Amed’de MED-DER ve Payîz Pirtûk’a dönük polis bakınlarının protestosunda, Kürt dili üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarına karşı Kürtlerin mücadeleyi yükselteceği mesajı verildi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ile Payîz Pirtûk adlı kitapçıya sabah saatlerinde polis tarafından baskın düzenlendi. Diyarbakır 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği kararıyla dernek ve kitapçıda bulunan bir çok kitap, dergi, gazete ve dijital materyallere el koyuldu, en az 19 kişi gözaltına alındı. Polis baskını, MED-DER öncülüğünde dernek binası önünde yapılan açıklamayla protesto edildi.
Açıklamaya, kentte bulunan sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
‘Kürtlerin sesini kısamazsınız’
İlk olarak konuşan DBP Amed İl Eşbaşkanı Sultan Yaray, sözlerine baskınları kınayarak başladı. Tüm saldırılara karşı Kürt halkının varlığından vazgeçmediğini dile getiren Yaray, “2 milyon çocuk eğitime başladı. Çocuklar kendi diliyle eğitime başlayamadı. Dil eğitimi veren bütün arkadaşlarımızı gözaltına aldılar. İyi bilsinler biz dilimizle, kimliğimizle varız. Kimse bizi özgürlük isteğimizden vazgeçiremez” tepkisinde bulundu.
Saldırıların PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Yaray, “Abdullah Öcalan şahsında Kürtlerin sesini kısmak istiyorlar. Ama Kürtlerin sesini kısamazsınız” dedi.
‘Kürt dili kırmızı çizgimizdir’
Açıklamayı okuyan MED-DER çalışanı Mehmet Asena, saldırıların Kürt halkına diline, kültürüne, kimliğine ve değerlerine, anadilde eğitim isteğine, Kürt dilinin statüsüne, tüm tarihi değerlerine karşı gerçekleştirildiğine dikkat çekti. Asena, “Kürt dili, kimliğimizdir. Kırmızıçizgimizdir. Kürt dili insanlık dilidir. Bugüne kadar birçok kültüre kaynak olmuş. O yüzden Kürt diline saldırılar sadece Kürtlere karşı değil, insanlığa karşıdır. Kürt kurumlarına saldırarak, Kürt dilini ortadan kaldırmak istiyorlar. İyi bilinsin ki, Kürtler olarak onlarca yıldır dilimizin özgürlüğü için büyük bir mücadele veriyoruz. Hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Mücadelemizi daha da yükselteceğiz. Bedeli ne olursa olsun, Kürt dilinin eğitim dili olana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘Mücadeleyi yükseltelim’
Gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulunan Asena, “Kürt dili önündeki engelleri kaldırın. Kürt dilinin eğitim dili olması için ne gerekirse yapın. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın. Özel olarak bütün halklarımıza, kurumlarımıza, aydınlara, yurtseverlere, demokratlara, vicdan sahiplerine sesleniyoruz: Seferberlikle Kürt dil mücadelesini yükseltelim. Kürt dili için her yeri eğitim yeri yapalım. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle bu saldırılar bağlantılı. Bu yüzden her yerde mücadelemizi yükseltelim, genişletelim. Kürt dili varlığımızdır” ifadelerini kullandı.
‘Kürt dilini asimile edemezsiniz’
Son olarak konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, “Kürt diline düşmanlık yapan, kendi diline de düşmanlık yapıyor. Gözleri o kadar kararmış ki kendi diline de düşmanlık ediyorlar. Bu saldırılarının nedeni Kürt düşmanlığıdır, Kürt dili düşmanlığıdır. Kürt dili toplumda konuşulsun istemiyorlar. Kürt dilinde eğitim olsun istemiyorlar. Hiçbir yerde Kürtçe konuşulsun istemiyorlar. Bu coğrafyada birçok dili asimile ettiler ama ne yaptılarsa Kürt dilini asimile edemediler. Bu nefretleri, hırsları ondan geliyor. Kurumlarımıza saldırmalarını kabul etmiyoruz. Kürt dili, Kürt halkının varlığıdır. Kürt halkının varlığına saldırıyorsunuz. Dilimize sahip çıkacağız. Kürt diline saldıramayacaksınız. Bir Kürt kalana kadar, Kürt dili toplumda yerini bulacak. Kürt dili eğitim dili olmadan sesimizi kısmayacağız, direneceğiz. Başımızı yüz yıldır eğmedik, eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Tecrit vurgusu
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin ses çıkarılmadıkça toplumun her alanına yayıldığına dikkat çeken Eren, bu saldırılarla tek hedefin Kürtler olmadığını, Türkiye halklarının da bu saldırıların hedefinde olduğunu belirterek, sıra onlara gelmeden Türkiye’deki kurumların, siyasi partilerin de tecride tepki göstermesi gerektiğini vurguladı.
MED-DER eğitmenlerinin, çalışanlarının tümünün gözaltına alındığını hatırlatan Eren, “Hocalarımız gözaltında olabilir ama bizim kurumlarımız çalışansız kalmaz. Her Kürt bir öğretmendir, çalışandır. O yüzden onlardan aldığımız bayrak asla yere düşmeyecek. Biz her zaman o bayrağı yükselteceğiz, dilimiz için direneceğiz” diye kaydetti.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu. Açıklama sonunda MED-DER’e yönelik baskıları protesto etmek için Şêx Seîd (Dağkapı) Meydanı’nda akşam saat 17.30’da da bir açıklama yapılacağı duyuruldu.
Kaynak: MA