Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Türkiye’nin daha önce yaptığı gibi PYD Lideri Salih Müslim ile görüşmesi gerektiğini söyledi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) Türkiye’nin Suriye’ye dönük politikalarının yol açtığı yıkımın araştırılması için Meclis’e verdiği önerge, Genel Kurul’da görüşüldü.
‘Askeri üs yerine barış üssü’
Önerge bağlamında söz alan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Türkiye, Suriye’de ne arıyor?” diye sorarak başladı konuşmasına. Türkiye’nin Suriye’yee girmesinin halklara “ağır bedel” olarak geri döndüğünü söyleyen Doğan, “Bugün Türkiye’ye de geri dönüyor; ekonomik açıdan dönüyor, sosyal açıdan dönüyor, siyasal açıdan dönüyor. Nedir Türkiye’nin Suriye politikalarının maliyeti, Türkiye’ye ve komşu ülkelere nasıl yansıyor? Yani vurmaya çalışarak, askeri operasyonlarla… İlla bir üs kurmak istiyorsa siyasal iktidar, bu üssü kurmak çok kolay. İlla askerî bir üs kurmanıza gerek yok, barış üssü kurabiliriz, demokrasi üssü kurabiliriz, komşuluk üssü kurabiliriz” dedi.
‘Barış olmalı’
Önergeye ilişkin söz alan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya da çözümün bir arada yaşamaktan geçtiğini ifade etti. Kaya, “Suriye’deki Türklerin, Türkmenlerin de Kürtlerin de barış içerisinde yaşayabileceği, onların haklarını da dikkate alan, onların statülerini de kendine dert edinen bir dış politika ortaya koymadığımız müddetçe bölgede kalıcı bir barış tesis edemeyeceğimiz gibi, Türkiye’nin bir imparatorluk bakiyesi olma vasfına da haksızlık etmiş oluruz. Burada yapılması gereken şey şudur: Suriye’deki Kürt ve Türk barış içerisindeyse Türkiye huzurlu olur, Irak’taki Türkmen ve Kürtler barış içerisindeyse Türkiye huzurlu olur. Dolayısıyla bizim bu coğrafyaya tıpkı Balkanlara bakmamız gerektiği gibi bütüncül bir yaklaşımla halkların barış ve kardeşlik içerisinde yaklaşacağı bir dış politikayı ortaya koyma mecburiyetinde olduğunu ifade ediyorum” diye konuştu.
‘Türkiye halkları’ ifadesini ‘bölücü’ buldu
Doğan ve Kaya’nın ifadeleri sonrası söz alan İYİ Parti Ankara Milletvekilli Kürşad Zorlu, önergede yer alan “Türkiye halkları” ifadesinin Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü tartışmaya açma ihtimali olduğunu ileri sürüp, önergeyi desteklemeyeceklerini söyledi. Zorlu, konuşmasının devamında ise Türkiye’nin Kürtlerin yaşadığı bölgelere yönelik Türkiye’nin saldırılarını savundu. Zorlu aynı zamanda bu saldırıların sürmesi gerektiği tehdidinde bulundu.
‘Türkiye’yi çıkmaza götürdü’
Bu kavramın Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü bozmadığını tam tersine daha da bütünleştirdiğini ifade ederek, Zorlu’ya tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, “Bu ülkede sadece bir halk yaşamıyor, dünya kadar halk var, o halkların bu ülkede yaşadığı gerçeğini kabul ederek işe başlamak lazım. Yine, bizim önergemiz üzerinden Kürtler Kuzeydoğu Suriye açısından ifade edilen- terör koridoru, terör devleti, terörle ilişkilendirilerek aslında bir halkın geleceğine, statüsüne kastediliyor. Tam da aslında bunu anlatmak istiyoruz; yıllardır, 2011’den beri bu yanlış politika Türkiye’yi büyük bir çıkmaza götürdü” diye konuştu.
‘Topraklarında özgür yaşamak istiyor’
PYD Lideri Salih Müslim’in Türkiye’ye davet edilmesi ve görüşmesine de değinen Koçyiğit, “Oysa ki Türkiye’nin bir seçeneği vardı. Salih Müslim buraya geldiğinde barış için gelmişti, barış için buradaydı. Bugün Türkiye’nin güvenliğinin en büyük güvencesi Kürtlerle barışmaktan geçiyor. Kuzeydoğu Suriye ve bütün Suriye halklarıyla birlikte masanın etrafında oturup Suriye barışına katkı sunmaktan geliyor. Kürt’ün her talebini, Kürt’ün her isteğini, Kürt’ün her kazanımını terörize ederek, onu illegalize ederek, onu bir gayrimeşruluk zeminine iterek bu sorunun çözülmeyeceği açık ve net. Bu, sadece Kuzeydoğu Suriye ve Suriye halklarının değil, bizzat bu ülkede yaşayan biz 85 milyon insanın da geleceğine kastediyor. Bunun doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. O anlamıyla Kürtler bir terör koridoru kurmuyor, Kürtler kendi topraklarında eşit, özgür yurttaşlar olarak yaşamak istiyor. Bu Suriye için de böyle, Irak için de böyle, Türkiye için de böyle” ifadelerini kullandı.
‘Kim o ateşi harladı?’
Tartışmaya dahil olan AKP Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül ise Türkiye’nin Suriye’nin “üniter yapısının” korunmasını savunduklarını ileri sürdü.
Gül’ün “Komşuda yangın çıktı, bize de sıçradı” şeklinde sözler sarf etmesi üzerine tekrardan söz alan Koçyiğit, “Suriye’de, komşuda yangın çıktı ama kim o ateşi harladı? Kim Suriye’deki yangının ateşine odun attı? Kim ÖSO’yu eğitti, donattı, gönderdi? Kim sınırları kevgire çevirdi? Kim Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılmak istedi? Kim ‘Kardeşim Esad.’ dedi, sonra ‘Hayır, öyle değilmiş, pardon ‘Katil Esad.’ dedi; bugün de ‘A, pardon, aslında biz kardeştik, görüşebiliriz ailece.’ diyor? Şimdi, bir dış politikadan bahsediyoruz, ülkeyi yakan bir siyasetten bahsediyoruz” diyerek, tepki gösterdi.
‘Türkiye’yi rahatsız etti’
Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye’de de Kürt sorunu var, yıllarca hiçbir hukuksal haklarını alamadılar, kimlikleri yoktu, rejim onları insan yerine koymadı. Şimdi, kendi topraklarında orada yaşayan halklarla eşit, özgür, demokratik bir yönetim kurmuşlar ama bu da Türkiye’yi rahatsız ediyor. Niye rahatsız ediyor efendim? Nereden gelmişler kaç kilometre ileriden? Benim bildiğim, Salih Müslim de oralı, oradaki yöneticiler de oralı, orada doğmuş, orada büyümüş insanlar. Topraklarını savundular, IŞİD’den kurtardılar, hatta kendi topraklarını IŞİD’den kurtarmadılar, dünyayı IŞİD belasından kurtardılar 12 bin insanını, 12 bin gencini toprağa vererek. Şimdi, bütün bunlara ‘terör’ diyerek, bunlar ‘terör koridoru’ diyerek işin içinden çıkabilir miyiz?” diye konuştu.
Barışın yolunu gösterdi
Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın, yol gösteriyoruz, 2011’den beri bir yanlış yaptınız, 2011’den beri hata yaptınız; gelin, bu hatayı kabul edin. Doğru adım altmıştınız baştan; PYD’yi buraya davet ettiniz, doğruydu; Salih Müslim’i çağırdınız, doğruydu; Kürtlerle diyalog kurmak istediniz, doğruydu. Biz de diyoruz ki: Gelin, o kaldığınız, başlattığınız doğruyu bugün devam ettirin. Orad ‘Kürt, anasını görmesin.’ diye yapılan siyaset sadece orayı yakmıyor, burayı da yakıyor. Ülkedeki Kürt sorununu çözmek, bölgedeki Kürt sorununu çözmektir. Bir Kürt realitesini kabul etmek gerekiyor ve asla ama asla kuzeydoğu Suriye yönetimi de Kürtleri de bu ülkeye tehdit değildir; aksine, bu ülkenin barışının garantisidirler, Suriye barışının garantisidirler; bu garantiye omuz vermek lazım, bunu görmek lazım. Kürt’ün her hakkına ‘terörizm’ diyerek işin içinden çıkılamaz; bunu bir zül sayıyoruz, asla ama asla kabul etmiyoruz.
Kürtlerin yerine kimi yerleştirdiniz?
Abdulhamit Gül’e soruyorum; Afrin’de, Gire Spi’de ve Serekani’de yerinden yurdundan ettiğiniz, binlerce yıldır orada yaşayan Kürtlerin yerine kimi yerleştirdiniz? El Kaide’yi, El Nusra’yı, Ahrar-uş Şam’ı, ÖSO’cu çapulcuları yerleştirdiniz. Günün sonunda ne oldu? Döndünüz, dediniz ki: ‘Ya, biz Esad’la ilişkileri geliştirmek istiyoruz, ailece görüşebiliriz.’ Döndüler, ne oldu? Türk Bayrağı’nı yaktılar, askerî araçlara saldırdılar ve dediler ki: ‘Ülkemizden gidin, siz işgalcisiniz.’ Şimdi, Kürtler statü kazanmasın, Kürtlerin bir geleceği olmasın diye Kürtlerin bütün taleplerini kriminalize edip bir sürü dinci, tarikatçı, cemaatçi, IŞİD’ci yapıyı eğitip, donattınız, beslediniz günün sonunda geldiler ayağınıza dolandılar.
Kürtler ne diyor?
Ya, Salih Müslim niye terörist oluyor arkadaşım? Benim bildiğim Kobanili, Rojavalı bir Kürt. Ne yaptı? Kendi oğlunu savaşta yitirdi. Kime karşı savaşta? IŞİD’e karşı savaşta kaybetti. Diyor ki: ‘Ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm, bu topraklarda eşit, özgür yaşamak istiyorum Suriye devletinin çatısı altında.’ Şimdi, bu talep niye terörizm oluyor? Bu, herkese hak, Özbeklere hak, Kırgızlara hak, Bulgarlara hak, Yunanlara hak, herkese, dünyadaki her halka hak da bu niye Kürt’e hak değil, niye Kürt’ün böyle bir hakkı olmuyor, yaşadığı, doğduğu topraklarda eşit, özgür, kendini yönetme talebi niye gayrimeşru oluyor, niye terörizm oluyor, niye Türkiye’yi tehdit eden bir talep oluyor, biz bu sorulara cevap istiyoruz. Kürtler diyor ki: ‘Biz tehdit değiliz Türkiye’ye, Türkiye’yle ilişkileri geliştirmek istiyoruz. Biz kardeşiz, gelin beraber barışı sağlayalım.’ Bu kadar açık ve net.”
‘Demokratik yol ile çözülmeli’
Tekrardan söz alan Saadet Partili Kaya ise silahların susması gerektiğini belirterek, “Türkiye’mizin hassasiyetlerini de mutlaka ve mutlaka dikkate alacak ama aynı zamanda, Irak’ta, Suriye’de yaşayan Kürt’ün de hassasiyetlerini dikkate alacak geniş bir perspektifle, demokratik yolla bu sorunu kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturmanın önemini vurgulamak istiyorum” dedi.
ANKARA