Mêrdîn 1. Kent Sempozyumu’nun ikinci gününde ‘Kent ve Sağlık’ ile ‘Yerel Yönetimlerde Kadın Politikaları’ konuları tartışıldı, kentin sorunları ve buna dair çözüm önerileri ele alındı
Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Mêrdîn İKK tarafından düzenlenen 1’inci Mardin Kent Sempozyumu Mêrdîn Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda ikinci gününde oturumlar ile devam etti. Kentin sorunları ve yeniden inşasında yapılması gerekenlerin tartışıldığı sempozyumda, ilk olarak “Kent ve Sağlık” başlığı konuşuldu. Mardin Tabip Odası Başkanı Mustafa Volkan Binbaş tarafından yapılan sunumun ardından “Yerel Yönetimlerde Kadın Politikaları” başlığını kadın hakları aktivisti Gülizar İpek Bilek anlattı.
‘Kadın mahalle meclisleri kurulmalı’
Kayyumların kadın kazanımlarını hedef alan politikalar yürüttüğünü belirten İpek, kadın mücadelesi sonucunda kayyum politikalarının boşa çıkarılabileceğine dikkat çekti. Kayyumların kentlerde kadını eve hapseden bir anlayış ile uygulamalara imza attıklarına dikkat çeken İpek, kayyum politikalarına karşı verilecek mücadelenin demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü anlayışla yapılabileceğini belirtti. İpek, “Kadın mahalle meclisleri kurulmalı ve her bir mahallede sözcüleri belirlenmeli. Kadın dayanışma komiteleri kurulmalı, STK’larla koordinasyon ve iş birliği sağlanmalı. Kurdistan’da en çok yaşanılan sorunlardan biri mevsimlik tarım işçileridir. Bizler doğduğumuz yerde doymak istiyoruz. Kadın bütçesi oluşturulmalı. Erkeklere göre şekillenmiş bütçe sisteminin değişmesi lazım” dedi. İpek, sunumunun devamında ise, “Bu ülkede ciddi bir tecrit var. Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülebilmesi için herkesin üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Göç manevi değerlerden kopuşlara neden oluyor’
Ardından Sosyolog Gamze Batgi, “Kent ve Göç” başlığını ele alırken, kentlerin insanların deneyim ve sosyalleşme alanı olduğunu ifade ederek, “Kentleşme ile toplumsal değişimler yaşanıyor. Göç ile asimilasyon da yaşanabilirken, yalnızca göç alan değil göç veren yerler de etkileniyor. Göç ile manevi değerlerden de kopuşlar meydana gelmekte” dedi.
Sempozyum verilen aranın ardından ikinci oturumda Prof. Dr. Pelin Tan “Mekan-Kırım Bağlamında Kentte Yeniden Üretim” başlıklı sunumunu yaparken, Filistin’e dair gözlemlerini ve çalışmalarını paylaştı. Elîh, Heskêf ve Mêrdîn’de bulunan Dara Antik Kenti’ne dair çalışmalarına dair bilgiler veren Tan, kentlerdeki eko-kırımın getirdiği sonuçlara dikkat çekti.
‘Ekolojik politikalarla inşa edilmeli’
Ardından, Elektrik-Elekrtonik Mühendisleri Odası (EMO) MYK üyesi Mehmet Orak “Kent ve Enerji” başlığıyla sunum yaptı. Sözlerine Rojava’da ve Filistin’de süren saldırıları kınayarak başlayan Orak, siyasi tutsaklara dikkat çekerek, tecridin varlığına vurgu yaptı. Tecridin bir insanlık suçu olduğunu ifade eden Orak, kayyum politikalarına değinerek, sivil toplum kuruluşları olarak tecridin kaldırılması ve ülkedeki adaletsizlikler üzerine çalışmalar yürüttüklerini ancak yetersiz kaldığını kaydetti. Ardından kent ve enerji konusunda yaptığı sunumla, kentlerin enerji sorununa dikkat çeken Orak, kentlerin daha az enerji harcayarak daha konforlu bir hal alması için “akıllı kent”lerin ekolojik politikalarla inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Sunumların ardından sempozyum, “Ne yapmalı, nasıl yapmalı” başlıklı forumla devam etti. Forumda katılımcılar nasıl bir kent istediklerini ve bu kentin inşası için neler yapılması gerektiği tartışıldı.
Forumun ardından iki gün süren sempozyum sonuç bildirgesinin okunmasının ardından son buldu.
HABER MERKEZİ