Selçuk Mızraklı, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 42’nci oturumunda konuştu. Mızraklı ‘Şimdi vicdanları dinleyip buna dur deme zamanı’ dedi
Yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin 42’nci oturumları sırasında Halklar Arasında Dayanışma ve Irkçılık Karşıtı Hareket’in (MRAP) düzenlediği “Türkiye’de Yargının Bağımsızlığı” konulu panele video konferansla katıldı.
Konsey oturumlarını selamlayan Mızraklı, yurtdışı yasağı olduğu nedeniyle panele katılamadığını ifade etti. Mızraklı, “Sizlerin katılım sağladığı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin oturumlarını saygı ile selamlıyorum. Aslında ben de bu oturumda sizler ile birlikte tartışmalara katılmak, aranızda yerimi almak isterdim. Fakat ben de diğer belediye eş başkanlarımız gibi yurtdışı yasağından dolayı katılamıyorum” dedi.
‘Dikta yöntemleri ile görevden alındık’
Mızraklı’nın konuşması devamla şöyle: “Bizler seçimlerde yüzde 63 oy oranıyla seçilen seçilmişler olarak çalışmaların başında olmak, sizlerle bir arada olmak isterdik fakat tek adam rejimini ülkemize hakim kılmaya çalışan bir iktidar düzeninden dolayı yurtdışı yasakları, görevden almalardan dolayı sizlerden uzakta, görüntü kaydı ile katılmak zorunda kalıyoruz.
Bizler demokratik yöntemlerle seçilmiş kişileriz. Fakat demokratik olmayan diktatöryal yöntemlerle görevden alındık. Halkın bize verdiği yetkileri kullanamıyoruz. Öncelikle nasıl böyle bir duruma geldik onu kısaca anlatmakta fayda var. 2002’lerde demokrasi, hukuk ve evrensel insan hakları ilkelerini ülkeye hakim kılma vaadiyle iktidara gelen AKP özellikle 2015 ile birlikte tek adam yönetimini otoriter bir rejimi hakim kılmaya çalıştı. Bunu da yapmak için hukuku hiçe saymakta, militarist yöntemlerle ülkede yaşayan insanlar üzerinde baskı kurmaktadır. Muhalif güçleri gözaltılar, işkenceler ve tutuklamalar ile bastırmaya çalışmaktadır. 2016 itibariyle yine hukuksuz bir biçimde 95 Kürt belediyesine kayyım atadılar. Belediyelerimiz o süreçte yapılan yolsuzluklar sonucu yüzbinlerce dolar borçlandırıldı.
‘Yolsuzluklar yapılacak’
İşte böyle bir zorlu bir süreçte 31 Mart 2019’da seçimlere girdik. Adaletsiz bir sistemde, seçimlerde çalışmalarımız engellendi, çalışanlarımız tutuklandı, birçok parti yöneticimiz cezaevine konuldu, buna rağmen yüksek oy oranları ile seçildik. Bizler bu şartlar altında belediye seçimlerini kazandık. Dört aylık bir süreçte borçları ödemeye, kentlerde kayyımlar döneminde yapılmayan hizmetleri yapmaya başladık. Kürt kültürünü, dilini asimile etmeye, yasaklamaya başlamışlardı. Kadın haklarına yönelik saldırılar başlatmışlardı. Bizler 4 aylık süreçte bunları önlemek için çalışmalarda bulunduk. Gençler için, kadınlar için, çocuklar için çalıştık. Diktatöryal sistemlerde bu hizmetler iktidarları sarsmaktadır. Tüm bunlardan dolayı hukuksuzca yeniden bizler görevlerimizden alındık. Belediyelere yeniden valiler atandı. Yeniden yolsuzluklar yapılacak, kültür ve dil asimilasyonu gerçekleştirecekler.
‘Vicdanınızın sesine kulak verin’
İşte burada sizlere büyük görevler düşmektedir. İnsan hakları evrensel beyannamesini benimseyen, hukuk isteyen insanlar olarak bu uygulamalara karşı çıkmalısınız. Sizlere buradan sesleniyorum; gelin bir komisyon kurun, Diyarbakır’a Van’a Mardin’e gidin, halka bir sorun neden seçilmişleri görevden aldılar diye veya bu karardan memnun olup olmadıklarını sorun. Gelin Türkiye’yi gezin, bakın bu ülkede hak, hukuk ve adalet var mı? Evet sizlerin ve bizlerin görevi hakkı, hukuku ve adaleti savunmaktır. Bundan dolayı uluslararası kurumlar olarak demokrasi için, adalet ve hukukun üstünlüğü için elinizi taşın altına koymalısınız. Vicdanınızın sesine kulak verin. Türkiye ne yazık ki bir uçuruma sürüklenmektedir. En temel insan hakları dahi çiğnenmektedir.
Anayasa’nın 127. Maddesine göre haklarında görevden uzaklaştırma kararı alınan belediye başkanları ile ilgili bu kararın iki ayda bir yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu da 19 Ekim’e denk gelmektedir. Bu nedenle özellikle BM İnsan Hakları Konseyi’nin Ekim ayında Türkiye’yi ziyaret edecek ve bu süreci gözlemleyecek bir komisyon oluşturmaya çağırıyorum.
Dur demenin zamanı
Şimdi vicdanları dinleyip buna dur deme zamanı. Yerel yönetimler demokrasinin bir ülkede yansımasıdır. Demokrasinin yansıması olan yerel yönetimleri hayata geçirmek isteyen bizlere yapılan bu zorbalıklara sessiz kalmayacağınız umuduyla sizleri bir kez daha saygı ile selamlıyorum. Savaşların olmadığı barışın galip geldiği bir dünyada hep birlikte yaşamak inancımla sizlerle en kısa zamanda bir araya gelmek umuduyla teşekkürlerimi sunuyorum.”