Yaşadıkları sorunları dile getirmek için eylem yapan tiyatrocular, ‘Bu kayıtsızlığa sessiz kalmak ve eylemsiz durmak, mesleğimizin yerine başka işlerde çalışmaya bizi zorlayan sistemle yaşamayı kabul etmiyoruz’ dedi
Yadigar Aygün – İstanbul
Tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını ile birlikte tiyatro oyuncularının yaşadığı sıkıntılar da daha çok arttı. Pek çok özel tiyatro kapanırken birçok tiyatro oyuncusu işsiz kaldı. Yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için geçtiğimiz haftalarda Kadıköy’de “Susma” eylemi yapan tiyatro oyuncuları gazetemize yaşadığı sorunları anlattı.
‘Devlet bizimle dalga geçiyor’
Tiyatro oyuncusu Ulaş Kaya, Covid19 ile birlikte işsiz kalan tiyatro oyuncularından bir tanesi. Kaya, tiyatro oyuncularına verilen desteklerin yetersiz olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Covid-19 öncesi tiyatroların durumu zaten sürdürülebilir değildi. Özel tiyatrolar ciddi oranda vergi vermekte, meslek tanımımız yok ve ticaret odasına bağlıyız. Böyle bir alanda tiyatro yapabilmek çok zor. Meslek örgütleri çağrı yaptı ve Tiyatro İnisiyatifi’nin oluşturduğu 7 maddeyle talepler sunuldu. Buna karşılık sunulan maddelerde hâlâ ‘ticaret odasına’ bağlı kalıyor olduğumuzu açıklanan metinde gördük. Devlet bunda ısrarlı. Verecekleri ödenekleri sadece öne çektiler. Ödenek alan özel tiyatroların 25 oyun oynama şartı vardı ve bu zorunluluğu kaldırdılar. Devlet dalga geçiyor bence bizimle. Kültür bakanı bir programda 400 özel tiyatro var. 300 tane sigortalı var diyerek bizi, özel tiyatroları suçladı. Bunu sorumluluğunu yüzde 40 yakın vergi alıp bizimle bu paraya ortak olan ülkenin bakanı söyledi. Üstelik vergiyi zaten oyun oynayamadığımız bir dönemde yüzde bire indirdiler. 54 devlet tiyatrosu, 10-15 de şehir tiyatrosu sahnesi var. ‘Ödeneksiz tiyatro’ demeyi tercih ettiğimiz tiyatrolar ise 500 civarında. Özel Tiyatrolara Devlet Desteği diye bir fon var, her yıl bu 500 tiyatronun sadece 100 kadarı oradan destekleniyor. Devlet tiyatrolarının geçen yılki bütçesi 290 milyon lira, Özel Tiyatrolara Devlet Desteği ile 100 tiyatroya dağıtılan 6 milyon TL. Bu sorunlar ortadan kalktığında ve bir meslek tanımı olduğunda ve bu kadar vergi alınmadığında, ticaret odasına bağlı olmaktan kurtulduğumuzda yani kamusal statüsüne eriştiğimizde ancak varlığımızı sürdürebiliriz aksi halde durum çok daha kötü olacak bizler için.”
‘Bizim olanı istiyoruz’
Kaya, yaptıkları “Susma” eylemini neden yaptıklarını da açıklayarak, “Bizlerin sorunlarına dikkat çekmek için yapıldı bu eylem. Tüm bu olan bitene kayıtsız kalamadık. Bireysel olarak hiçbir şey olmuyormuş gibi davranamazdık. Madem herkes susuyor, susturuluyoruz öyleyse nasıl susmamız gerektiğine kendimiz karar verelim diye düşündük. Bize çoğu zaman şöyle tepkiler gösterdiler: ‘Devlet zaten susun istiyor’ bunu kabul edemeyiz, devlet susmamızı istemiyor, biz ölelim istiyor. Ben şunu istemiyorum, bir seyirci geldiğinde kardeşim 60 liraya bilet mi olur dediğinde bunun sorumlusunun biz olmadığını ve asıl muhatabının devlet olduğunu görünürleştirmek istiyoruz. Eylemlere devam edeceğiz. Herkesin sorumluluk alarak birlikte hareket etmesi önemli. Tüm sanat emekçilerinin ve seyircilerin katılımı bizler için çok önemli. Belçika devleti salgın döneminde tiyatrolardan bilet alan seyircilere aldığınız biletleri parasını almayın dedi. Merkel 50 milyon destek yaptı sanata çünkü salgın sonrası halkın sanata ne kadar ihtiyaç duyacağını biliyorlar. Devletten hakkımızı istiyoruz. Bizim olanı istiyoruz!” diye konuştu.
‘Sesimizi duyurmak istedik’
Tiyatro oyuncusu Deniz Elmas da tiyatroların yaşadığı ekonomik sorunlara dikkat çekerek, yetkililerin bu duruma sessiz kaldığını dile getirdi. Elmas, “Ülkede ilk özel tiyatronun açılmasıyla birlikte oluşan problemlerle devam ediyor günümüz koşullarında. Bizim bir meslek tanımımız yok. Ödeneksiz tiyatro mekânlarımızın ticaret odasına bağlı olmasının saçmalığından dolayı ödeneksiz tiyatrolara olağanüstü bu dönemde devlet ve yerel yönetimler hiçbir destekte bulunmadı. Bunun sonucunda halihazırda geçinmeye çalışan emekçiler ve mekânlar yalnız bırakıldı. Susmak eylemi sadece kendi mesleğini yapıp hayatını idame ettirmek isteyen bizlerin ilk başta bireysel yok oluşa isyanı ve Kültür Bakanlığı’nın Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin acil talepleri olan 7 maddeyi duymazdan gelmesine bir tepki olarak başladı. Görmezden gelen ilgili muhataplara sesimizi duyurmak, tüm işsiz kalan emekçileri ve mekânları görünür kılmak, bu problemin sorumlularından biri olan Kültür Bakanlığı’nı kamuya açık etmek istedik. Bir sonuçtan öte süreç daha önemliydi bizim için. Sonuç alınması için kültür bakanının işini yapmayı istemesi gerekiyor belli ki. Susmak eylemi şimdilik sonlansa da sürece göre eylemlerimizi dönüştürerek devam ettirmeyi düşünüyoruz” diye belirtti.
‘Hak etmiyor muyuz?’
Elmas, son olarak destek olma çağrısı yaparak şunları söyledi: “Toplu hareket etmek kapitalizmin içinde zor ama imkânsız değil, yeter ki derdimiz ortak olsun ve ondan sapıp tufana düşmeyelim. Birçok mekânlı ödeneksiz tiyatroların kapanmasını izleme durumunda bırakmayalım kendimizi. Bir mekân kapanmadan bir emekçi ölmeden de değiştirilebilir bu sistem ne kadar yorucu olsa da. Ödeneksiz tiyatrolar ve emekçileri yaşamayı hak etmiyor mu?”