Maxmûr Kampı Meclisi Eşbaşkanı Çiçek Cengiz, 10 aydır süren ambargoda halkın ‘açlıkla tehdit edildiğini, BM’nin de buna ortak olduğunu’ belirtti
Şırnak ve Hakkari gibi sınır kentlerinde 1990’lı yıllarda yaşanan köy yakmaları, koruculuk dayatması ve baskılardan kaynaklı Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne göç eden ve sonrasında Maxmûr Kampı’na yerleşen binlerce kişinin karşı karşıya kaldıkları zorluklar son dönemlerde katlandı.
Kimi zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) hava saldırılarına maruz kalan kamp sakinleri, bir yandan koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla, diğer yandan 10 aydır devam eden ambargoya karşı direniyor.
Tarlalar ateşe veriliyor
Kampın Meclis Eşbaşkanı Çiçek Cengiz, göç eden halkın zorluklarına bir de KDP’nin uyguladığı ambargonun eklendiğini, son zamanlarda halkın geçim kaynağı tarlaların da ateşe verildiğini belirtti. Cengiz, “Yaşamı engellemek için ambargo uyguluyorlar. Sürekli tarlaların yakılması halkı tarım yapamaz duruma getirecek. Arpa, buğday tarlaları yakıldığı zaman halkın yaşamı da tehlikeye giriyor. Türkiye’nin kampa dönük saldırıları biliniyor. 2017’den bu yana sürekli hava saldırılarına maruz kalıyoruz. Bu saldırılarda kampta yaşayan insanlar katlediliyor. Uluslararası kanunlara göre Türkiye’nin saldırması kabul edilemez. Türkiye bir başka devletin topraklarında bulunan mülteci kampını nasıl bombalıyor? Bunu kimse görmüyor mu?” diye sordu.
‘Bu halk ’93’ten beri direniyor’
Cengiz, 10 aydır kampa dönük bir ambargonun olduğunu, bu ambargonun altyapısının daha önce hazırlandığı kaydederek devamla şunları belirtti: “Amaçları Maxmûr’un geri adım atması, kurduğu yaşamdan vazgeçmesidir. Diğer bir amaç buradaki örgütlülüğü dağıtmak. Açlıkla tehdit ediyorlar. Halkımız çok zor günler yaşadı. Aç kalsalar bile KDP’ye muhtaç etmezler kendilerini. 10 aydır halk hem KDP hem de Türkiye’nin saldırılarına karşı direniyor. Kampta sağlık ekipmanları gittikçe tükeniyor. Ekonomik olarak durum iyi değil ama halk direniyor. Bu halk 1993’ten beri direniyor.”
‘BM de bu suça ortak’
Ambargodan Irak merkezi hükümet, YNK, KDP ve Türkiye’nin sorumlu olduğunu vurgulayan Cengiz, “Eğer bugün kampa dönük saldırılar gerçekleşiyor, ambargo uygulanıp çocuklar ölüyor, hamile kadınlar yaşamını yitiriyor, kampta ilaç bulunmuyorsa, bu sistemi yürütenler bu güçlerdir. Yine bu durumun sorumlularından bir tanesi de Birleşmiş Milletlerdir (BM). Çünkü kamp siyasi bir kamptır. Tüm bu saldırılara karşı BM sessizliğini devam ettiriyor. Sessizlik KDP, YNK, Irak hükümeti, Türkiye ve BM’nin ortak olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
Kaynak: MA / Erdoğan Altan