Midyat’taki kampın kapatılması ardından “can güvenlikleri olmadığı” için diğer kamplara gitmeyen Ezidiler, zor günler geçiriyor. Harabe olmuş evlerde yaşam sürmek zorunda kalan bazı Ezidiler, kentteki işsizlikten kaynaklı iş bulmakta güçlük çekiyor ve sağlık sorunlarıyla boğuşuyor.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü bir süre önce Antep, Adıyaman ve Mardin’de bulunan beş mülteci kampını boşaltarak, mültecilerin büyük çoğunluğunu Hatay, Kilis ve Urfa’da bulunan farklı kamplara yerleştirdi. Kapatılan kamplar arasında yer alan ve Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı olan Mardin’in Midyat ilçesindeki kampta bulunan Ezidiler ise farklı kamplara yerleşmek yerine kent merkezi ve bağlı ilçelerine yerleşmeyi tercih etti.
“Can güvenlikleri olmaması” nedeniyle sınır kamplarına gitmeyi reddeden ve kamptan ayrıldıkları için BM’nin imkanlarından artık yararlanamayan Ezidilerin birçoğu, yerleştikleri evlerde zor günler yaşıyor.
Dönüşümlü iş bulabiliyorlar
Midyat kent merkezine yerleşen 16 kişilik üç Ezidi aile de bu zorluğu yaşayanlardan. Tavanları dökülen harabe bir eve yerleşmek zorunda kalan ailelerin her biri evin farklı bir odasında yaşam sürüyor. Bazı yurttaşlar tarafından verilen sınırlı sayıda eşyayla evi döşemek zorunda kalan ailelerin her birinde ancak birer kişi dönüşümlü olarak çalışma fırsatı bulabiliyor. İşsizliğin hakim olduğu kentte, çalıştıkları inşaat işinden kazandıkları 60 TL yevmiye ile geçimlerini sağlamak zorunda kalan aileler, gelecekleri için derin endişe duyuyor.
Böbrek nakli için binlerce kişiyi beklemek zorunda
Yaşam koşullarının yanı sıra, aile bireylerinin bazıları ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Aile bireylerinden en yaşlısı 51 yaşındaki Xati Enez Mahmud. Diğer Ezidiler gibi Diyarbakır’dan sonra Midyat’taki kampa getirilen Mahmud’un bir böbreği iki yıl önce iflas ederken, diğer böbreği ise iflas aşamasında. Haftanın üç günü İlçe Devlet Hastanesi’nde diyaliz tedavisi gören Mahmud, böbrek nakli için sıranın ne zaman kendisine geleceğini bilmediğini dile getiriyor. Böbrek nakli bekleyen binlerce kişiden biri olan ve boğazında bulunan pansuman nedeniyle konuşmakta güçlük çeken Mahmud, nakil için kendisine sıra gelmesinin imkansız olduğunu belirtiyor.
‘BM bile bile adım atmadı’
Zor günlerle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çeken Karem Berekat Haco da en büyük sıkıntılarının annesi Mahmud’un hastalığı olduğunu dile getiriyor. İnşaatta çalışan Haco, elde ettiği kazancın önemli bir bölümünü annesini hastaneye götürürken harcadığını aktarıyor. Sınırdaki kamplara gitmeme gerekçesini, “Bizim için tehlikeliydi. Bu endişe ile gitmedik” diye açıklayan Haco, yaşadıkları sıkıntıları şöyle dile getiriyor: “Kamptan çıkarıldıktan sonra da nasıl yaşayacağımız çok önemsenmedi. Neyse ki; hastaneye giderken halen kimliklerimizi kullanabiliyoruz. Kampta iken yetersiz de olsa annemin tedavisi yapılabiliyordu. Şimdi daha da zorlaştı tedavisi.
“BM kampta iken alışveriş yapabilmemiz için kartlar veriyordu. Kamptan ayrıldıktan sonra bundan da yararlanamıyoruz. BM de diğer kamplara gitmeyeceğimizi biliyordu. Bunu bile bile adım atmadı. Çalışacak sürekli bir iş de olmadığı için yaşamımız zor geçiyor. Başka bir şehre de gidemiyoruz. Gitsek nerede kalacağız, ne yapacağız bilmiyoruz. En azından annemin tedavisinin yapılmasını istiyorum.”
Kaynak: Ahmet Kambal / MA