Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, yurtdışına yaptığı ziyareti ve güncel gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’ndan Bilal Seçkin ve Melike Ceyhan’a değerlendirdi. Önceki hafta Fransa ve Almanya’da gerçekleştirdikleri ziyaretlere değinen Temelli, gerçekçi bir Türkiye fotoğrafını yansıtmak ve Ortadoğu’daki gelişmeleri tartışmak amacında olduklarını söyledi. Temelli, “Tek yanlı, Dışişleri Bakanlığı’nın anlattığı bir Türkiye’nin olmadığını, Türkiye gerçeklerini olabildiğince nesnel bir şekilde yansıtmak istedik. Bütün bunların arkasında yatan durumun otoriter, baskıcı Erdoğan rejimini anlattık. Erdoğan’ın otoriter rejimi görmezden gelinip Alman hükümetinin giderek meseleyi ticari ilişkilere sıkıştırdığı bir yerden ne Türkiye açısından ne de Avrupa açısından olumlu bir gelişme yaşanabilir. Türkiye’de sıkıntılar arttıkça, baskı rejimi devam ettikçe bu sürecin Avrupa’ya da yansıdığını anlatmaya çalıştık” dedi. Avrupa’nın gündemindeki konulardan birinin mülteci hakları meselesi olduğunu belirten Temelli, mültecilerin bir pazarlık konusu yapılmasının Akdeniz’i mülteci mezarlığına çevirmeye neden olabileceğini ifade ettiklerini söyledi.
‘AB’de görmek istemiyorlar’
Avrupa’nın Türkiye’yi Avrupa Birliği içerisinde görmek istemediğine dikkat çeken Temelli, Türkiye’yi yalnızca bir stratejik ortaklık içerisinde ele alınması gibi yaklaşımlarının olduğunu belirtti. Bunun yanlış bir tercih olduğunu dile getirdiklerini söyleyen Temelli, “Çünkü Türkiye’yi stratejik ortaklık çerçevesinin içerisine itmek, aslında ‘bu baskı rejimiyle uzlaşabiliriz’ anlamına geliyor. Erdoğan rejimi de bunu istiyor. Biz, Türkiye’nin AB’de olması, demokrasi meselesini öncelemesi ve diğer bütün her şeyin bu başlık altında ele alınması gerektiğini yansıttık” ifadelerini kullandı.
Krizin nedeni yanlış yatırım
Temelli, Türkiye’nin 3. Havaalanı, Kanal İstanbul gibi devasa yatırım projelerine ihtiyacının olmadığını söyledi. Gelinen noktada ülkedeki ekonomik krizin en önemli nedenlerinden birisinin de yanlış yatırım politikaları olduğunu vurgulayan Temelli, “Türkiye AKP döneminde 600 milyon dolara yakın cari açık vermiş ve bu kadar fonu betona vermiş. Bir taraftan savaş harcaması, bir taraftan beton ekonomisi. Ülke bütün geleceğini yitirmiş durumunda. Artı bu sektörel çarpılmayı düzeltecek bir yeni kaynak alanımız kalmamış’’ dedi. Türkiye’nin inşaat sektörü çarpıklığında büyürken aynı zamanda yandaş sermaye alanının yaratıldığını belirten Temelli, yandaş sermayenin kendisini beslerken siyaseti de finanse ettiğini söyledi. Temelli, “Bu topyekün yolsuzluk ekonomisidir. Şimdi bu deşifre oluyor. İşçiler yaptıkları eylemle dile getirdiler.Türkiye’de işçi cinayetleri, ölümlerin en fazla en sıklıkla yaşandığı yer 3. Havaalanı şantiyesidir. Ortalama her gün 6 işçi resmi kayıtlara göre yaşamını yitiriyor. 6 işçinin 2’si bu şantiyede ölüyor” diye konuştu. Temelli, 3. Havalimanı işçilerinin eyleminin kolluk tarafından “terörize’’ edildiğini, işçilerin, sendikacıların hatta partilerinin dahi suçlandığını belirterek, “İşçilerin haklarını savunuyoruz diye yine partimiz suçlanmakta. Fakat biz işçilerin haklarını savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
‘Faşizmin kurumsallaşması’
Serbest bırakılmalarının üzerinden 10 saat geçmeden savcının itirazıyla yeniden tutuklanan ÇHD ve HHB’li avukatların durumuna da değinen Temelli, bunun, yargının siyasallaştığını ve iktidara bağlandığının bir göstergesi olduğunu ifade etti. Temelli, “Avukat arkadaşlarımızın maruz kalmış olduğu muamele de faşizmin kurumsallaşmasının bir sonucudur” dedi.
Meclis işlevsiz bırakılıyor
Erdoğan’ın parlamentoyu işlevsiz bırakmak istemesine karşı parti olarak parlamentoyu halkın kürsüsü haline getirmeye çalışacaklarının altını çizen Temelli, “Elbette Meclis’te de muhalefeti güçlendireceğiz. Bunu yaparken muhalefeti parlamentonun duvarları içerisine sıkıştırmak yerine parlamentonun duvarlarını aşan, toplumla buluşan ve bütün emek güçleriyle, kadınlarla, gençlerle halklarımızla beraber sokakta, mahallede ve iş yerinde muhalefeti yükselten bir yol yürüyeceğiz. Mücadelemiz ne parlamento içine sıkışacak ne de tümüyle parlamentoyu terk edeceğiz. Zaten Erdoğan’ın istediği, parlamento işlevsizleşsin. Biz buna izin vermeyeceğiz” sözlerini kullandı.
Muhalefet buluşmaları
HDP’nin “Demokratik Muhalefet Buluşmaları”, halk buluşmaları gerçekleştireceğini söyleyen Temelli, “Buluşmaların birkaç tane önemli karşılığı var. Bir tanesi her şeyden önce muhalefet yapma anlayışını güçlendirmek, cesaretlendirmek. Koşullar her ne kadar kötü olursa olsun biz itirazlarımızı yükselterek bizatihi toplumsal muhalefet zemininde örgütlemeliyiz. Yan yana gelenlerin parlamentoda da sesi olacağız. Üçüncü bir başlık da yerel seçimler geliyor. Bu merkezi iktidara karşı yerelin karşı iktidarını var etmeliyiz. Buradan herkese çağrı yapıyoruz: Gelin bu rejime karşı hep birlikte yerel demokrasi, yerel yönetim anlayışımızda buluşalım” dedi. Temelli buluşmaları başlangıçta 40 merkezde hayata geçireceklerini belirtti.
Kırmızı çizgimiz var
Yerel seçim stratejilerinden söz eden Temelli, Türkiye halklarına şu çağrıyı yaptı: “Yeni bir yerel yönetim anlayışını savunuyoruz. Merkezi siyasete bağımlı kılınmış, vesayet altında biçimlenmiş bir yerel yönetim anlayışı değil, adem-i merkeziyetçiliği daha ileri bir aşamaya taşıyan yerel demokrasi anlayışını var edeceğiz. Bu herkese açık çağrıdır. Bu mücadele sadece kayyum coğrafyasındaki Kürt halkının değil, Tekirdağ’ın da, İzmir’in de, Adana’nın da, Trabzon’un da mücadelesidir. Ancak bu şekilde insanlar kentini de kendisini de yönetir. Bu önemli kıymetli bir adımdır. Seçim stratejimiz ve adaylarımız buna bağlı olarak ortaya çıkacak. Yerel yönetimler için aday ve ittifaklara da değinen Temelli, kırmızı çizgilerinin olduğunu söyledi. Temelli şöyle dedi: “Kırmızı çizgimiz sadece ve sadece emekçiler, işçiler, kadınlar, Kürtler, Türkler, barış ve demokrasi mücadelemiz. Yani halkımız bizim kırmızı çizgimizdir. Bu hassasiyetimizi görmeyen bunu yok sayan bir yerden ittifak kurmayız. Bugün Kürt halkının anadilinde eğitim hakkını kabul etmeyen bir anlayışla sırf seçimi almak için yan yana gelinebilinir mi?’’
İSTANBUL