PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 20 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulmasına karşı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan ve cezaevlerinde, sokaklarda, dünyanın birçok yerinde büyüyen eylemler avukatların İmralı Adası’na gitmesiyle son buldu. Öcalan’ın Kürt sorunu ile Ortadoğu’daki krizden çıkış için yaptığı öneriler tartışılırken, halen avukatların görüşme talepleri bekletiliyor. Öcalan ile 8 yıl aradan sonra avukat görüşü yapmasını sağlayan açlık grevi eylemcileri ise gelinen aşamayı değerlendirdi. HDP Diyarbakır il binasında 3 Mart’ta milletvekili Dersim Dağ ile birlikte açlık grevine başlayan parti üyesi Salih Tekin, ikinci polis baskınında gözaltına alınarak tutuklandı. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne konulan Tekin, 5 Nisan’da tahliye edildikten sonra eylemini evinde sürdürdü. Tekin, 85 günlük açlık grevi süresince 13 kilo verdi, Öcalan’ın mesajı üzerine eylemini sonlandırdıktan sonra hastanede bir süre tedavi gördü.
‘Esas alınmalı’
Evinde doktorların verdiği beslenme programıyla tedavisini devam ettiren Tekin, açlık grevinden kaynaklı nabız ve tansiyon problemleri yaşıyor. Öcalan’ın tek kişilik hücrede olmasına rağmen Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için sürekli çözüm önerileri ve projeler sunduğunu söyleyen Tekin, Öcalan’ın mesajının kendileri için anlamlı olduğunu dile getirdi. Tekin, “Sayın Öcalan’ın çözüm perspektifi, kolektif özgürlükleri esas alan demokratik konfederalizm dediğimiz toplumsal bir sistem perspektifidir. Sayın Öcalan’ın ‘Asıl bundan sonrasında bana yeterli yorgunluk ve irade ile eşlik etmenizi özenle belirtiyorum’ söylemi 21 yıldır tek bir hücrede tüm imkansızlıklara karşın halklaşmayı yansıtan bir durumu ifade eder. Ortadoğu’da özgür ve demokratik yaşamdan tavır alan herkes, bu düşünceleri esas almalıdır” şeklinde konuştu. Demokratik değerlere inanan her insanın Öcalan’ın mesajını sahiplenmesi gerektiğini ifade eden Tekin, şunları söyledi: “Ortadoğu’daki siyasi tıkanmışlığa ve halklara nefestir. Barışı savunmak ve demokratik değerleri korumak herkesin sorumluluğundadır. Mesajların iyi anlaşılması gerekiyor ve herkesin sahiplenmesi gerekiyor. Barışı ve demokratik değerleri savunmak herkesin boynunun borcudur.”
‘Tedavi sağlansın’
Tutuklu bulundukları cezaevinde açlık grevine başlayan ve tahliye olduktan sonra eylemlerini evde sürdüren Abdullah Algan ve Tuncer Sağlam da tedavi görmeye devam ediyor. 97 gün sürdürdüğü açlık grevinden dolayı 15 kilo kaybeden Tuncer Sağlam, açlık grevi sürecinde birçok rahatsızlık yaşadığını ama Öcalan’ın mesajından sonra bu acıların yerini sevinç ve umuda bıraktığını söyledi. Dışarıda olanlar için tedavi koşullarının olduğunu, ancak cezaevindeki arkadaşlarının tedavisinde ciddi aksaklıklar olduğunu ifade eden Sağlam, “Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı tutukların can güvenliğinden sorumludur. Gereken prosedür neyse tutuklulara uygulanmalıdır. Arkadaşlarımız insancıl bir tedavi süreci geçirsin” şeklinde konuştu.
‘Tülbentliler güç verdi’
15 Şubat’ta Ödemiş Cezaevi’nde açlık grevine başlayan ve 21 Mayıs’ta tahliye olduktan sonra da eylemini evinde sürdüren Abdullah Algan, ülser hastası olmasına rağmen eylemini sürdürdüğünü, tahliye olduktan sonraki ilk iki gün yolculuklardan dolayı çok zorlandığını, tansiyonunun 7.4’e kadar düştüğünü anlattı. Algan, Beyaz Tülbentli annelerin eyleminden güç aldığını ifade etti. Öcalan’ın çağrısıyla eylemini sonlandıran Algan, “Öcalan’ın sadece ‘açlık grevini bırakın’ mesajına değil, gönderdiği bütün mesajlarına aynı duyarlılıkla yaklaşılmalı. Annelere ve zindandaki arkadaşlara yolladığı mesaj iyi okunmalı. Ortadoğu’nun demokratikleşmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması yönünde de mesajlarına duyarlılık gösterilmelidir” dedi.
HABER MERKEZİ