Paris’te katledilen Mir Perwer’in cenazesine yönelik saldırıyla yeniden gündeme gelen gömülme hakkına ilişkin değerlendirmelerde bulunan mele Zeki Korkmaz, cenazelere saldırının zulüm olduğunu söyledi
AKP döneminde sistemait hale gelen mezarlık ve cenazelere yönelik saldırıların bir devamı olarak 23 Aralık 2022’de Paris’te öldürülen sanatçı Mir Perwer’in (Mehmet Şirin Aydın) cenaze töreniyle bir kez daha gündeme geldi. Amed Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği üyesi Mele Zeki Korkmaz, devlet politikasına dönüşen cenazelere yönelik saldırıları değerlendirdi.
Bu zulümdür
Kuran-ı Kerim’in İsra Suresi’nin 7’nci ayetini hatırlatan Korkmaz, “Allah diyor ki, ben Adem’le birlikte insanlara dinini ve ırkını vererek, yeryüzüne şerefli bir canlı gönderdim. Canlılar arasında en şereflisi, insandır. Ölen bir insanın dini, ırkı, inancına bakmaksızın toprağa gömülme hakkı vardır. Ölen bir insanın gömülmesine herhangi bir engelleme söz konusu olursa, bu zulümdür. Allah’ın fermanına karşı gelmektir. Bu yaklaşımın, hiçbir dinde ve ahlakta yeri yoktur” diye konuştu. .
Cenazeye saldırı kabul edilebilir değil
Hz. Muhammed’in cenazeye yönelik yaklaşımı bir nezaket örneği olduğuna vurgu yapan Korkmaz, “Peygamberimiz, Medine’de ölen bir gayrimüslimin cenazesi yanından geçerken, cenazeye olan saygısından dolayı ayağa kalkmıştır. O sırada sahabesi peygambere, ‘Ey Allah’ın peygamberi o cenazenin kime ait olduğunu biliyor musun? Cenaze ölmeden önce defalarca size saldıran kişinindir. Hz Muhammed ona dönerek, ‘her şeyden önce o bir insandır’ diyerek, cenazeye saldırının kabul edilebilir olmadığını söyledi” dedi.
Bu zulüm topluma anlatılmalı
İslam dininin adaleti ve barışı savunduğunu söyleyen Korkmaz, cenazelere saldıranların ahlakta ve insanlıkta yeri olmadığını, Cenazelere yönelik saldırılarda toplumun da karşı koyması gerektiğini dile getirdi Müslümanlar özellikle de mele ve seydaların, cenazelere yapılan saldırılara karşı tepki göstermeleri gerektiğine vurgu yapan Korkmaz, “Toplumda yaşanan zulmü anlatmalıdır. Eğer yaşanan zulme karşı çıkılmazsa, günah işlenmiş olurlar. Bir bütün olarak dine, ırka, inanca bakmaksızın saygı gösterilmeli” dedi.
Cenazelere saldırı, sürükleme örnekleri
10 Ağustos 2015’te Mûş’un Gimgim (Varto) ilçesinde bir çatışmada hayatını kaybeden YJA-Star’lı Kevser Eltürk’ün (Ekin Wan) cenazesi polislerce çıplak bir şekilde teşhir edildi. 3 Ekim 2015’te Şırnak’ta Hacı Lokman Birlik’in bedeni yaralı bir şekilde zırhlı araca bağlanıp, yerde sürüklenerek katledildi. 2015-2016 yılları arasında Nisêbîn, Şırnex, Cizîr, Sûr başta olmak üzere Kurdistan’ın birçok kentinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarını kadın, çocuk, genç ve yaşlı fark etmeksizin benzer uygulamalar peş peşe yaşandı.
Bu süreçte hafızalara kazınan Taybet İnan ve Cemile Çağırga’nın cenazeleri ancak milletvekillerinin girişimi sonucu defnedilebildi. Ekim 2020’de Bedlîs’in Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılarak İstanbul’daki Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırıma gömülen 282 cenazenin çoğu hala ailelerine teslim edilmiş değil. 11 Nisan 2020’de, Diyarbakır Adliyesi’nde HPG’li Agit İpek’in cenazesinin üç yıl aradan sonra kargo ile annesi Halise Aksoy’a verilmesi ve Sûr’da yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın kemiklerinin, 29 Ağustos’ta 2022’de Diyarbakır Adliyesi’nde karton içerisinde babası Ali Rıza Arslan’a verilmesi tahammülsüzlüğün bir başka örneği olarak kayıtlara geçti.
HABER MERKEZİ