Yerine göre katliam, yerine göre “ihtida” yani zorla dinden döndürme, yerine göre asimilasyon uygulamalarıyla kadim bir halkı ortadan kaldırmak…
İşin daha da ilginç yanı, kimi Êzidîler de süreç içerisinde gerek korku, gerekse yanılsama yoluyla bu uygulama ve propagandaları kanıksayarak katillerinin kimliğine bürüneceğe benziyor. Bu nedenle de, büyük bölümü son 100-120 yıl içinde olmak üzere Serhad bölgesinden Sincar’a kadar, Sincar’dan Rojava istikametine çok geniş bir coğrafyadaki Êzidî Kürtler, ya “Müslüman Kürd”e ya da kısmen “Müslüman Arab”a dönüşecek galiba.
Bu nedenle, Êzidî coğrafyası tarihten beri bir “acılar” coğrafyasıdır. Êzidîlerin 7. yüzyıldaki ataları; İslam halife ordularının katliamı; ağlama-şiirleriyle lanetlerken; yine 19. yüzyılın ilk yarısındaki bir Êzidî kadın, İçtoroslar bölgesindeki Osmanlı katliamını bir ağıt destanla lanetlemişti.
Sonuncusu faşist DAİŞ çetelerince olmak üzere bugüne kadar 75 defa katliama maruz kalan Êzidîler, geçmişten günümüze böylesine acılı, sancılı, hasarlı bir mücadeleden çıkarak ve devamlı azalarak günümüze ulaşabildiler.
Bu acılı yaşamın ötesinde Êzidîler, Mehmet Bayrak’ın belirleyebildiği kadarıyla 19. yüzyılın başlarından bu yana hep Batılı gezginlerin ve araştırmacıların dikkatini çeken bir halk olageldiler. Bu tarihten itibaren Êzidîler üstüne yüzlerce makale, kitap yazıldı ve görsel ürün yayımlandı.
İngiliz gezgin Layard’tan başlayarak, Fransız gezgin Chantre’a kadar çok sayıda Batılı gezgin Êzidîleri önce gravür olarak resmettiler, sonra da fotoğrafladılar. Bunlara daha sonra Gertrude Bell, Mark Sykes ve Edmons gibi İngilizler de eklenecekti.
Daha sonra bu gravür ve fotoğrafların bazıları kartpostal haline getirilecekti. Diyebiliriz ki, Kürtleri gravür ve fotoğraf olarak Batı literatürüne en çok sokan topluluk Êzidîlerdi.
Mehmet Bayrak’ın ilk baskısı Öz-Ge Yayınları’ndan Mayıs 2015’te yayınlanan “Acılı Coğrafyanın Kederli Çocukları Êzidîler” isimli çalışması, sadece en sade şekilde Êzidî tarihini anlatmıyor; aynı şekilde onlarca gravür ve fotoğraf ile söz konusu acılı tarihi delillendiriyor.
Hemen hemen hepimizin kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken Mehmet Bayrak’ın belki de ‘en ince’ ama -onun uzun yıllarını alan- en derinlikli bu çalışması için kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır!..