Mardin’in 30 kilometre güneydoğusunda bulunan Dara köyünde yer alan Dara, Mezopotamya’daki antik yerleşimlerin en görkemlisi olarak adlandırılıyor
Gülcan Dereli
Köyün etrafında tarihleri Geç Roma dönemine kadar giden mağara evler bulunuyor. Antik kentin etrafı çocuklarla dolu. Dara’nın çocukları ise şehir dışından gelen misafirlere şiir okuyarak tarihi mekanı tanıtmaya çalışıyor. Tarihi güzelliğe bir de çocukların güzellikleri eşlik ediyor.
Kent içinde kilise, saray, çarşı, zindan, tophane, sarnıç ve su bendi kalıntıları halen varlığını sürdürüyor. Eskiden su bendinde olan yer ise şimdilerde kurumuş. Bendin etrafında bana eşlik eden bir köylü, “Buranın da suyunu kuruttular” diyor.
Dara’ya dair…
Antik adı Anastasiopolis olan kentin ne zaman kurulduğu bilinmiyor. Dara, yüzyıllar boyunca Mezopotamya’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş. Kent, Pers İmparatoru Darius ile Büyük İskender’in savaşına tanıklık etmiş. Persler, 363 yılında Nusaybin’i alınca burası Roma İmparatorluğu’nun sınırı haline gelmiş. Şehir 5. yüzyılda İmparator Anastasius tarafından ileri sınır kapısı olarak tahkim edilmiş; 100 yıl sonra da Perslerin eline geçmiş. Kent, 7. yüzyıl sonlarına doğru Emevilerin, daha sonra Abbasîlerin, 15. yüzyılda da Osmanlıların hakimiyetine girmiş.
Kaya içine oyulmuş yapılardan oluşan Dara şehri, çevresi ile birlikte geniş bir alana yayılmış. Dara’nın doğusunda yer alan kaya mezarları Kuruçay’a kadar uzanır. Köyün kuzeyinden güneye doğru inen kayalar oyularak görkemli bir su bendi inşa edilmiş. Ancak şimdilerde maalesef su bulunmuyor.