dinlenmeden, bizim ne söyleyeceğimizi dinlemeden mütalaasını hazırlamış” dedi.
Abdullah Öcalan talimatı iddiası
İddia makamını mütalaasında DTK’nin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulduğunu öne sürdüğünü hatırlatan Aktar, örgütsel suçların temadi (sürekliliği olan suçlar) olduğunu hatırlatarak Yargıtay’ın “örgüt üyesinin yakalanmasıyla” temadinin kesileceğine dair kararına dikkati çekerek, Öcalan’ın İmralı’da tutuklu bulunduğunu dolayısıyla temadinin kesildiğini vurguladı. Öcalan’ın üzerinde ağır bir tecridin olduğunu hatırlatan Aktar, Öcalan’la yapılan görüşmelerin bir görevli tarafından kayıt altına alındığına dikkati çekerek, “talimat” durumunda görüşmenin kesilmesinin yasal olarak mümkün olduğunu vurgulayarak, bu durumda DTK’nin Öcalan’ın talimatıyla nasıl kurulmasının mümkün olduğunu sordu.
‘Sahte belge üzerinden yargılama yapılıyor’
Müvekkili hakkında beyanda bulunan Hicran Berna Ayverdi’nin ifade sürecine dikkati çeken Aktar, Ayverdi’nin 2016 yılında ilk defa beyanlarının alındığını, müvekkili hakkında 2019 yılında ifade verdiğini hatırlatarak, ifade işleminin ise Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davaya dayandırıldığını söyledi. Müvekkili hakkındaki iddianame tarihinin Ayverdi’nin beyanlarının öncesinde hazırlandığı gösterdiğini, Ayverdi’nin ifadeleri ise iddianame sonrası alındığını vurgulayan Aktar, burada usulsüzlük yapıldığına dikkati çekti. Müvekkili hakkında beyanda bulunan Hicran Berna Ayverdi’in Kayseri Bünyan Cezaevi’nde ifade vermek istediğinin tutanakta belirtildiğini ifade eden Aktar, ancak ifade işlemi için cezaevinde çıkarılması için savcının talebi ve hakimin kararı zorunlu olduğunu hatırlatarak, bunun gerçekleşmediğini söyledi. Yapılan teşhis tutanağında da savcı, kolluk ve katibin imzasının sicil numarasının olamadığını kaydeden Aktar, “Bu sahte bir belgedir. Sahteliği açık bir belge üzerine siz yargılama yapıyorsunuz” diye konuştu.
‘2023’den beri muhbir’
Ayverdi’nin Mızraklı’nın Veni Vidi Hastanesi’nde çalıştığı dönemde, bir örgüt mensubunu ameliyat ettiğini, örgüt mensubunun ameliyattan çıkarak kırsal faaliyetlerine gittiğini iddia ettiğini hatırlatan Aktar, duruşmada dinlenen uzman doktorunun ise bağırsak ameliyatı olan bir kişinin en az 5 gün hastane kalması gerektiği yönünde görüş bildirdiğinin altını çizdi. iddia ettiği gibi söz konusu tarihlerde kendisinin de SGK kayıtlarına göre Veni Vidi Hastanesi’nde çalışmadığının tespit edildiğini anımsatan Aktar, Ayverdi’nin bir ifadesinde 2013 yılından beri polis muhbirlik yaptığını kabul ettiğini söyledi.
‘Tanık kadrolu bir itirafçıdır’
Diğer tanık Ümit Akbıyık’ın ifade değiştirdiğini hatırlatan Aktar, savcı tanığın ifadesini beklemeden mütalaayı hazırladığını vurgulayarak, “İddia makamı da yargılamanın bir tiyatro olduğunu biliyor. Tanık ise sürekli yer değiştirerek farklı yerlerden duruşmalara bağlanıyor. Bu bize tanığın güvenlik birimlerinin denetiminde olduğunu gösteriyor. Hiçbir beyan da kendisine ait değildir, ona dikte ettiriliyor. Kadrolu bir itirafçıdır. Yarın ihtiyaç duyulursa bizim içinde ifade verir, başkası için de ifade verir” şeklinde konuştu.
‘Film festivaline bütçe ayırdı’ suçlaması
Tanığın Mızraklı’nın Ortadoğu Sinema Derneği tarafından organize edilen Film Amed Festivali’ne belediye bütçesinden para aktardığı yönündeki iddiasına karşı Mızraklı’nın avukatı Cihan Aydın, festivalin Avrupa Birliği destekli Sivil Düşün tarafından finanse edildiğine dair belgeleri mahkemeyle paylaştı. Mızraklı’nın belediye imkanlarıyla “örgüt taraftarlarına” piknik düzenlediği ve forma dağıttığı yönündeki suçlamaya yanıt veren Aydın, piknik ve spor faaliyetlerinin desteklenmesinin Belediye Kanunun 13, 14’ü maddesinde yer aldığını vurguladı. Belediye faaliyetlerinin terörize edilmeye çalışıldığını belirterek, “Bundan dolayı bizler de sizler de tehdit altındayız” diyerek, Akbıyık’ın ifadelerinin dosyadan çıkarılmasını talep etti.
Kendilerinin yokluğunda 5 Eylül’de ara celseyle açık tanık Ümit Akbıyık’ın mahkeme tarafından dinlendiğini vurgulayan Aydın, bu dinlenme sırasında çekilen görüntülerin izlemek istediklerini belirterek, “Akbıyık mı bunları söylemiş, siz mi kopyala yapıştır yapmışsınız, bunu bilmemiz lazım” ifadesini kullandı.
‘Mütalaayı ne savcı yazdı ne de siz hakimler vereceksiniz’
Avukat Muhsin Bilal ise “Bu mütalaayı ne savcı yazdı ne de siz hakimler bu davada karar vereceksiniz. Sadece siz bu kararın altına imza atacaksınız. Hakikate bu kadar saldırı yaparsanız emin olun sizler yaşamda mutlu olmayacaksınız. Sizlere sıkı yönetim dönemindeki Askeri Mahkemelerin nasıl karar verdiklerini okumanızı tasfiye ediyorum. Askeri Mahkemelerin en zirve olduğu 12 Eylül darbe döneminde bile mahkemelerin bir usulü vardı. Şuan bu usulde ortada yok. Yargılanın başından sonu kadar bir yargılama değil, sadece verilen bir ceza hükmü var. Sizden öncekilerde yargılama yapmadı sizlerde yargılama yapmadınız. Siz sadece dinlemiş gibi yaptınız. Yargılama yapmadığınızın göstergesi verilen cevaplar ve ara kararlarınızdır. Sizin delille ihtiyacınız yok” şeklinde konuştu.
Avukatlar, müvekkillerinin tahliyesini ve beraatini talep etti.
9 yıl 4 ay 15 gün ceza
Verdiği kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Mızraklı’ya 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mızraklı’nın cezasını yarı oranında artıran mahkeme, cezayı 10 yıl 15 aya çıkardı. Daha sonra cezada indirime giden mahkeme cezayı 9 yıl 4 ay 15 güne düşürdü.
HABER MERKEZİ