Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale, ‘Uluslararası toplum Öcalan’ın özgürlüğü için çağrıda bulunmalı ve harekete geçmeli’ çağrısında bulundu
24 yıldır İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri’nden 2 yıldır hiçbir haber alınamıyor. Ailesi, avukatları, kamuoyu, uluslararası kamuoyu, hukuk örgütleri sayısız girişim ve başvuruda bulunsa da olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmadı. Mutlak iletişimsizlik (incommunicado) haline dönüşen ağırlaştırılmış tecridin son bulması ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için dünyanın birçok yerinden hukukçular da Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi, Adalet Bakanlığı ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu, imza kampanyaları başlattı.
Tecride karşı 22 ülkeden 350 avukatın 14 Eylül 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderdiği mektubun imzacısı olan 350 avukat içerisinde yer alan İtalya Araştırma ve Detaylandırma ve Demokrasi Merkezi/Uluslararası Hukuki Müdahale Grubu Eşbaşkanı Michela Arricale, mutlak iletişimsizlik karşısında uluslararası toplumun neler yapması gerektiğine ilişkin JINNEWS’ten Marta Sömek’e konuştu.
‘Yaşamından endişe ediliyor’
PKK Lideri üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin herkesin gündeminde olması gerektiğine dikkat çeken Arricale, “Herhangi bir yasal ilke veya kurala tamamen aykırı olan tutukluluğuna, yasadışı ve cezai bir izolasyona odaklanılmalı. Bugün bu daha da önemli. Çünkü 2 yıldır sağlık durumundan dahi bir haber yok ve yaşamından dolayı endişe duyuluyor” dedi. Abdullah Öcalan’dan 2 yıldır haber alınamama haline ilişkin uluslararası mekanizmaların da “üç maymunu” oynadığını vurgulayan Arricale, “Bu önemli bilgiye bugüne kadar sadece Türk devleti ve Eylül 2022’de İmralı’ya sürpriz bir ziyarette bulunan ve inanılmaz bir şekilde hala bu konuda bir bilgi vermeyen CPT sahip” sözlerini kullandı.
‘Öcalan siyasi bir tutukludur’
Uluslararası toplumun her şeyden önce Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecride son verilmesini talep etmesi gerektiğinin altını çizen Arricale, “Ve tutukluluk konusunu hukukun üstünlüğü çerçevesinde olağan düzenine geri getirmelidir. Öcalan siyasi bir tutukludur, yani tutukluluğu normların ihlaline değil, siyasi değerlendirmelere bağlıdır. Uluslararası toplum bunun farkına varmalı ve PKK’yi (birkaç kaynak tarafından asılsız olduğuna hükmedilen) terör örgütleri listesinden çıkararak depolitizasyon (siyasetten uzak tutma) sürecini başlatmalıdır.
‘Erdoğan’ın Demokrasi korkusu’
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’dan “korktuğunu” söyleyen Arricale, “Öcalan’a yönelik acımasızlık, Erdoğan’ın ondan korkmasının ölçüsüdür. ‘Padişah’, Marmara Denizi’nin ortasında onun için özel bir hapishane yaptırmış ve Öcalan’ı birkaç yıl öncesine kadar ağırlaştırılmış tecrit altında tek kişilik hücrede tutmuş. Şu an İmralı Adası’nda 4 mahkum var ve 25 Mart 2021’den bu yana hiçbirinden haber alınamıyor. Sadece tutuklular değil, Erdoğan’ın demokrasi korkusu da avukatların mağdur olmasına neden oluyor. Öcalan’ın tüm savunucuları terörle ilgili suçlamalarla suçlandı ve birçoğu hüküm giyerek tutuklandı. Abdullah Öcalan’ın yalnızca fiziki özgürlüğünün sağlanmasını, hatta tecride son verilmesini istemek bile terör propagandası suçlaması için yeterli” şeklinde konuştu.
‘Öcalan’ın özgürlüğü için harekete geçilmeli!’
Uluslararası toplumun görevinin hukukun üstünlüğünün uygulanması için tecride karşı daima çağrıda bulunmak olduğunu kaydeden Arricale, “Çünkü insan hakları herkes içindir. Aksi olarak bu yaşananların hukuk devleti ile hiçbir bağlantısı yoktur. Bu yüzden uluslararası toplum Öcalan’ın özgürlüğü için çağrıda bulunmalı ve harekete geçmeli” sözleriyle herkesi PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğü için ses çıkarmaya çağırdı.
İSTANBUL