Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kurucu liderlerinden Mustafa Suphi’nin eşi, Meryem, (asıl adı Maria) tahminen 1895 yılında doğmuş olmalı. TKP’nin kuruluş kongresine yönelik hazırlıklar esnasında Mustafa Suphi, gazete işleri için Kırım’ın Kerç limanında bulunan Sarı Murat’ın yanına gitmişti. Orada misafir olarak bulunan Maria ile tanıştı. Maria okul sıralarında Komsomol (Komünist Parti’nin gençlik kolları üyesi) olmuş, şimdi de parti üye adayıydı.
Bakü’de Doğu Halkları Kurultayı hazırlıkları sürerken, Erzurumlu Kadir, Sarı Murat’ın yanına gitti ve birlikte Meryem’i Kerç’ten Novorosisky’e getirdiler. Orada nikâh kıyıldı. TKP’nin kuruluş tarihi sayılan 10 Eylül 1920 günü Bakü’de yapılan 1. Kongre’de Merkez Komitesi’ne seçilenlere teknik yardımcı olarak atanan 11 kişinin müdürü sıfatıyla çalışacak kişi Maria-Meryem’di. Daha sonra da Anadolu’ya gidecek olan heyete Meryem de daktilograf olarak katılacaktır.
Mustafa Suphi, TKP’nin aldığı karar doğrultusunda Anadolu’ya geçerek Türkiye’deki komünist harekete yön vermeye girişti. Bu kapsamda işgale karşı Anadolu’da savaşmak üzere Sovyetler Birliği’nde bulunan Türk askerlerden bir Bolşevik Tabur oluşturuldu ve Anadolu’daki Kuvayı Milliye hareketi komutanlığının emrine verildi. Ancak bu birliğin beraber savaşması mümkün olmadı ve askerler değişik birliklere dağıtıldı.
1921 yılının Ocak ayında Büyük Millet Meclisi’nin çağrılısı olarak Ankara’ya doğru yola çıkan Suphi ve arkadaşlarının Türkiye’de siyasi kargaşa çıkartmak istediğinden şüphelenen Meclis ve Doğu Cephesi Komutanlığı, kendilerine koruma vermeyerek, Kars ve Erzurum’da linç girişimlerine uğramalarına lakayt kaldılar. 1921 yılı Ocak ayında 28’i 29’a bağlayan gece 14 yoldaşı ile birlikte Trabzon’dan Sovyetlere geri gönderilmek için bindirildikleri teknede, Kayıkçılar Kâhyası Yahya’nın adamları tarafından öldürüldüler. Mustafa Suphi’nin eşi Meryem de aynı günlerde Trabzon’da öldürüldü.
İddiaların bazılarına göre, Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, Karadeniz’de öldürüldüğü gün, Meryem motora bindirilmeyip Yahya Kâhya’nın evinde alıkonmuş; bazı kaynaklara göreyse diğerleri öldürülüp denize atılırken, o motorla sahile geri getirilmişti. Her ne biçimde olursa olsun, sonuçta Yahya Kâhya’nın evine götürülmüştü.
Meryem, tutulduğu yeri Rus Konsolosluğu’na bildirmeye çalışmış, notu götüren adam Kâhya’nın adamı çıkınca, ceza olsun diye, seks kölesi olarak Trabzon’un belli başlı zengin ailelerinden Nemlizade Ragıp Bey’in evine verilmişti. Bir süre sonra, yine Kâhya tarafından Rizelilere verilen Meryem, bir oturak âlemi sırasında aşağılık bir biçimde katledilmişti.
Bir başka anlatıma göre ise Mustafa Suphi’nin eşi, onlarla birlikte öldürülmedi ve Trabzon Hapishanesi’ne kondu. Daha sonra kendisinden haber alınamadığını söyleyenler olduğu gibi, Samsun’da delirmiş halde görüldüğünü söyleyenler de…
Buraya kadar anlattıklarım, İmge Yayınları’ndan 2015 yılında ikinci baskısı çıkan “Aykırı Kadınlar” isimli kitabımda yer aldı. Ancak aynı yıllarda ve daha sonraki dönemde de bu konuda başka yazarların Meryem Suphi hakkında araştırmaları yayınlandı. Bu konudaki çalışmaları nedeniyle Emrah Cilasun, Kenan Karabağ, Emel Akal’a teşekkür etmemiz gerekiyor. Ve elbette bu konudaki neredeyse tüm belgelerin asıl kaynağı olan TÜSTAV- Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’na…
Nazım Hikmet’in “28 Ocak’ı Unutma!” şiiriyle adları tarihe nakşedilen Komünist öncülerden öldürülenlerin adları şöyle: Samsun’un Hançerli Mahallesi’nden Mustafa Suphi, Üsküdar’ın Ahmet Çelebi Mahallesi’nden Ethem Nejat, Erzincanlı Aşçıoğlu Bahaeddin, Uşak’ın Hacı Hüseyin Mahallesi’nden Kazım Hulusi, Sürmene’nin Asu Köyü’nden Kıralioğlu Maksut, Cihangirli Hilmioğlu İsmail Hakkı, Van’ın Erciş Kazası’ndan Ahmetoğlu Hayrettin, Bandırma’nın Manyas Nahiyesi’nden Hakkıoğlu Mehmet Ali, İstanbullu Emin Şafak, Kadıköylü Ahmetoğlu Tevfik, Manisalı Alioğlu Kazım, Erzincan’ın Akdağ Köyü’nden Hatipoğlu Mehmet, İzmir’in Tilkilik Mahallesi’nden Hacı Mustafaoğlu Mehmet, Kandıralı İbrahimoğlu Cemil Nazmi…
TKP tarihi ve TKP’nin lider kadrolarından Nazım Hikmet, bir şiirinde bize “15’leri Unutma!” diyor. Peki kabul, elbette unutmayacağız onları ve onları katledenleri. İyi ama Anadolu’ya emperyalistlere karşı savaşmak üzere gelen TKP heyeti içinde bir de Mustafa Suphi’nin eşi Maria ya da Meryem Suphi var. Ama onun katledilmesi de daha sonraki günler ya da yıllarda gerçekleştiriliyor. TKP onlarca yıl boyunca, onu niçin görmezden geldi? O’nun tecavüz edilerek öldürülmesi, sizin mi yoksa dönemin yöneticilerine hizmet eden çetelerin mi ayıbı?