Hüseyin Deniz
Bu kez de TEM (Türkiye Ekonomik Modeli) devrede. Yeni isim bu… İsim değişiklikleri ile geçmişte bir çözüm olmayan paketler mi unutturuluyor, yoksa iktidarın son bir yıldır sık sık dile getirdiği yeni modeli öne çıkarmak mı, ya da her ikisi mi? Türkiye ve Osmanlı tarihi isim değiştirmeyle ünlüdür. Bir tür geçmişi unutturma politikası… AKP hükümeti de bunu yoğun bir şekilde devam ettirmektedir. Son olarak OGS kaldırıldı, geçişler HGS’den olacak.
TEM’e gelince, kamuoyuna duyurulması süreci bile oldukça ilginç. Yeni program İstanbul’da açıklanıyor. İlgili kesimler ve gazeteciler salona dolduruluyor. Ama soru sormak yok! Soru yoksa paket niye Ankara’da (Bakanlıkta) açıklanmıyor? Bu bile ekonomik değil!
Ya sonra, Bakan Nureddin Nebati’nin TEM’i izaha çalıştığı anda Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona canlı bağlanıp, gıdadan alınan KDV oranının yüzde 7 düşürüldüğünü açıklıyor. TEM güme gidiyor. Her şeyin saraydaki kurullarda belirlendiği iddiası Merkez Bankası’nın yetki alanını iyice daraltan, “fiyat istikrarı komitesi” ile bir kez daha güçlenmiş oldu.
TEM’e gelince paketin hedefi, yastık altı altınları ekonomiye kazandırmak. Demek ki Kur Korumalı Mevduat çok işe yaramamış. Peki altınlar yastık altından çıkar mı? Bu sisli tabloda kimse bir şey diyemiyor. Öngörülmezlik durumu giderek her alana sirayet ediyor. KDV’deki düşüş de bundan istisna değil. Dar gelirlinin yarasına ne kadar merhem olacağı soru işaretleriyle dolu. Çünkü, önce zam yapıp sonra yüzde 50-60 indirime gitmede büyük maharet kazanmış ticaret erbabının bu düşüşü gerçekten yapıp yapmayacağı meçhul. İstanbul’da semt pazarlarında önceki hafta 3 liraya satılan maydanoz, roka, tere fiyatı geçen hafta 5 liraya, bu hafta 7 liraya, beş dal soğan 7 liraya, kıvırcık 10 liraya çıkmış durumda. Bir kg. domates 25, biber 30 , mercimek 27.5 liraya dayanmış durumda. Daha da önemlisi, bütün bunlara vesile kalemlerden biri olan benzin-mazot fiyatları sürekli artarken, KDV düşse ne yazar?
Bir diğer öngörülmezlik durumu ilaç piyasası için geçerli. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 2022 boyunca geçerli olacak ilaç fiyatlarının temelini oluşturan Euro kurunu belirledi. 14 Şubat günü yapılan açıklamaya göre, güncel Euro kurunun 15 lira olduğu bir süreçte TİTCK, kuru 6.29 olarak sabitledi. Bu da ilaç fiyatlarında yüzde 37’lik artış anlamına geliyor. İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası ise kararı “Sürdürülebilir değil” diye nitelendirirken, ilaç şirketleri en az 10 puan daha artış istiyor. Yani Euro kuru 7 Lira’nın üzerinde seyrettiği her durumda ilaç sıkıntısı çekileceğini öngörmek zor olmasa gerek.
Gelelim TEM’e; yeni paketin sloganı da dikkat çekici: “Birlikten Berekete: Kazanan Türkiye”. “Birlikten” vurgusu yapıldığı esnada dahi Türkiye’deki kamplaşma son hız devam ediyor. Bunda en büyük pay iktidar ve ortağının… İPSOS’a göre, ekonomiye güvenmeyenlerin oranı yüzde 81.
Adaletin, demokrasinin ve hukukun mumla arandığı bir yerde ekonominin iyi ve sağlıklı olması mümkün olabilir mi?