Mazıdağı Eti Bakır tesisleri için Cengiz Holding’e iktidarın sınırsız bir desteği var. Mazıdağı’nda uranyum rezervinin olması, tesiste uranyum zenginleştirilmesinin yapılıyor olabileceğine işaret ediyor
Eti Bakır’ı özelleştirme yoluyla alan Cengiz Holding, Karadeniz Bölgesi’nden trenlerle bölgeye bakır piriti taşıyor ve bu piritlerden altın ayrıştırılmasının yapıldığını gösteren dosya haberimiz yayınlanmıştı. Yeni ulaştığımız bazı bilgiler, bölgede yüksek tenörlü uranyum maden rezervinin olması nedeniyle tesiste uranyum zenginleştirilmesi de mi yapılıyor sorusunu gündeme getirdi. MTA, Mazıdağı’nda fosfat madeninin ekonomik olmadığı raporuna karşın Cengiz Holding’in burayı niçin aldığı sorusuna tatmin edici bir yanıt verilmiş değil. Bu rapora rağmen mevcut tesisi alan Cengiz Holding’in burada farklı bir işlem yaptığı kuşkusunu ortaya çıkaran birçok veri ise gündemde yer tutmaya devam edecek.
4 bin 576 ton uranyum
MTA Genel Müdürlüğü tarafından detay etütleri yapılan Mazıdağı-Kasrık-Şemikan fosfat yataklarında açık ve kapalı işletmeye uygun 75.5 milyon ton yüzde 15-21 P2O5 içerikli işletilebilir sedimanter tip fosfat rezervi vardır. 1993 yılına kadar işletilen yatakta 68.2 milyon ton fosfat rezervi kaldığı belirtilmişti. Mazıdağı fosfat madenlerinin zenginleştirmeye uygun olmayan asidik karakterli topraklarda öğütülerek doğrudan kullanılabildiği, ancak örtü kalınlığının fazla olması nedeniyle ekonomik olmadığını MTA raporlaştırmıştı. Yine MTA raporlarında Mazıdağı maden sahasında ‘55 ppm tenörlü’ 4 bin 576 ton uranyum rezervi olduğu belirtilmesi ise dikkat çekici.
Cengiz Holding’e sınırsız destek
AKP iktidarı Cengiz Holding’e Mazıdağı’ndaki söz konusu tesis için bir kararname ile destekler sağlamıştı. Resmi Gazete’de yayınlanan kararnameye göre yaklaşık 2.9 milyar TL’lik bu yatırım için holdinge, “Gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, sıfır kurumlar vergisi, azami tutar olmadan 10 yıl boyunca sigorta primi desteği ve 250 milyon TL’yi aşmamak üzere kredi kullanım tarihinden itibaren 10 yıl faiz desteği” destek açıklandı. Ayrıca 1081 km mesafedeki Kastamonu İnebolu Limanı, 900 km mesafedeki Samsun Limanı ile Dilaver Barajı su hattı ve doğalgaz boru hattında yapılması için de destekler verilirken bunun sadece Cengiz Holding’e bir güzellik olduğu yönündeki iddialar pek kimseyi tatmin etmemişti.
Karadeniz’den Mazıdağı’na
Cengiz Holding, desteklerle ilgili sorulan sorulara verdiği yanıtta, “Söz konusu hammadde, Küre’de çıkarılan ‘pirit’ cevheri. Metal geri kazanım sürecinde kullanılan ‘piritin kavrulması’ gerekiyor. Eti Bakır, Küre Madeni’nden sağlanan pirit cevheri, yapılacak boru hatlarıyla İnebolu Limanı’na taşıyacak. Buradan da denizyolu ile önce Samsun’a, ardından demiryolu ile özel vagonlarda Mardin Mazıdağı’na getirilecek. Tesislerin diğer ihtiyaçları olan su ve doğalgaz ise bölgede yapılacak DSİ Diyarbakır Dilaver Barajı ve Bismil-Mardin doğalgaz boru hattından temin edilecek” diye belirtmişti. Daha sonra Diyarbakır-Mazıdağı tren yolu hattı ihaleye çıkmış ve bir başka şirketin verdiği fiyattan 109 milyon lira fazla bedelle bu iş de Cengiz Holding’e verilmişti. Tüm bu gelişmeler Mazıdağı ile ilgili ortaya çıkan sorulara birçok yanıt bulmamız gerektiğini ortaya koymaktadır.
Pirit için siyanür liçi
‘Küre piritli bakır cevherlerinden kobalt, bakır, altın ve gümüşün hidrometalurjik süreçlerle kazanılma olanakları’ (1) başlığı ile MTA’dan 4 akademisyenin hazırladığı bir akademik bildiride, Klorlayıcı Kavurma ve Liç önerisi yapılmaktadır. Bildiride, bakır piritleri seyreltik asitte liç edilerek demirdışı metallerin çözündürüldüğü yer almaktadır. Bu yöntemin sakıncaları olarak ise sülfatlayıcı ve klorlayıcı kavurma süreçlerinde soy metallerin eldesi için siyanürleme işlemine gereksinim bulunduğu ve elde edilen sonuçların bakır piritlerinden kobalt, altın ve gümüşün ayrıştırılarak elde edilme yönteminin başarılı olduğu belirtilmektedir. Aşıköy ve Bakibaba yataklarındaki cevher rezervi ile Cu, S, Co, Au, Ag tenörleri yüzde 80 verimle, yüzde 15 Cu tenörlü kalkopirit konsantresi üretileceği bildiride yer alıyordu.
Mazıdağı’nda uranyum
Maden.org.tr sitesinde Güven ÖN AL tarafından hazırlanan ‘Fosfat Cevherindeki Uranyumdan Yararlanma Olanakları’ (2) başlıklı bir tebliğe rastladık. Bu tebliğin konusu başlıkta da vurgulandığı gibi, Mazıdağ Bölgesi fosfat yataklarındaki uranyumun mevcudiyetini ve Batı-Kasrık cevherindeki uranyumun, fosforik asit üretimi sırasında, yan ürün olarak değerlendirilmesi olanaklarını kapsadığı belirtiliyor. Sülfürikasit ile yapılan liç deneylerinde; asit konsantrasyonu, liç süresi, pülp ısısı ve pülp yoğunluğunun, uranyum çözünme verimine etkileri incelenmiş, optimum koşullarda elde edilen fosforik asit çözeltisindeki uranyum, organik çözündürme ile ayrılarak, sarı-pasta halinde çöktürülmüştür.
1 kilo sarı-pastanın maliyeti 30 TL
Tebliğin sonuç bölümünde, Batı-Kasrık cevherindeki uranyumun, fosforik asit üretimi sırasında, yüzde 60.5 verimle, yüzde 63 U3-O8 tenörlü sarı-pasta halinde elde edilebileceği, anlaşılmıştır. Uygulanan çeşitli işlemlerin sonucu olarak, Batı-Kasrık konsantresindeki uranyumun yüzde 75.6’sının sarı-pasta halinde kazanılabileceği, cevherden konsantre üretimi sırasındaki verim kaybı da gözönüne alındığında, uranyum konsantresi üretimi veriminin yüzde 60.5, konsantre tenörünün de yüzde 63 U3-08 civarında olabileceği vurgulanırken, 1 kg yüzde 75 U3 – 08 ihtiva eden sarı-pastanın, fosforik asitten kazanılmasının maliyetinin ise sadece 30 TL civarında olduğu tebliğ yer almaktadır.
Uranyum madenleri
Türkiye’de zengin uranyum yatakları olduğu bilinen Yozgat’ta ABD’li şirketler tarafından keşfedilen ve Eti Maden tarafından ABD’li firmalara lisanslanan uranyum maden bölgesinde bundan böyle Türkiye’nin kendi faaliyetlerini yürüteceği duyurulmuştu. Bu bağlamda ABD’li firmaların elinde bulunan, Yozgat’ın merkez, Şefaatli ve Sorgun ilçelerinde 15 bin 708 hektar (157 km2) alanda 8 uranyum maden sahasını kapsayan ruhsatlar, Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından iptal edildi. Yaklaşık 10 yıldır ABD’li firmaların elinde bulunan ruhsatların kapsadığı sahaların ETİ Maden’e devredilip arama tarama ve çıkartma faaliyetlerinin yürütülmesi planlandığı açıklandı.
Uranyum sevdası neden?
Bu sahaların Eti Maden tarafından işletilecek olmasının duyurulması geçmiş yıllarda tartışmaları yaşanan birçok noktaya dikkati çekiyor. Dört yıl önce İngiliz gazetesi Daily Express, Türkiye’nin “Atom bombası” için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile harekete geçtiğini öne sürmüştü. Alman Federal Savunma Bakanlığı’nın Planlama Bölümü’nün eski çalışanı Hans Rühle, Türkiye’nin atom bombası yapabilmesi için gerekli teknik bilgiyi Pakistan’dan almış olabileceğini ileri sürdüğü bir makale de Die Welt’te yayınlanmıştı. Makalede, Almanya ile Türkiye arasında krizin sebeplerinden biri olarak bu mesele olduğu belirtilse de asıl sorunun nükleer atıkların Türkiye’ye taşınması noktasında ancak içeriğini bilemediğimiz bir sorun yaşandığı bilinmektedir.
Uranyum nasıl oluşur?
Radyoaktif bir element olan uranyum (U), 1789 yılında Martin Heinrich Klaproth tarafından keşfedilmiştir. O yıllarda radyoaktivite ile ilgili fazla bilgi olmadığından diğer elementler gibi düşünülmüş ancak 1896 yılında bilim tarihinin önemli isimlerinden olan Dimitri Mendeleyev’in çalışmalarıyla radyoaktif bir element olarak sınıflandırılmıştır. Doğada serbest olarak bulunmayan uranyum, çeşitli elementlerle birleşerek uranyum minerallerini meydana getirmektedir. Hemen her tip kayaç içerisinde ve eser miktarda sularda bulunur. Yer altı su tablasının üstünde, satıh ve satha yakın yerlerdeki mevcut oksidasyon şartlarında +6 değerlikli uranyum içeren ikincil uranyum mineralleri kolayca eriyebilirler (sudaki pH değerinin artmasıyla) ve uranil iyonları halinde solüsyona geçerek yer altı suları vasıtasıyla uzun mesafelere taşınırlar. Taşınma sırasında uygun redüksiyon (indirgeme) şartlarıyla karşılaştıklarında +4 değerlikli uranyuma redüklenerek Uraninit ve Pitchblende (uranyum oksit içeren maden cevheri) olarak çökelir ve böylece uranyum yatakları oluşur.
Mazıdağı’nda gizlenen
Rezerv miktarının 10.000 ton ve tenörünün yüde 0.05 U3-O8 üzerindeki değerlere sahip olan uranyum cevher yatakları şu an için işletilebilir özellikte olduğu raporlarda yer alırken Mazıdağı’nda bu değerin yüzde 63 U3-08 civarında olması maden sahasına niçin yatırım yapıldığına gösterirken, bu durum burada birşeylerin gizli tutulduğuna işaret ediyor. Uranyum madenlerinin yüzde 50’sinden fazlası pek çok diğer maden gibi açık veya kapalı madencilik yöntemleri ile işletilebilmektedir. Uranyum üretiminin yüzde 40’a yakını ise yerinde liç yöntemi (in situ leaching, ISL) ile elde edilirken, çok az bir kısmı da yan ürün olarak kazanılmaktadır. Günümüzde çıkarılan uranyum madenleri yüzde 0.1 ila yüzde 1 oranında U3-O8 içerdiğinden çıkarılan maden, bir ön zenginleştirme işlemine tabi tutulmaktadır.
Uranyum mineralleri
Başlıca uranyum mineralleri uraninit, autinit, pitchblend, tobernit ve koffinittir. Atom numarası: 92 Simge: U Kütle numarası: 238.03 Kaynama Noktası (0C): 3818 Erime Noktası (0C): 1132 Yoğunluk: 19.07 Buharlaşma Isısı: 110 Kaynaşma (Füzyon) Isısı: 2.7 Elektriksel iletkenlik: 0.034, Isıl iletkenlik: 0.064, Özgül Isı Kapasitesi: 0.028 olarak belirtilmektedir. Uranyumun yeryüzündeki ortalama konsantrasyonu 2-4 ppm arasında olup, geniş bir alanda küçük konsantrasyonlar şeklinde pek çok mineralin içinde bulunabilmektedir. Madencilik sektöründe, bir uranyum sahasının değerlendirilme aşamasında; cevherin U3-O8 tenörü, rezervi, maden işletme ve cevher kazanım teknolojisi bir bütün olarak değerlendirilmektedir.
EKOLOJİ SERVİSİ