Bianet’in Genel Yayın Yönetmeni Demet Bilge Erkasap ile medyanın durumunu konuştuk:
Demet Bilge Erkasap’ı uzun yıllardır tanırım. 2000’lerin ilk yarısının en başarılı genç muhabirlerinden biriydi ve önce 15 yıl Radikal’de, sonra Vatan ve Hürriyet’te ana akım medyanın bildik muhabir tavrından farklılaşan bir portre çizdi. Hürriyet’te editör olarak çalışırken de hazırladığı sayfalarda ana akım medyada duyulmayan sesleri duyurmaya çalıştı. Ve bir yerde Hürriyet’ten istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi Bianet’in genel yayın yönetmeni olarak sürdürüyor gazeteciliğini. Demet Bilge Erkasap ile ana akım medyadan bağımsız gazeteciliğe geçişini, Bianet’i ve Türkiye medyasının sorunlarını konuştuk.
- Radikal’in en başarılı genç muhabirlerinden biriyken Hürriyet’in editör masasına geçtin. Şimdi de Bianet’te genel yayın yönetmeni koltuğunda oturuyorsun. Bu yolculuğu nasıl tanımlarsın, nasıl bir kariyer grafiği bu?
Benim Radikal’de muhabir olarak koşturduğum zamanlar sen Milliyet’teydin. Aynı binada sizin gibi gazetecilerle büyümek, benim dönemimdeki gazeteciler için şanstı aslında. Bu bir kariyer grafiğinden çok gazeteciliği iyi, ilkelerine göre, ısrarla yapmaya çalışma yolculuğu… Yolculuğumun başlangıcı 1997’de Ulusal Basın Ajansı’ydı (UBA). İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden heyecanlı bir grup arkadaşımla UBA’ya staj için başvurmuştuk. Oktay Özilhan da ilk haber şefimdi. Haber yazmayı, sokak muhabirliğini, adliye muhabirliğini “Oktay Abi”den öğrendim. Bana göre UBA dönemin, “alternatif haber ajansı”ydı aslında. UBA’da adliye muhabirliği yaparken hak ihlalleri, ifade özgürlüğü engellemeleri, kadın, çocuk hakları ihlalleri gündemimdeydi. Sokaklarda da eylemleri, protestoları takip ediyordum. UBA kapanınca başlayan Radikal yolculuğumsa 15 yıl sürdü… Habercilik, yayıncılık açısından en iyi zamanlarına denk geldim… Takip ettiğim haberler öncekilere benzerdi. Adliye, toplumsal olaylar, hak ihlalleri, kadın, çocuk… Gençlerden oluşan haber -istihbarat servisinde hele de şimdiki zamandan bakınca çok sayıda ve iyi haber çıkardığımızı görüyorum. Ahmet Şık, Timur Soykan, Umay Aktaş, İsmail Saymaz, Serkan Ocak, Hatice Yaşar, Gülşah Çınar… Çok iyi, genç ve dinamik bir ekiptik… Ve birbirimizden çok şey öğrendik.
Muhabirlikten sonra, istihbarat şefliği ardından da yazıişleri masasına geçtim. Editörlüğü de Radikal’de öğrendim. 15 yıl uzun bir süre tabii… Ayrılmam da Radikal’in “gazete” olarak kapatılıp tamamen dijitale geçmesiyle oldu. Bir yıl Vatan gazetesi ve ardından da sonunda bahsettiğin Hürriyet gündem, politika haberleri editörlüğü var. Ancak Hürriyet’te farklı ve şimdiye kadar yaptığım gazeteciliğe de denk düşen bir sayfa yapma imkanım oldu. Fikret Bila’nın yayın yönetmenliği döneminde onun önerisiyle “Ses Ver” diye bir sayfa yaptık. Gündemde aralarda kalan haberlerin enine boyuna incelediğimiz, sıcak hikayesine yer verdiğimiz bir sayfaydı. Muhabir arkadaşlarım da severek haber yapıyordu. Kadın, çocuk, mülteciler, çevre, ekoloji… Tüm bu konularda her hafta tam sayfa haber dosyamız oluyordu. Güzel bir işti… Ancak Hürriyet’te gazetecilik yapma alanı giderek daraldı, zaten son durumu malum. Haziranda da istifa ettim. Sonrasında da Bianet dönemi başladı…
- Hürriyet’ten sonra Bianet’te olmak sert bir geçiş miydi? Bianet sana ne hissettirdi?
Sert geçişten kast ettiğin ana akımdan Bianet’e gelmekse anlattığım gibi haberciliğim zaten Bianet’e uygun çizgide seyretti hep. O yüzden Bianet aslında, hele de şu günlerin gazeteciliğine baktığında habercilik anlamında yolculuğumun güzel bir yeri…Yıllardır emekle hazırlanmış, çizgisini oturtmuş bir yer Bianet… Benim katabileceklerim kadar yeni şeyler öğrenebileceğim bir yer. Henüz beş ay oldu… Ancak kadın genel yayın yönetmeni olmak önemli. Görüşmemizde Nadire Mater şunu söylemişti bana: “Deneyimli bir kadın gazetecinin genel yayın yönetmenimiz olması önemli…” Zira yaygın medyada çok kadın gazeteci olmasına rağmen üst yönetim genelde erkeklerde. Kadın gazeteciler deneyimli ve çok çalışıyor olsa da önlerinde hep engeller oluyor… Bir de ‘basılı’ gazeteden internete geçmek meselesi var… Basılı gazetede bir haberi daha iyi şekilde yarına hazırlamak, üstüne çalışmak, iyi başlık bulmak, iyi görselle sunmak, kimi zaman günlere yayılan bir haber serisine çevirme imkanı var… Gazetecilerin bir tutkusu da bu süreçtir zaten. Bir de sayfa editörlüğünde sayfaya bir kimlik vermek için uğraşırsın. Mesela benzer haberleri bir arada toplamak gibi. Sayfaya baktığında üç ayrı başlık karşıdakine net bir tavrı sunabilir. İnternette bir gün içinde akıp giden gündem bu kimliği kurmana zaman vermeyebiliyor. Ama neyse ki Bianet’te “tık” odaklı olmadığımız için diğer birçok yere göre haberin üzerinde çalışmaya daha çok vaktimiz kalıyor.
- Bianet’in işlevi nedir? Bianet’in bir haber sitesine göre fazlalıkları nedir? Bianet Türkiye medyası için ne ifade ediyor?
Bianet, 20 yıl önce, ki daha internet gazeteciliği konuşulmazken, “Başka bir iletişim mümkün” diyerek yola çıkan bir haber sitesi. “Hak odaklı gazeteciliği” temel alıyor. Yine yola çıkış amacı, yaygın medyanın duymak istemediği, görmediği ötekilerin sesini duyurmak… 20 yılın sonunda bunu yapabildiğini görüyoruz zaten. Hala da sürdürüyor… Az önce söylediğim gibi Bianet, “tık” odaklı değil. Hatta bazen haber başlıklarımız “tık”a gerek kalmayacak şekilde açık olabiliyor. Fakat “tık” avcılığı yapmamak rutin haberden, sıcak gelişmelerden uzak kalmak anlamına gelmemeli. Biz de daha sıcak haberleri sunabileceğimiz bir çalışma içindeyiz ekip olarak… Bianet’in muazzam bir haber arşivi var. “Sehven” erişime engel kararı alındığında da herkesi bu arşive ulaşamama ihtimali korkutmuş ve üzmüştü. Daha önce çalıştığım yerlerden biliyorum ki hak ihlalleri, düşünce özgürlüğü davaları gibi konularda iyi haber yapmak isteyen gazeteciler önce Bianet’in arşivine bakar. Bu kıymeti aynen sürdürmek gerek… Ayrıca hak odaklı haber dili ısrarı Bianet’i Türkiye medyası için çok çok önemli bir yere koyuyor. Mesela, Bianet, “kadına yönelik şiddet” gibi edilgen, failin net ifade edilmediği bir tanım yerine net olarak “erkek şiddeti” diyor. Bu önemli, çünkü faili işaret ediyor. Şimdi birçok yer kullanıyor “erkek şiddeti” tanımını. Çocuk odaklı habercilik de çok önemli Bianet için. En son Ayça Söylemez’in “otizmli çocuğa öğretmen şiddetini” konu alan haberinde şöyle bir not vardı: “Çocuğun üstün yararını gözeterek videoyu yayınlamıyoruz.” Oysa videoyu yayınlasak elbette çok izlenecek, çok tıklanacak. Ancak asla önceliğimiz bu değil… 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Nilay Vardar’ın “Kahraman ve Mağdur İkileminde Medyada Engelliler” başlıklı bir yazısını yayımladık. Ve bence o yazı da meselelere hak odaklı bakmayı çok iyi anlatan bir yazıydı. Medya için engelli ya da kahraman ya mağdur. Oysa hakları olan, haklara erişimi kısıtlanan insanlardan söz ediyoruz. Her hafta Bianet gündemini yazdığım yazımda da belirtmiştim. Mesela bir gün sosyal medya editörümüz Yağmur Karagöz, “Arkadaşlar manşetteki beş haberin de öznesi erkek” diye uyardı. Bence çok çok önemli bir uyarıydı bu… Ya da fotoğraflarda sadece erkek kullanmak… Örneğin küresel ısınma, grev, eylem konu her neyse… Bianet, mutlaka cinsiyet eşitliği noktasından bakıyor.
- Genç gazetecilere bir çağrıda bulunman gerekse Bianet haber merkezini nasıl tanımlarsın?
Bianet’in de genç bir ekibi var. Aynı zamanda deneyimli de. Her sabah gündem toplantısı yaptıktan sonra işlere başlıyoruz… Bianet’te şu haberi alalım mı almayalım mı görseli nasıl verelim gibi tartışmaları haber odası içinde yapıyoruz. Bu açıdan genç gazeteciler kopyala yapıştırı değil de Türkiye’nin arşivinde bir haberin nasıl yer alması gerektiğini görebilir.
- Son Kuzey Suriye operasyonu sırasında ana akım medya yine propaganda makinesine dönüştü. Bianet bu dönemi barış gazeteciliği perspektifinden gözlemleyip dökümünü yaptı mı? Türkiye’de barış gazeteciliği nasıl yaygınlaşır?
Bianet’in biliyorsun “Barış Gazeteciliği El Kitabı” var. Prof. Dr. Sevda Alankuş’un. Onu ve bia kitaplığındaki kitapları okuyorum sık sık. Tabii diğer her haberde olduğu gibi barış gazeteciliğini hakkıyla yapabilmek için sahada olabilmek de çok önemli. Farklı kaynaklardan gün gün olanları, açılan soruşturmaları verebilirsin, verdik de ama sahada olamamak bir eksiklik. Barış gazeteciliği temelinde haber diline dikkat ederek herhangi bir propagandanın parçası olmuyorsun tabii ki. Ancak bu yeterli değil. Haberden uzakta kalmak da zaten gerçeğin de uzağında kalmak demek… Yeni yayın döneminde bu açıdan da sahada olmayı çok önemsiyorum. Zira son operasyonda sahada nasıl gazetecilik yapılmaması gerektiğini de ana akımdan gördük mesela… Barış gazeteciliği de hak odaklı, çocuk odaklı, kadın odaklı gazetecilik de ancak çok daha fazla haber yaparak yayılır. Teorisini oluşturmak yetmez. Mülteci haberlerinde de aynı durum var. Raporlar ve açıklamalar üzerinden haberleştirme eğilimi yaygın. Birlikte yaşam üzerine hikayeler ve izlenimler daha fazla olmalı. Önemli bir haberimizi burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum. 25 Kasım’da bir hafta süren bir yazı dizisi yayımladık. Senin de eğitmenlerinden olduğun BİA Atölye’nin katılımcılarından genç gazeteci Nurcan Keskin, Irak’ta çadır kamplarında kalan Ezidi kadınlarla konuştu. IŞİD’lilerin cinsel saldırısı sonucu çocuğu olan kadınların yaşadıklarını aktardık, bir hafta boyunca. Çok çarpıcı bir yazı dizisiydi. Bianet’in yeni yayın döneminde de en çok yapmak istediğim sahadan bu tür sıcak haberler…
- Türkiye erkek şiddeti ve kadın cinayetlerinin çok fazla olduğu bir ülke oldu. Bianet başından beri bu meseleyi gündemde tutuyor ve çok önemli bir arşiv oluşturdu bu konuda. Herhangi bir resmi kurum sizin arşivinizden yararlanmak ister mi, istiyor mu?
Bianet, 2007’den beri “çetele” tutuyor. Şimdi bunu kadın-LGBTİ+ editörümüz Evrim Kepenek yapıyor. Genç bir arkadaşımız Ege Öztokat vakaları toplamak için yardımcı oluyor. Yağmur Karagöz de infografikleri hazırlıyor ve yayına alıyoruz. Çok titiz çalışıyorlar “çetele”yi hazırlarken. Mesela şüpheli durumlar ya da cinayet toplumsal cinsiyet kaynaklı değilse yer vermiyoruz. Devletin bu konuda bir istatistiği yok. Bianet’in “çetelesi” bu nedenle akademik çalışmalarda da sık sık kullanılan bir kaynak. Arşivimiz zaten herkese açık, faydalanmak için bir talebe gerek yok. TBMM komisyonları bu konuda raporlar ve görüş istedi Bianet’ten.
- Bianet sık sık genç gazeteciler için atölyeler düzenliyor. Bia-Atölye’nin işlevi ve hedefi nedir?
Gazetecilik kamu adına gerçeğin peşine düşme işidir. Teknik ve etik kurallara bağlıdır ve profesyonellik gerektirir. Mesleğe yeni başlayan bir gazeteci de teorileri ancak bir haber odasında ya da sahada pratiğe dönüştürebilir. Üniversitelerdeki teorik eğitimin pratikte karşılığı yok maalesef. Böyle bir ortamda mesleğe yeni gazeteciler kazandırmanın, hasar gören kuralların altını yeniden çizmenin bir yolu olarak gazetecilik atölyeleri kuşkusuz çok önemli bir görev üstleniyor. Atölye BİA’nın temel gazetecilik programları bu alandaki açığı kapatıyor. Gazeteci adayları editörlerle bir araya geliyor, haber yapıyor, fotoğraf çekiyor… Bu eğitimlerin sonunda imzalı bir haberin sahibi oluyor. Daha da önemlisi bu çalışmaların tümü “hak odaklı habercilik” merkezinde gerçekleştiriliyor.
- Eğer tecrübeli gazeteciler için de bir Bia-Atölye düzenlenecek olsa, hangi konularda eğitilmelerini isterdin?
Bu arada ben de atölyelere katılıp dersleri dinliyorum. Gerçekten çok çok faydalı. Gençlere verdiğimiz eğitimin aynısı tecrübeli gazetecilere verilebilir: Hak odaklı gazetecilik, kadın odaklı habercilik, fotoğrafçılık, barış gazeteciliği, veri gazeteciliği, çocuk odaklı habercilik… Çünkü gerçekten gazeteciliğin dili, bakışı giderek daha fazla bozuluyor.
- Bianet aynı zamanda bir Kürtçe ve İngilizce bülten de hazırlıyor. İki dilli ya da çok dilli yayıncılığın Türkiye medyası için faydaları nedir?
Medyada büyük değişimlerin, devinimlerin yaşandığı bir zamandayız. Tek tipleşme ve tekelleşme haberi, haberciliği ve habercileri yeni oluşumlara yönlendirdi. Yeni medyada haber verme kaynakları da zenginleşiyor. İngilizce yayıncılık da bu açıdan önemli. Kürtçe sitemizi Ferid Demirel ve Murat Bayram, İngilizceyi ise Selay Dalaklı ve Volga Kuşçuoğlu hazırlıyor. Bianet ana sayfada olan haberlerin, çevirilerin yanı sıra editörler kendileri özel haberlerini yapıyor. Akademisyen yargılamaları, siyasetçi ve hak savunucularının karşı karşıya kaldığı hak ihlalleri, kadınlara, çocuklara, LGBTİ+’lara, farklı din ve mezhep gruplarına yönelik şiddet ve ayrımcılık vakaları onların da gündeminde. Bu açıdan bakıldığında yayınlar daha fazla dilli bile olabilir. Zaten Türkiye medyasının önemli eksiklerinden biri haber odalarının çok dilli olmaması. Bir haber merkezinde sadece İngilizce değil, Kürtçe, Arapça, Çerkesçe bilenlerin olması önemli.
- Ekim ayında eski gazeten Hürriyet’te çok sayıda arkadaşın işten çıkarıldı. Bu işten çıkarmalar aynı zamanda sendikalaşmaya karşı bir tedbirdi. Ana akım medyada sendikalaşma bugün ne durumda? Bianet, gazetecilerin sendikal mücadelesini takip ediyor mu?
Hürriyet, 45 kişiyi eve gönderilen tebligatlarla, maaş ödemeden ve tazminat vermeden işten çıkardı. Burada mesele arkadaşlarımızın yetki almak üzere olmasıydı. Buna yaklaştıkları anda böyle bir engelleme ve hatta “cezalandırma” oldu. Ama sendika Hürriyet’te yetki alabilseydi harika olurdu. E tabii biz bu süreci de genel olarak tüm iş kollarındaki sendikal mücadeleyi de takip ediyoruz… Bu yıllardır böyle.
- Türkiye medyası için umutlu musun?
Türkiye’deki yaygın medyanın sorunu tek tipleşme ve tekelleşmeyle birlikte yandaşlığın uç noktalarına savrulması, haber reflekslerini yitirmesi, yaygın söylemle “sahibinin sesi” olması. “Ormanlar yanıyor” haberi ana akımın da haber konusu. Ancak işte o yakılan ormanın yerine kurulan tesisin sahibinin kim olduğu sonraki haberi engelleyebiliyor. Yaygın medya haberden uzaklaşarak, otosansürü içselleştirerek etkisiz hale geldi ve bence artık sistemin dışında kaldı. Yıllar içinde kapanan, “el değiştiren” gazeteler oldu. Ve bu değişim yeni oluşumlara vesile oldu. Türkiye medyasında şu an epey bir hareketlilik var. Yeni haber mecraları açılıyor, var olanlar büyümeye çalışıyor. Belki bu hareketlilikten yeni ve iyi bir medya çıkabileceğini düşünüyorum. Hepimizin eski medya düzeninde eleştirdiği ne varsa bunların terk edildiği bir sistem bu yeni oluşumlarla birlikte kurulabilir. Cinsiyet eşitliği temelinde, genç gazetecilere daha fazla imkan tanınan, hak odaklı haberciliği esas alan, eleştirel bir yayıncılık olabilir, olmalı.. Bu nedenle umutlu muyum… Evet. Hepimize kolay gelsin…