Leyla Güven’in tecride karşı 30’uncu gününe ulaşan açlık grevi eylemine dair hükümetin takındığı sessizliği eleştiren HDP Diyarbakır Milletvekili Selçuk Mızraklı, “Onların sessizliği çığlıklarımızı daha da güçlendirecektir” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in, tutuklu bulunduğu cezaevinde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle başlattığı açlık grevi eylemi 30’uncu gününe ulaştı. Diyarbakır’da gerçekleştirilen açlık grevinde yer alan isimlerden biri olan Milletvekili Selçuk Mızraklı, Güven’in sürdürdüğü eylem ve sağlık durumu üzerinde durup, hükümetin sessizliğini eleştirdi.
‘Leyla Güven’in itirazlarına dahil olduk’
HDP’li Mızraklı, Leyla Güven’in başlattığı eylemin, aslında Türkiye’de yaşananlara bir bütünen itiraz olduğunu ifade etti. Ülkede tamamen bir hukuksuzluk yaşandığını söyleyen Mızraklı, ceza infaz hukukunda bile karşılığı olmayan bir şekilde sürdürülen tecritle Öcalan’ın görünürlüğünün ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirtti. Bütün bunların karşılığında hayatın içinde gerçekliği olan özgürlük ve demokrasi çizgisini gündemden düşürmenin mümkün olmadığının altını çizen Mızraklı, “Bu, hayatın olağan akışına aykırı bir durum olur. Hayat bize barışı, demokrasiyi ve hukuku zorunlu kılıyor. Fakat bütün bunlara karşı adaletin dışında baskıcı ve zulmü inşa etmeye kalkışırsanız, bu hayatın olağan akışına aykırıdır. Bizler de Leyla Güven’in itirazlarına dahil olduk” diye konuştu.
Medya da görmüyor
Mızraklı, bu noktada hem Öcalan üzerindeki tecridin, hem de Leyla Güven’in ve partili milletvekillerinin ona destek amaçlı girdikleri eylemlerin iktidar ve havuz medyası tarafından görmezlikten gelinmesi üzerinde de duran Mızraklı, şunları belirtti:
“Onların sessizliği çığlıklarımızı daha da güçlendirecektir. Ama bu çığlık ne zamanki hükümet çevrelerinden cevap bulur, artık kulaklarını kapatır durumdan çıkacaklardır. Eninde sonunda cevap vermek durumunda kalacaklardır. Hayat bunu dayatacaktır. Bir ülkede eğer oldukça yığınsal bir şekilde kamuoyu muhalefeti ve talebi varsa, Fransa’da sarı yeleklilerin eylemi kendi içerisinde bir yanıt aldıysa, burada da toplumsallıkla duyacaklardır.”
‘Her gün risk taşıyan bir durum’
Açlık grevinin 30’uncu gününe ulaşması dolayısıyla Leyla Güven’in sağlık durumuna da değinen Mızraklı, kritik aşamanın geçildiğini vurguladı. Mızraklı, “Her gün kendi içinde risk taşıyan bir durumdur. Vücudun sıvı dengesinin bozulabilme durumundan tutun da organlarda bir süre sonra doku hasarının başlamasına kadar hepsi risk faktörleridir. Bütün hepsinin geride bir eseri de kalacaktır. Ama Leyla Güven’in bedenini açlığa yatırırken ve bunun üzerinden kamuoyuna mesaj vermek isterken hedefi onu zinde tutuyor. Her şeye karşın onun sağlığı bizim sağlığımızdır” diye konuştu. Leyla Güven’in sağlığının Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu belirten Mızraklı, başta vitaminler olmak üzere tıbbi olarak iyi takip edilmesi gerektiğini söyledi.
‘İmralı’daki tecrit hukuksuzluk’
Hükümete barış ve çözümün sağlanması noktasında çağrıda bulunan Mızraklı, “Tarihsel ve siyasal gerçeklik net olarak göstermiştir ki İmralı’daki tecridin bir an önce sonlandırılması gerekiyor. İmralı’daki tecrit hukuksuzluktur. Ayrıca Türkiye’de birikmiş siyasal sorunların tümüyle ilişkilidir. İmralı tecridini sonlandırarak, toplumdaki kutuplaşma ve ülkede yaşanan krizlerin bertaraf edilmesi noktasında da önemli bir çaba olur. Hukuksuzluklar son bulmalıdır” dedi.
Kaynak: MA