Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 13.4’e çekmesini değerlendiren uzmanlar, Merkez Bankası’nın her yıl olduğu gibi, 2018 yıl sonu için enflasyon tahminlerinde de sapma olduğuna dikkat çekti. Uzmanlar gerçek enflasyonun yıl sonunda yüzde 20’yi aşacağını belirtti.
Merkez Bankası (MB) açıkladığı yılın üçüncü enflasyon raporunu da yıl sonu enflasyon tahminini 5 puanlık artışla yüzde 13.4’e çıkarttı. Konuya ilişkin Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulunan uzmanlar gerçek enflasyonun Merkez Bankası’nın yıl sonunda hedeflediği 13.4’ten daha fazla olacağı ve yıl sonu enflasyonun yüzde 20’lerin üzerinde gerçekleşeceği görüşünde.
‘Her yıl sapma var’
OHAL kapsamında çıkartılan KHK ile İhraç edilen İstihdam uzmanı Sinan Ok ile iktisatçı Alp Altınörs, Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Uzmanlar, Merkez Bankası’nın enflasyon beklentilerinde her yıl büyük sapma yaşadığını kaydetti. Merkez Bankası’nın her yıl açıkladığı enflasyon hedeflerinde en az 5 puan eksik rakam verdiğini söyleyen Altınörs, “Merkez Bankası şimdi hedefi yüzde 15’e çektiğine göre, enflasyonun yıl sonunda yüzde 20’ye çıkacaktır. Zaten üretici fiyat enflasyonu yani Tüketici enflasyonunu belirleyen faktör şuanda yüzde 20’yi aşmış durumda. Dolayısı ile yıl sonunda enflasyon yüzde 20’yi bulacağı ya da aşacağı beklenen bir durumdu. Merkez Bankası yüzde 15 olarak açıklayınca, Merkez Bankası her zaman 5 puan hedefini şaşırdığı için bu hesapla yıl sonunda yüzde 20 enflasyon öngörülüyor. Tabi bu iyimser senaryo çünkü daha yüksek olabilir.” dedi.
‘Enflasyon zam demektir’
Yüksek enflasyonun halk açısında son derece olumsuz olacağını kaydeden Altınörs, halkın 2018 yılı sonlarında ve devamında mal ve hizmetlere ulaşması konusunda zorluklar yaşayacağının altını çizdi. Altınörs, “Doğalgaza yüzde 50 zam yapıldı. Elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza, BOTAŞ tarafından yüzde 50 zam yapıldı. Evlerde kullanılan doğalgaza zam yapıldı. Elektriğe zam geldi. Bu halk açısından doğalgazın kesileceği anlamına geliyor. Doğalgaz ve elektrik faturasını ödeyemeyeceği anlamına geliyor. Ekmeğin zamlanacağı anlamına geliyor. Tüm her şeyin tepeden tırnağa zamlanacağı anlamına geliyor. Yani enflasyon bu demektir. Burada özellikle şirketler kapitalist sermaye grupları çok etkilenmezler esas olarak bu zam artışlarından etkilenecek olan halktır. Yoksul halktır. Beslenme çok daha zor olacaktır 2018 yılında. Mal ve hizmetlere ulaşmak çok daha zor olacaktır.” şeklinde konuştu.
Türkiye ekonomisini “krize doğru hızla giden bir ekonomi” olarak adlandıran Altınörs, Türkiye’nin Meksika, Güney Asya Ülkeleri ve Arjantin’in içine düştüğü borç krizine doğru gittiğini söyledi. Altınörs şöyle devam etti: “Yani bu topyekûn bir borç krizidir. Yani şirketler de batacak vatandaş da batacak ama en büyük zararı tabiki de vatandaş görecek. Nerde kısıtlamaya gidecekler mesela kıdem tazminatlarını fona devretmeye çalışacaklar. Sosyal hizmetlerde ücretleri arttıracaklar. Örneğin hastanelerde alınan ücretleri daha da arttıracaklar. Olan vatandaşa olacak.”
‘Gerçek enflasyon vatandaşın yaşadığıdır’
Sinan Ok ise Merkez Bankası’nın yüzde 60 sapma ile yeni bir enflasyon tahmininde bulunduğunu kaydederek, “Gerçek enflasyon vatandaşın yaşadığıdır. Alım gücünün düşmesidir. Biz biliyoruz ki; enflasyon Merkez Bankası’nın açıkladığı verilerin üstündedir. Ortada toplumu yanıltma söz konusudur. Bakıyorsunuz, Merkez Bankası 2017 yılında diyor ki ben yüzde 5 enflasyonu hedefledim ama yıl sonunda gerçekleşen oran 11.92 oluyor. Yine 2018 yılının başında enflasyon tahminleri yüzde 8.3 olarak belirlendi ancak şuan belirledikleri enflasyon tahmini yüzde 13.4’e çıkarttılar. Bunun adı revize falan değil, bu toplumu kandırmadır. Sadece halkı değil birçok işletmeyi, bankaları yani ekonomi işletmelerini kandırmadır. Bir öngörüsüzlükten bahsetmiyoruz burada bir çarpıtma var” dedi.
‘Yüzde 13.4 gerçek bir hedef değil’
Ok, Merkez Bankası kimsenin kendi hedefine inanmadığı için enflasyon tahminini yüzde 8,13ten yüzde 13.4’lere çekmek zorunda kaldığını söyledi. “Yüzde 13.4 gerçek bir hedef değil” diyen Ok, Real faiz dediğimiz durumun gerçekleşmesi için, enflasyonun faizin altında olması gerekir. Eğer reel faizler 1- 2 ya da yüzde 5 bandında olsaydı, o zaman enflasyonun yüzde 20’lerin altında olduğunu söyleyebilirdik. Burada iktidarın bir hatası var. Yani faizin enflasyonun bir sonucu olarak görmüyor tersi olarak görüyor. Bu bakış açsısının çarpıklığı da topluma maliyet olarak dönüyor” diye belirtti.