Melek Karaaslan, 4 metrekarelik bir tuvalete kapatılarak işkenceyle yavaş yavaş katledildi. Faillere verilen indirimli cezalar ise bu ölümü karşılamadı. Avukat Müjde Tozbey, kadınların ‘aile düzeni’ için feda edildiğini söyledi
Melek Karaaslan çocuk yaşta evlendirilen binlerce kadından biri. Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Çağlayan Köyü’nde evlendirildiği erkek ve onun ailesiyle birlikte yaşıyordu. Cinsel istismara ve sistematik şiddete uğrayan 24 yaşındaki Melek, 2012 yılında 4 metrekarelik bir alana kapatıldı ve ardından da evli olduğu erkek ve ailesi tarafından katledildi.
Melek’in katledilmesiyle ilgili yargılanan evli olduğu Ferdi Karaaslan’a 16 yıl 4 ay, kayınpederi Kutbettin ile kayınvalidesi Naciye Karaaslan’a 6 yıl 3’er ay hapis cezası verildi. Melek’in babası ise beraat etti.
Cezalar iki kez bozuldu
Verilen cezalar, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin itirazıyla Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından az bulunarak bozuldu. Yeniden yargılanan tutuklu Ferdi Karaaslan’ın cezası 16 yıl 8 aya, tutuksuz Naciye-Kutbettin Karaaslan’ın cezaları ise 12 yıl 6’şar aya çıkarıldı. Tarafların bir kez daha itiraz etmesiyle Yargıtay kararı ikinci kez bozdu ve yeniden yargılama kararı verildi. Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu kez Ferdi Karaaslan’a 19 yıl 2 ay, kayınpederi Kutbettin ile kayınvalidesi Naciye Karaaslan’a 15’er yıl hapis cezası verdi. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey, Melek Karaaslan’ın katledilmesiyle ilgili dava sürecini ve kadına yönelik şiddete ilişkin çıkan yargı paketlerini değerlendirdi.
Melek akıl sağlığını kaybetti
İki çocuk annesi Melek’in ölümüyle ilgili 10 yıl süren dava sürecini eleştirerek sözlerine başlayan Müjde Tozbey, “Melek’in çektiği eziyet, gördüğü fiziksel şiddet sonucunda hastalandığı ve akıl sağlığını kaybettiği, yürüyemeyecek hale gelerek yatalak olduğu resmi raporlarla ispatlandı. Melek aradan geçen 14 aylık süre içinde tedavisi için hiçbir şekilde hastaneye götürülmemiş ve hastalığın ilerleyerek yatalak kalmasına neden olunmuştur” dedi.
‘Ölsün diye tuvalete kapatılmış’
Melek’in 14 ay boyunca hastaneye götürülmediğini ve “ölmesi için” tuvalete kapatıldığını aktaran avukat Tozbey, komşuların ağır koku nedeniyle polise haber vermesiyle Melek’in cansız bedenine ulaşıldığını hatırlattı. Tozbey, “Melek’in küçücük bedeninde yaralar oluşmuş ve kurtlanmaya başlamış. Enfeksiyonun tüm vücuda yayılması sonucu yaşamını yitirmiş. Tuvalete kapatıldığı süreçte hiçbir gıda takviyesi almamış, aç bırakılmış. Otopside vücudunun kurtlandığı bilgisi yer alıyor. Gerçekten korkunç bir ölüm. Hazırlanan raporun mahkemeye gönderilmesinin ardından bu gerçekler ortaya çıktı. Ağır bir ihmal var ortada” sözlerine yer verdi.
Melek yavaş yavaş öldürüldü
Avukat Tozbey, Melek’in yaşamını yitirmesinin “kasten insan öldürme suçu” olduğunu söyleyerek, şu bilgileri paylaştı: “Melek daha önce karda çocuk doğurmak zorunda kalmış, çok ağır hastalıklarla boğuşurken tuvalette yere yatırılarak kelimenin tam anlamıyla yavaş yavaş öldürülmüştür. Bunun oldukça canice bir ölüm olduğunun altını çizmek isterim. Unutulmamalıdır ki Melek’in eşi Ferdi ile ailesinin bakım ve gözetim yükümlülüğü vardır. Ancak bile isteye bu neticeyi önleme yükümlülüklerinden imtina etmişlerdir. Bu tarz bir suçun bir insanın doğrudan hedef alınarak tek kurşunla öldürülmesinden çok daha ağır olduğu kanaatindeyim.”
Tozbey, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak Melek Karaaslan davasının hukuki sürecini sonuna kadar sürdüreceklerini söyledi.
İşkenceye indirim uygulandı
Sanık Ferdi Karaaslan’ın “Kasten insan öldürme” ve “Eziyet çektirerek öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması, anne ve babasının ise yardım etmeleri sebebiyle en üst halden cezalandırılmaları gerektiğini söyleyen Tozbey, ancak mahkemenin buna rağmen “iyi hal indirimi” uyguladığına dikkat çekti. Avukat Tozbey, “Melek’in yavaş yavaş aylarca işkence çekerek öldürülmesi neticesi göz önünde bulundurulup ceza indirimi yapılmamalıydı” dedi.
Şiddeti besleyen bir düzen var
Kadına yönelik şiddet ve katliamların çıkarılan acil yargı paketleriyle önlenemeyeceğini vurgulayan Müjde Tozbey, “Kadınlar katlediliyorlar ve oluşan siyasal atmosferde ‘ailenin kutsallığı bozulmasın’ denilerek kadınlar bilinçli olarak korunmuyor ve güçlendirilmiyor. Mevcut yasalar aslında çok ağır hapis cezaları ile hukuki yaptırımlar barındırıyor. Ancak yasa uygulayıcılar da iktidar yanlısı oldukları için kadınlar lehine yasaları uygulamıyor. Panik halinde yapılan yasa düzenlemelerle toplumdaki öfkenin azaltılması amaçlanıyor. Aileyi koruyan, boşanmak, kaçmak isteyen kadını durduran, onu şiddet gördüğü eve geri gönderen ve gericiliği besleyen bir düzen var” diye konuştu.
Hikmet Tunç/Van-Jinnews