‘Annesi de ailesi de halkı da diz çökmedi’ diyen Cizîr Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç, Cizîr’de yapılan katliamla şu an Filistin’de yapılanlarla aynı olduğunu belirtti
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasağının üzerinden 8 yıl geçti. Yasak sürecindeki saldırılarda aralarında çocukların da olduğu 288 kişi hayatını kaybetti. Yaşanan ölümlere dair açılan soruşturmaların birçoğunda “kovuşturmaya yer olmadığına dair” karar verildi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), “Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi”, “Bireysel başvuru haklarının ihlal edilmesi” ve “Kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edilmesi”ne dair Cizîr Halk Meclisi Eşbaşkanları Mehmet Tunç ve Asya Yüksel ile Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek, Mehmet Benzer ve Bişeng Kolanç için yapılan başvuruyu 7 Temmuz 2022’de reddetti. AYM, esasa dair kararını 4 Kasım 2022’de açıkladı. AYM, yaşam hakkının ihlal edilmediğini, ölümcül güç kullanmanın zorunlu olduğunu ve görevlileri belirlemenin imkansız olduğunu iddia etti.
AİHM’e başvuru yapıldı
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), iç hukuk yollarının tüketilmesinin ardından 6 kişi için 3 Şubat’ta “Yaşam hakkının ihlal edilmesi” ve “Etkili bir soruşturma yapılmadığı” gerekçeleriyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu.
MA’nın edindiği bilgilere göre; ÖHD’nin takip ettiği dosyalardan 29’una dair henüz bir karar verilmedi. AYM’de devam eden 46 bulunuyor. 12 dosya için ise önümüzdeki süreçte AİHM’e başvuru yapılması bekleniyor. Ayrıca bazı isimlerin ölümlerine dair AİHM’de bazı dosyalar bulunuyor.
‘Diz çökmeyeceğiz’
Yasak döneminde “diz çökmeyeceğiz” sözleriyle hafızalara kazınan Cizîr Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç ile yasak döneminde hayatını kaybeden Orhan Tunç’un annesi Esmer Tunç, Mezopotamya Ajansı‘na konuşarak, “Annesi de ailesi de halkı da diz çökmedi, çökmeyecek” dedi.
Çocuklarına yaktığı ağıtla sözlerine başlayan anne Tunç, yasak sürecinde yaşananlara işaret ederek, “Yasağın ilk süreçlerinde evimizi topla vurdular. Ben de komşularımda kaldım. 28 gün sonra Çemkûrk (Nur) mahallesinde bulunan diğer oğlum Orhan da Cudî mahallesindeki ağabeyi Mehmet Tunç’un yanına gitmeye çalışıyordu. Sonra Orhan’ın yaralı olduğu haberi geldi. Mehmet’e ulaştık ve Orhan’ın yaralı olduğunu söyledik. O da, ‘Orhan güçlüdür. Bir şey olmaz ona. Sen Zeynep’e (eşi) söyle o da barikatlara gelsin, dirensin’ dedi. Oğlum Orhan’ın yaralı bir şekilde yasak bölgesinde olduğunu ve hastaneye götürüleceği öğrendik. Biz de hastaneye gittik, onu bekledik. Saatlerce bekledik ama kimse gelmedi. En son orda çalışan bir sağlıkçı, ‘Ana burada beklemeyin. Yasak başladığından beri buraya hiç yaşayan birini getirmediler. Yaralı da ellerine geçse hayatta kalmış bir şekilde buraya getirmezler’ dedi. Kimse gelmeyince geri gittik” diye konuştu.
‘Cizîr’de yapılan katliam şu an Filistin’de yapılanla aynıydı’
Cizîr’de büyük bir katliamın yaşandığını söyleyen anne Tunç, “Cizîr’de yapılan katliam şu an Filistin’de yapılanla aynıydı. Kimse sesini çıkarmadı. Büyük bir vahşet yaşandı. Ama o direnişi bitiremediler. Hala devam ediyor ve asla bitmeyecek. Mehmet’im, ‘Ben yaşadığım müddetçe diz çökmeyeceğim ve teslim olmayacağım’ dedi. Annesi de ailesi de bütün Kürt halkı da aynı sözü söylüyor. Asla onları unutmadık ve unutturmayacağız. Nasıl ki şu an Ahmedê Xanê, Meleyê Cizîr ve Mem û Zîn isimleri sembolleşmişse Mehmet Tunç ismi de aynı öyle Cizîrle sembolleşecek. Çocuklarımla gurur duyuyorum. Başım diktir onlarla. Yaşadığımız müddetçe asla bir adım dahi geri adım atmayacağız” dedi.
ŞIRNEX