Kızıltepe’de Mazlum Turan’ın öldürülmesine ilişkin yerel mahkemenin verdiği 10 yıl hapis cezasını kaldıran İstinaf Mahkemesi, gerekçeli kararında Turan’ın öldürülmesini ‘kaçınılmaz hata ‘olarak değerlendirdi
Mardin 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Kızıltepe’de 28 Ağustos 2015 tarihinde “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla açılan ateş sonucu öldürülen 16 yaşındaki Mazlum Turan’ın cinayet sanığı polis memuru Süleyman Esenboğa hakkında bir süre önce “Silahla kasten yaralama sonucu öldürme” suçundan 10 yıl hapis cezası vermişti. Sanık Esenboğa, söz konusu karar üzerine Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmuştu.
Mahkemenin 1’inci Ceza Dairesi, itiraz üzerine yaptığı duruşmada Esenboğa hakkında verilen hapis cezasını kaldırdı. Turan’ın öldürülmesini “hukuka uygun” bulan mahkeme, sanık Esenboğa hakkında ise “Ceza verilmesine yer olmadığı” yönünde karar verdi. Mahkeme, kararının gerekçesini de açıkladı.
Mahkeme ‘seken kurşun’da ısrarlı!
Kararında, Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’na (PVSK) atıfta bulunan mahkeme, Kızıltepe’de olay tarihinde yaşanan bombalı bir saldırı nedeniyle “güvenlik önlemlerinin artırıldığını” belirtti. Olay anı görüntülerinden sanık polis Esenboğa’nın Turan’a iki el ateş ettiğine yer veren mahkeme, Esenboğa’nın ateşlediği mermilerden birinin “(…) sert bir cisme çarparak aracın sol arka cam alt kısmına yakın bir yerden girerek, sürücü koltuk başlığından geçip, maktulün boyun arka alt tarafına hafif soldan girip ağız içinde kalmak suretiyle ölümüne neden olduğu” iddiasına yer verdi.
Kararında, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen “hata” başlıklı 30’uncu maddesinin 4’üncü fıkrasına değinen mahkeme, “Fiilin icrası sırasında suçun kanunî tanımındaki maddî unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hâli saklıdır. Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır” dedi.
Meşru olduğu savunuldu
Kararın gerekçesinin devamında ise, “İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz” ifadesine yer verildi. Esenboğa’nın eylemini, “hukuka aykırı olmadığı, haksızlık oluşturmadığı, meşru olduğu düşüncesiyle” hareket ettiğini savunan mahkeme, gerekçesinin devamında ise, şu ifadelere yer verdi: “(…) görev yükümlülüğü kapsamında can ve mal güvenliğinin teminini sağlamak amacıyla bombalı araç sandığı ve dur ihtarına uymayan araca doğru ateş etmesi neticesinde maktulün öldüğü anlaşılmakla, sanığın işlediği iddia olunan eylem bakımından o andaki hal ve koşullara göre maktulün kullandığı aracı bombalı araç sanmasında kaçınılmaz bir hataya düştüğü.”
Davanın geçmişi
Mardin 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi sanık polis Esenboğa hakkında 2019 Ocak ayında aldığı kararında “Taksirle ölüme neden olma” suçundan 3 yıl hapis cezası vermişti. Mahkeme, verdiği bu kararında “takdiri indirim” ve “iyi hal indirimi” uygulayarak, cezayı 1 yıl 10 ay 15 güne indirmişti. Turan ailesinin avukatları ile önceki savcının itirazı üzerine Mardin 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, verilen cezada indirim yapılmasına yer olmadığı ve verilen cezanın da eksik olduğu gerekçeleri ile kararı bozmuştu.
Yeniden başlayan yargılamada Mardin 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kurulması ile birlikte dosya da bu mahkemeye gönderilmişti. Dosya savcısı değişirken, önceki savcının sanığın “kasten adam öldürme” suçundan müebbet hapis istemi yönünde verdiği mütalaa, yeni gelen savcı tarafından bozularak, sanığın “kânun gereğini yerine getirdiği” iddiası ile beraatına karar verilmesini istemişti. Bunun üzerine Turan ailesinin avukatları, savcının “tarafsızlığını yitirdiği” gerekçesi ile dosyadan men edilmesini istemişti. Ancak, mahkeme heyeti talebi savcının yanında müzakere ederek, reddi yönünde karar vermişti. Devam eden yargılamada mahkeme Esenboğa hakkında “Silahla Kasten Yaralama Sonucu Öldürme” suçundan 12 yıl hapis cezası vermiş, cezada indirime giderek 10 yıla indirmişti.
Yerel mahkeme daha sonra açıkladığı gerekçeli kararında ise, “Eylemin kasten öldürme ve kasten yaralama suçlarını oluşturacağı söylenemese de, sanığın söz konusu eylemi hedef gözeterek gerçekleştirmesi, kullanılan silahın niteliği, elverişliliği, sanığın bulunduğu konum, mesleği ve görev yeri itibariyle eğitimli kişi olması ve sanığın ve maktulün hareketli bir halde bulunması, ilk atıştan sonra eylemine devamla hedef gözeterek araca doğru ikinci atışı yapması, kaçış istikametine doğru ateş etmesi sonucunda mermilerden en azından birinin maktule isabet edebileceğini öngördüğü ancak buna rağmen yaralama eylemine devam ettiği” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Kaynak: MA / Ahmet Kanbal