Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’ni ‘Müze ve Kültür Alanı’na dönüştürme projesinin ‘Hafızayı yok etmek’ olduğunu belirten mimar Şerefhan Aydın, ‘Cezaevi’nin hafıza müzesine dönüşmesine istiyoruz’ dedi
1972 yılında inşaatına başlanan ve 4 Temmuz 1980 tarihinde açılan Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, 12 Eylül Darbesi’nden sonra askeri yönetime devredilerek, “Sıkıyönetim Askeri Cezaevi” olarak kullanıldı. Bu tarihle birlikte işkence ve kötü muamele merkezi haline dönen cezaevinde 1981-84 yılları arasından en az 30 tutuklu yaşamını yitirirken, 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi başta olmak üzere büyük direnişlerin merkezi olarak da hafızalardaki yerini korudu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Amed’de 22 Ekim 2022’de gerçekleştirdiği mitingde cezaevinin müze olacağını duyurdu. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, “Müze ve Kültür Alanı” olarak kullanılmak üzere 11 Ekim 2022’de de Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne devredildi ve 24 Ekim 2022’de boşaltıldı.
‘Hafızayı unutturmaya dönük girişim’
49 bin 204 metrekarelik yerleşkede 5 bloktan oluşan cezaevinin ana binası, spor kompleksi, iş atölyeleri, açık futbol sahası ve müştemilattan oluşurken, yaklaşık 17 bin metrekarelik kapalı alanda anı ve etnografya müzeleri, sergi salonları, kütüphane ve etüt salonları, tiyatro ve sahne sanatları salonu ve atölyelerinin yapılması planlanıyor. Açık alanda da çok amaçlı etkinlikler ve arkeolojik sergi alanları, otopark, peyzaj ve rekreasyon düzenlemesinin yapılacağı belirtiliyor. Alanın çok çeşitli olmasını, “Hafızayı unutturmaya dönük girişim” olarak ele alan kentteki 78’liler Derneği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Amed Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED), 5 No’lu Cezaevi Koordinasyonunu kurdu.
Koordinasyonda yer alan Mimarlar Odası Amed Şubesi bir önceki dönem Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, “müze projesi” ve itirazlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a konuştu.
‘İşkenceye karşı direnişin mekanı’
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin 1980-84 yılları arasında zulmün yaşandığı bir mekân olduğunu ifade eden Aydın, bu mekânın toplumun neredeyse tamamına mal olan kolektif hafızası olarak görüldüğünü söyledi. Mekânın aynı zamanda işkencelere karşı direnişin de mekânı olduğunun altını çizen Aydın, “Dolayısıyla Kürt toplumunun, demokrat muhaliflerin hafızasının olduğu bir mekan. Korunması lazım” dedi.
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nin müzeye dönüştürülmesi talebinin toplumsal olduğunu ancak yapılmak istenen projenin hafızayı unutturmaya dönük olduğunu kaydeden Aydın, “Projenin ihalesi davetiye usulü 3 firma davet edilerek yapılmış. Yapılacak komplekslerle bu hafızayı gölgede bırakacak uygulamalar olduğunu görüyoruz. Proje sadece bir hafıza mekanı olmayacak aynı zamanda bir etnografya müzesi olacak. Arkeolojik kazılarda çıkan tarihi yapılar bu müzeye getirilecek. Bu şekilde müzeye ziyaretçi/müşteri çekme amacı var. Dolayısıyla insanların katledildiği yerde hafızayı bu etnografya müzesinin gölgesinde bırakmak amaçlanıyor” diye konuştu.
‘Hafızayı yok etmek üzerine ciddi çabaları var’
Kentin dinamikleriyle hareket ederek çeşitli girişimlerde bulunduklarını belirten Aydın, “İlk adım atıldı. 5 No’lu Cezaevi Koordinasyonu’nu oluşturduk. Birçok kurumla bir araya gelerek bu proje sürecine müdahil olma arayışımız var. Tam anlamıyla mekanın projeye aktarılmama kaygısını taşıyoruz. Çünkü sistemin kirli sicilini biliyoruz. Hafızayı yok etmek üzerine ciddi çabaları var. En yakın ve canlı örneği de Sur ilçesidir. Binlerce yıllık yapılar yok edildi, yerine ucube yapılar yapıldı. Sur’da yaşananın Diyarbakır Cezaevi projesinde yaşanmasını istemiyoruz. Buna müsaade etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Hafıza müzesine dönüştürülmeli’
Diyarbakır Cezaevi’nin hafızasının bugüne taşınması gerektiğinin altını çizen Aydın, “5 bloklu hücrelerin olduğu bölümün tamamının ‘hafıza müzesine’ dönüştürülmesini istiyoruz. Ancak aldığımız bilgilere göre küçük bir kısmı hafıza müzesine ayrılmış, diğer bölümler ise kültür sanat merkezinin farklı farklı binaları için, etnografya müzesi için ayrılmış. Oysa proje yapılırken toplumun temsilcisi sivil toplum ve meslek örgütlerinin de dâhil edilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Projeye hafızayı taşımak lazım’
Cezaevinin yeni projesi için bilim ya da danışma kurulunun oluşturulması gerektiğini belirten Aydın, “Bu proje sadece bir mimarlık ofisine bırakılacak kadar, bakanlıkta bir kaç bürokrata bırakılacak kadar değersiz değildir. Projenin yapım aşamasında döneminin tanıkları, yakınları da olmalı. Bu kaygımızın giderilmesi için de bu sürecin şeffaf yürütülmesi gerekiyor. Dün, bugün, yarın birbiri ile ilintilidir. Dünün acılarını tekrar yaşanmaması için bu projeye hafızayı taşımak lazım” şeklinde konuştu.
AMED