Kürt gazeteciler gözaltına alınıp tutuklandı. Polisin habercilerin ekipmanlarını ‘delil’ diye yansıttı. Polisin ‘marifeti’ Meclis kürsüsünde milletvekillerine gösterildi: ‘Polisin, yargının gerçek habercilik karşısında ne kadar aciz duruma düştüğünün en açık göstergesi’
Polisin, gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamanın ardından “delil” olarak sunduğu fotoğrafı Meclis’te gösteren Muş Milletvekili Şevin Coşkun: ‘Bu fotoğraf iktidarın, polisin, yargının gerçek habercilik karşısında ne kadar aciz duruma düştüğünün en açık göstergesi’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Şevin Coşkun, 22 Haziran’da Meclis Genel Kurulu’nda, özgür basına yönelik saldırılara ilişkin konuştu.
Gazetecilerin, basının karşı karşıya olduğu sorunların araştırılması, tespit edilmesi ve önlenmesini önemli bulduklarını söyleyen Coşkun, “Bu konuda da gerekli adımlar derhâl atılmalıdır çünkü gazeteciler iktidarın, RTÜK’ü, polisin, yargının ve medya patronlarının artarak devam eden baskılarının altındadır” dedi.
Gazetecilerin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle sürekli hedef gösterildiklerine dikkati çeken Coşkun, “Şiddete uğruyor, hukuksuzca yargılanıyorlar. Bu saldırılara en çok maruz kalanlar ise şüphesiz, özgür basın çalışanlarıdır” dedi. 8 Haziran’da, Diyarbakır’da gazetecilerin gözaltına alındığını hatırlatan Coşkun, “8 günlük bir gözaltı sürecinden sonra DFG Eş Başkanı Serdar Altan, JinNews Müdürü Safiye Alagaş, Mezopotamya Ajansı Editörü Aziz Oruç, Xwebûn gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş’ın da aralarında bulunduğu 16 gazeteci tutuklandı” diye belirtti.
‘Aciz duruma düştüğünün en açık göstergesi’
Basın kurumlarında el konulan kamera, fotoğraf makinası, kitap ve gazetelerin yer aldığı ve polisin “delil” fotoğrafı olarak sunduğu fotoğrafı gösteren Coşkun, “Gazetecilerin mesleklerini icra ederken kullandığı fotoğraf makineleri, kameralar, bilgisayarlar ve not defterlerine el konuldu ve gazeteciliğin olmazsa olması olan bu malzemeler Emniyet tarafından ‘örgütsel materyal’ olarak basına açıklandı. Çünkü Emniyetin elinde suç delili olarak gösterebileceği hiçbir malzeme kalmamıştı. Aslında bu fotoğraf iktidarın, polisin, yargının gerçek habercilik karşısında ne kadar aciz duruma düştüğünün en açık göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Van’da iki yurttaşın helikopterden atıldığını haber yapan gazetecilerin aylarca hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulduğunu vurgulayan Coşkun, “Yine, 2017 Diyarbakır Nevroz’unda, Kemal Kurkut, polis tarafından kameraların önünde katledildi ve bu polise beraat verilirken bu öldürülme anını aslında tüm kamuoyuna duyuran gazeteci Abdurrahman Gök yirmi yılla yargılanıyor. İktidar, ülkede basının özgür olduğunu her ne kadar iddia etse de yaşananlar ve açıklanan raporlar aksi yöndedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 108 ülke arasında 149’uncu sıradadır. Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinin verilerine göre şu an 76 gazeteci cezaevinde tutuklu bulunuyor” bilgilerini paylaştı.
Saldırılara son verilmeli, bırakılmalı’
Tüm bu baskı, sindirme, engelleme ve hukuksuzluklara rağmen gazetecilerin mesleklerini icra ettiğini ve hakikati yazmaktan asla vazgeçmeyeceklerini dile getiren Coşkun, “Özgür basına ve gazetecilere yönelik saldırılara bir an önce son verilmeli ve gazeteciler derhâl serbest bırakılmalıdır” çağrısı yaptı.
ANKARA