12 Eylül darbe hukukunu sürekli ve sistemli hale getiren iki temel adım vardı. Biri, 1983 yılında Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Prof. Dr. Hayri Bolay ve Prof. Dr. Osman Turan’dan gibi Aydınlar Ocağı’nın etkili üyeleri tarafından hazırlanan Milli Kültür Raporu’dur. Türk-İslam Sentezi’ne devlet politikası niteliği kazandıran 800 sayfalık bu rapor, 24 Ocak Kararları ile 82 Anayasası bir bütün oluşturuyor ve tüm devlet kurumlarına görev veren yönerge niteliği kazandırıyordu.
İkincisi, Aydınlar Ocağı’nın 14-15 Eylül 1984’de İstanbul’da düzenlediği “Ülkemizi 12 Eylül’e Getiren Sebepler ve Türkiye Üzerindeki Oyunlar” seminerinde sunulan tebliğler ve sonuç bildirgesinde Türk-İslam-Batı Sentezi’nin kapsamlı bir tanımının yapılmasıydı. Bu toplantıdan sonra Ocağın 2. Başkanı olan Prof. Dr. Muharrem Ergin tarafından hazırlanan “Milli Mutabakatlar” metni devletin yeni paradigması olmuştu.
Milli mutabakatlar, sonraki dönemde tüm düzen partileri tarafından benimsenerek egemen Türk siyasetinin temel ilkeleri haline geldi. 12 Eylül sonrası süreçte siyaset bu mutabakatlara göre yeniden dzayn edilerek partilerarası ittifaklarda, siyasal eylem ve güç birliklerinde egemen söylem oldu. Başkanlık rejimine geçişle birlikte başlayan “Cumhur İttifakı, Millet İttifakı, Türkiye İttifakı” gibi oluşumlar bu mutabakatlara göre yapıldı. Bu süreçte HDP ve bileşenleri sol ve sosyalist hareketlere karşı Türk İslam milliyetçiliğinin temel siyasal refleksi haline getirildi.
Devletin yeni paradigmasını oluşturan bu mutabakatlar metni hem Aydınlar Ocağı tarafından aynı adla bir kitapçık olarak hem de Ergin’in “Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri” adlı kitabının 1988 yılı baskısında yayınlandı. Bu kitabın 380-399 sayfalarında 40 ana başlık halinde sıralanan Milli Mutabakatların bazı önemli maddeleri özetle şöyleydi:
1-Türkiye’nin bir numaralı meselesi, en büyük davası, beka davasıdır. 2-Türkiye’nin ikinci ana davası siyasi huzurdur. Bu demokrasinin yolunu Türk milleti nihayet 1982 Anayasası’nda bulmuştur. 3-Türkiye’nin üçüncü ana meselesi iktisadi kalkınma davasıdır. 24 Ocak istikrar tedbirleri kararıyla başlayan süreç devam ettirilmelidir. 5-Türkiye’nin dördüncü davası bütün ana meselelerinin düğümünü teşkil eden milli eğitim davasıdır. 7-Türkiye daima milliyetçi olacaktır. 9-Türk kültürü, Türk-İslam-Batı sentezine dayanan üçüzlü bir terkiptir. 11-Türkiye’de zararlı akımların başında komünizm gelmektedir. 14-Bölücülük Türkiye’nin büyük baş ağrılarından biridir. Bölücülüğün parlamasında komünizmin tahrik ve işbirliğinin büyük rolü vardır. 15-Din milleti oluşturan en mühim kültür unsurlarından biridir. 20- Türkiye hem muhafazakârlık, hem ilericilik dengesini iyi koruyacaktır. 24-Tarih, kültür unsuru olarak milleti ayakta tutan başlıca kuvvetlerden biridir. 25-Dil, kültür unsurlarının en başta gelenidir. 29-Titizlikle korunması lazım gelen bir kültür değeri de ahlaktır. Türk-İslam ahlakı yol gösterici temel görüşü teşkil etmelidir ve edecek kudrettir. 31-Devlet, Türk dünya görüşünde mukaddestir ayrıca devlet fazilet üzerine oturur. Bu iki ana vasfıyla ebed-müddet devlet anlayışında Türkiye ısrarlı olacaktır. 32- Ordu, Türk devletinin temel direğidir. Türk milletinin her sahada örnek alınacak, en sağlam müessesesidir. Esasen Türk milleti, ordu millettir. 33-Hukuk anlayışımızın temeli tarihi ve üstün Türk nizam fikridir. 37-Türkiye’nin İslam âlemiyle son zamanlarda başlatmış olduğu yaklaşma ve dayanışma politikası gittikçe kuvvetlendirilmelidir. 38-Komünist tehdit var oldukça Türkiye hür dünya ve NATO ittifakına sımsıkı bağlı kalmalıdır. Bilhassa Amerika ittifakı Türkiye dış politikasının esas mihveri olmalıdır.
Yaklaşık 30 yıllık bir tarihsel süreçte oligarşik diktatörlüğün ordu, devlet ve siyaset ilişkilerini bu Milli Mutabakatlar belirlemektedir. AKP’yi 17 yıl iktidarda tutan, AKP ile MHP’yi iktidar ortağı yapan ve Türk tipi rejim değişikliğine yönelten, CHP’yi merkez sağ partisi haline getiren, İP’i Erdoğan sonrası iktidar projesine dönüştüren, RP’yi kendi köklerini aramaya yönelten, ideolojik ve siyasi anlayışın kaynağı bu mutabakatlardır.
Sol ve sosyalist hareket soyut faşizm tahlilleri yaparak hazır reçeteler ve şablonlar yaratmaktan vazgeçmeli, 40 yıllık afaki söylemleri yinelemeyi bırakmalı, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal gerçekliğine göre olaşması gereken ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel ve inançsal mutabakatlar ile yeni mücadele biçimleri yaratmalıdır.