Merhaba ile başlamak en doğrusu galiba, lakin yeni bir gazeteye ilk makalenin ilk cümlesi bu olsa gerek. Gazete ile okurun tanışması ve yazarın okurun gönlüne açılan pencereden el sallaması güven sağlayıcı olduğu kadar eşitleyici bir adımdır aynı zamanda. Dolayısıyla bu serüven boyunca gazetenin yazarla, yazarın okurla ve okurun her ikisiyle dolaysız bir ilişki kurması elzemdir. Onun için ilk yazıyla birlikte birbirimizle olan ilişkinin sürekliliği için kendi adıma sizlerden katkı, yorum ve dolaysız eleştiri bekliyorum. Gönlünüze açılan pencereden el sallarken sesinizi duyabilmek için gönlümün bütün kapılarının sonuna kadar açık olacağına şüpheniz olmasın.
Ülkemizdeki ana akım medyanın yanı sıra diğer yayın organları da her geçen gün basın ilkelerinden uzaklaşan birer ideolojik aygıta dönüşmüş durumdalar. Tek görevleri bağlı oldukları odakların çıkarlarına uygun hileli haberler yapmak ve buna bağlı olarak kutuplaştırıcı gerginlikler yaratmaktır.
Mevcut siyasal atmosferin ve toplumsal kutuplaşmanın başat sorumlularından biri de, hiç şüphesiz ana akım ve yandaş medyadır. Buna karşın evrensel değerler merkezine sadık kalan ve basın ilkelerine bağlı bir gazetenin yayın hayatına başlamasının demokrasi kültürü, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından hayati öneme sahip olduğu muhakkaktır. Dolayısıyla böyle bir gazetenin yaşaması için olanakların zorlanması gerektiği kanısındayım. İlkeleri evrensel, yayın politikası barışçıl, dilli yapıcı ve mesajları temel değerlerden yana olan bir gazetenin yaşaması uğruna gayret içinde olmak etik bir sorumluluktur. Ayrıca ilke ve değerlerin bütününe dayanan bir gazetenin zamanla dönüştürücü etki yaratacağını inanıyorum. Böylece üstenci analizlerin ve toplumsal hakikate yabancı klişe sözlerin bu çağda pek işlevsel olmadığı da özellikle bilince çıkarılmalıdır. Yani siyaset kurumun yaptığı yanlışları gidermek için özgür ve bağımsız basının başat görevi evrensel değerler merkezini etkin bir şeklide öncelemektir. Buradan hareketle özgür ve bağımsız basın bütün halk kesimlerini kapsamak, devlet ve onun kurumlarını demokrasiye, toplumsal refaha ve barışa katkı sunmaya hazır hale getirmeye zorlamak ve toplumsal barış için çözümleyici mekanizmalar yaratmak zorundadır.
Çünkü mevcut ana akım ve yandaş medyanın güç ve erki elinde bulunduranlardan yana olması, endüstriyel kurumların denetimine geçmiş olması ve tiraj/reyting kaygısı ile yaptığı yayınlar, sosyolojik bağlamda toplumun kültürel kimliğimi olumsuz etkileyerek, ahlaki yozlaşma, şiddet, pasifize etme, kültürel yabancılaşma ve toplumsal parçalanmaya yönelik etki yapmaktadır. Organik medyanın ortaya çıkısı ve giderek sosyal, siyasal, ekonomik ve radikal ideolojik yapılara evrilmesiyle beraber zedeleyici etkileri, telafisi mümkün olmayan seviyelere ulaşmış niteliktedir. Özellikle küreselleşme ve beraberinde getirdiği sentetik yerel kimlik vurgusu medyada oldukça derin yarıklar oluşturmakta ve topluma yansıması da ağır olmaktadır. Bunun yanı sıra karşımıza çıkan siyasal İslam fikriyatının medya ve yerel kültürler üzerindeki tahakkümü kara bulutlar gibi çökmüştür. Dolayısıyla Doğu’nun yeni siyasi ve toplumsal kurgusunu radikal siyasi İslam kültür ve yaşamı üzerine inşa etmeye çalışan mevcut siyasi belitin Batı demokrasi kültürüne nasıl yaklaştığını anlamak için medyanın günlük manşetlerine bakmak kâfidir.
Dünyanın ve özellikle farklı etnik gruplardan oluşan ülkelerin, küreselleşme kavramının ortaya attığı bütünleşme argümanına karşılık parçalanma, özerk yapıların ve küçük devletlerin ortaya çıkmasına hizmet ettiğini vurgulayarak yeni ve kudretli bir İslam Devletini kurmak üzere bütün medeni dünyaya meydan okumaktadır. Buradan hareketle medya yoluyla evrensel değerler yerine, kendi değerler nişini oluşturup ve bunu bütün dünyaya kabul ettirmeye, kültürel tek tipleştirmeyi dayatma, farklı kültürel kimliğe sahip toplumları bertaraf etmeye, etnik, dini ve kültürel zenginlikleri yok etmeyi bir meşrulaştırma mekanizması olarak kullanmaktadır. Bütün bunların vuku bulduğu bir dönemde yeni bir gazetenin yayın hayatına başlaması azımsanmayacak bir cevap niteliğini taşıdığı gibi “YENİ YAŞAM’a” dair de önemli bir adımdır. Hoş geldin YENİ YAŞAM!