Türkiye’nin batısında yaşayan demokrasiden yana topluluklar HDP’nin baraj altına itilmesini önlemek amacıyla hareket ederlerse, yerine getirilmek istenen antidemokratik tek adam rejimine dur diyebileceklerdir
Yayın hayatına başlayan Yeni Yaşam’da ilk yazıya “MERHABA” diye başlamak istedim. Bizde “Merhaba” dışarıdan gelenin selamına karşılıktan sonra söylenen ilk sözdür ve “rahat et, rahat otur” anlamındadır. Ondan sonra “Hoş geldin” denip hal hatır sorulur ama ben bunu öncelikle sizin adınıza kendime söylüyorum. Bu köşede kendimi rahat hissederek, özgürce, kırmadan, dökmeden ama zulf-i yare dokunmaktan kaçınmadan yazmak, siz değerli okuyucularımla dertleşmek, hemhal olmak istiyorum.
Sizlerle 76 yılın birikimi olan deneyimlerimi, anılarımı, görüp geçirdiklerimi ve bunların ışığında etrafımda olup bitenler hakkındaki düşüncelerimi paylaşırken, elbette her faninin olduğu gibi benim de yanlışlarım, yanılgılarım, değerlendirmelerde hatalarım olabilir, olacaktır da. Ancak şunu belirteyim ki tüm bu değerlendirmelerimde görüş ve kanaatlerimi açıklamalarımda yalnızca inandıklarımı söyleyeceğim. Sizden gelecek eleştirileri de saygıyla karşılayıp gereğini yerine getireceğim.
Bu girişten sonra içinde bulunduğumuz bu zor ve can acıtan günlerin kısa zamanda geride bırakılacağına olan inancımı da sizinle paylaşmak isterim.
İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde birçok kişide hakim kılınmaya çalışılan bir kanaat var. Deniyor ki; “Recep Tayyip Erdoğan daha bir buçuk yılı varken, kaybedeceği bir seçimi yapmaz, ne yapıp edip bu seçimi kazanacaktır.” Yargının, devletin tüm imkânlarının, medyanın tutumunun bu seçimlerde muhalefetin başarısını engellemekte olduğu savıyla kitlelere adeta bir umutsuzluk ve seçime karşı ilgisizlik aşılanmaktadır.
Elbette bu söylenenler boş iddialar değil. Yüksek Seçim Kurulu’nun 19 Kürt ilinde yüzbinlerce oyun kullanılmasında zorluklara neden olacak seçim sandıklarının yerlerinin değiştirilmesine ilişkin kararı, Cumhurbaşkanı adayı, eş genel başkanları, milletvekilleri, yüz kadar belediye eşbaşkanı, beş bine yakın yöneticisi hapiste olan, birçok milletvekilinin vekilliği düşürülen ve tüm diğer partilerce dışlanarak yüzde onluk baraja tabi tutulan tek parti olan Halkların Demokratik Partisi’nin seçim çalışmaları yürütmesindeki zorluklar karşısında, kitlelerin endişe duymamaları mümkün değil.
Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Yüz yıla yakındır varlığı, kimliği, dili, adı inkâr edilen, köyleri, şehirleri yakılıp yıkılarak göçe zorlanan, duası talana uğrayan Kürt halkı; inancıyla alay edilen, dışlanan milyonlarca Alevi insanı; dışlanan ve kodlanan gayrimüslüm halkımız bu gidişe dur diyecektir. HDP’nin baraj altında bırakılmasına yönelik çalışmalara en iyi cevabı ise, başta kadınlar ve gençler olmak üzere ezilen çoğunluklar, işçiler, köylüler, esnaf ve iş insanları verecektir. Özellikle şehirlerde ve Türkiye’nin batısında yaşayan demokrasiden yana topluluklar, HDP’nin baraj altına itilmesini önlemek amacıyla hareket ederlerse, yerine getirilmek istenen antidemokratik tek adam rejimine dur diyebileceklerdir. Aksi takdirde dibe vuran ekonomi ve ikiye bölünmüş olan toplumsal yapı, ülkede bölünme rüzgârlarının hızını arttırmasına neden olacaktır.