Mayıs ayında her zaman çok önemli ve anlamlı günler yaşanmıştır.
Mayısın ilk günü de öyle başlar. 1 Mayıs’ta işçi ve bahar bayramıdır. Ama ülkemizde 1 Mayıslar kutlanırken bayram havasından çok acı olaylara şahit olunmuştur. Taksim Meydanı’nda yapılan kutlamalar kanlı (1977) sonuçlanmıştır ve kutlama için sembol haline gelen Taksim Meydanı senelerdir yasaklı bölgedir. Hak arayış meydanı olan yasaklanmıştır. 6 Mayıs üç fidanın idamı ile belleklerimizde yer etmiştir. Meclis’te bu karar onaylanırken, onaylanması için sıralara vuruluşlar akla gelir, bir davul zurna ekibi eksiktir. 18 Mayıs Diyarbakır Zindanı’nda yaşanan ve Dörtlerin Gecesi olarak bilinen tarihi olay. Sene 1982. Ferhat Kutay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner işkenceye karşı bedenlerini ateşe verdi. 18 Mayıs 1973’te İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır’da işkenceyle öldürüldü. 19 Mayıs Samsun’a ayak basış ve oradan başlayan bir kuruluş başlangıcı. 27 Mayıs 1960 askeri darbesi. Bu tarihi olayların nedeninde ve sonuçlarında neler vardı bilmek gerekir ve bu seneki seçimlere giderken tarihi belleğimizi sorgulayarak sandıkta oy kullanmamız gerekecektir. AKP 14 Mayıs’ta seçim olacak derken geçmişteki bir seçim tarihine dikkat çekmek istiyor. O seçimlerde DP, CHP’nin 27 yıllık iktidarına son verdi. O seçimlerde DP farklı kazandı ama bu seneki seçimlerde AKP farklı kaybedecek; aradaki fark bu.
Önümüzde iki seçim var ve tercihlerimiz nasıl bir ülkede yaşayacağımızın kararı olacaktır. CB seçimlerinde oylar iki seçenek üzerinden değerlendirilecek. 1. seçenek Erdoğan kazanır ve ülke hızla Emine hanımın dediği gibi Halifelik sistemine geçer. 2. seçenek, Millet İttifakı kazanırsa ülke başını sudan çıkartabilir. Bu baş daha da yukarı çıkartılmalıdır ki, ülke demokrasiye, özgürlüğe ve barışa doğru adım atsın. Millet İttifakı “on sorun” üzerinden konuşmak yerine, somut konularla halkı inandırmak için çabalarsa güven daha artar. Ülkemizde sorunlar çok, bunların çözümü için sıralama yapmak gerekir. Hepsini birden çözmek imkânsızdır, zamana ihtiyaç vardır ve bu zamanı iyi kullanmak gerekecektir. Şunu da unutmamak lazımdır, AKP muhalefet yapıldığı zaman saldıracaktır. Seçim hazırlık döneminde nasıl ki her şeye başvuracaksa seçim sonrası da müdahalelere devam edecektir.
İktidara karşı olanların açıklamaları daha da ürkütücü. Açıklama yaparken, “bu söylediklerimden dolayı başıma bir şey gelirse dosyalarım birilerinde” diyerek uyarı yapıyorlar. Peker, Özel, Kılıçdaroğlu ve en son Olçok. Nasıl bir ülkede yaşadığımızın bir kesitidir bu söylenenler. İktidar parti kuruluşunda yanında bulunan ve sonradan ondan ayrılanlara da nefret kusuyor. Bu nefretten Davutoğlu da payını aldı. Üstelik Davutoğlu kendi dönemindeki yanlışlıklardan bahsedemiyor, o da “bir tuğla çeksem duvar yıkılır” anlayışında davranıyor. Eğer korkuyorsanız siyaset yapmayın ve halkı da kandırmayın.
Ayakkabı kutulardan çıkarıldı şimdi yalanıyor. Yalasanız da yutsanız da kaybedeceksiniz ve bütün yaşatılanların hesabını vereceksiniz.