Geçtiğimiz gün yaşanan iki olay denizlerin durumunu ortaya koyuyor. Tekirdağ’da zift akan dere ve Arnavutköy’de kızıllaşan deniz yok oluşa işaret ediyor. Diğer yandan iktidar Kanal İstanbul ile bu sürece tüy dikme peşinde
Tekirdağ’ın Marmaraereğlisi ilçesinden geçen Kınıklı Deresi’ne bırakılan atıklar, siyaha bürünerek Marmara Denizi’ne akmaya başladı. Tekirdağ ve İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü ekipleri, sudan numuneler alıp, çevredeki fabrikalarda incelemelerde bulundu ancak derenin renginde bir değişiklik izlenmedi. Adeta ölü bir denize dönen Marmara’ya Ergene Nehri’nin zehirli sularıyla, İstanbul, Kocaeli, Yalova ve Bursa’nın sanayi ve evsel atıkları boşaltılmaya devam ederken Arnavutköy kıyılarının kızıla boyanması dikkat çekti.
Kınıklı Deresi zift akıyor
İstanbul’un Silivri ilçesi sınırları içindeki Kınıklı Deresi, geçtiğimiz gün Marmaraereğlisi’nin Sultanköy Mahallesi kesiminde, atıklar nedeniyle siyaha bürünerek, Marmara Denizi’ne kimyasal atıklarla üzeri ziftle örtülmüş gibi görüntü oluşan ve ağır kokular yayan derenin döküldüğü Tekirdağ sahili de siyah oldu. Tekirdağ ve İstanbul İl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü ekipleri kendi bölgelerindeki kısımda derenin çevresindeki fabrikalardan numuneler aldı. İnceleme, hem dere boyunda hem de dere ile denizin birleştiği noktalarda devam ederken, alınan numuneler, incelenmek için laboratuvara gönderildi.
Karadeniz kıyısı kızıla boyandı
Diğer yandan İstanbul’un Arnavutköy Karaburun Sahili’nde, deniz suyunun rengi bölüm bölüm turuncu ve kızıla dönmesi Karadeniz’de de Marmara gibi kirliliklerin yaşandığını gösteriyor. Yurttaşların deniz kıyısında ortaya çıkan kızıl rengi görmelerinin ardından denize boya döküldüğünü düşünerek durumu yetkililere bildirdi. Yetkililerin gelerek denizden numuneler aldığı ve numunelerin Gebze’de bulunan TÜBİTAK MAM gemisine gönderildiği belirtildi. Yetkililer, denizde görülen renk değişiminin ‘alg patlaması’ olduğunu tahmin ettiklerini ancak kesin nedenin yapılacak olan incelemenin ardından netleşeceğini duyurdu.
Müsilaj ya da alg patlaması!
Çevre Denetim Daire Başkanı Barış Ecevit Akgün, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi gemisinde yapılacak analizler sonucunda renk değişiminin nedenini açıklayacaklarını belirterek, “Denizden aldığımız numunelerin müsilaj, alg patlaması veya polen kaynaklı bir renk değişimi olup olmadığına ilişkin TÜBİTAK tarafından gerekli analizlerin yapılmasını sağlayacağız. Geçtiğimiz yıl görmüş olduğumuz müsilaj etken bakterisine benzemiyor. Polen veya alg patlamasından kaynaklı olabilir. Yapmış olduğumuz analizlerde azot ve fosfor yükünün devam ettiğini gördük. Besin tozu olarak adlandırdığımız azot ve fosforun suda mevcudiyeti bakterilerin de artmasına, biyolojik üretimin devam etmesine neden oluyor. Dolayısıyla müsilaj etken bakterisi mi ya da alg mi ancak analizler sonucu tespit edeceğiz” dedi.
İlk defa yaşanıyor
Denizde yüzmeye giden Mustafa Şahan isimli yurttaş, “Çocukluğumdan beri buraya yüzmeye gelirim. Aslında İstanbul’un en temiz denizlerinden biri, sonuçta burası Karadeniz. Kirlenmeyi ilk defa gördüm. Denize girmek için geldim. Neden kaynaklandığını bilmiyorum ama çok üzücü bir durum” diye konuştu. 30 yıldır Karaburun’da yaşadığını belirten Duygu Çiğdem ise “30 yıldır burada yaşıyoruz, burada yüzüyoruz, ilk defa böyle bir şey gördük. Sabah deniz tertemizdi şu an kırmızı. İleride arıtma var, arıtma tesisinden dolayı mı bilemiyorum” dedi.
Karadeniz kıyısı olan 17 ülkede yaşayan 160 milyon insanın ve yoğun sanayileşmenin yarattığı atıkların tamamı Karadeniz’e boşalıyor. Diğer yandan Türkiye’de 3 bin 225 belediyenin yaklaşık yüzde 86’sında arıtma tesisi olmadığı gibi, 804 belediyenin kanalizasyon şebekesi bulunmuyor. Denizlerde yaşanan kirlilik denizcilerin sintine atıkları, çöpleri, deniz kazaları sonucu yaşanırken kirliliğin en büyük nedeni ise karasal alandan kaynaklanan kirlilik. Karadaki kentsel ve sanayi yerleşim merkezlerinin denizleri atık su çukuru gibi görmesi yaşanan kirliliğin başlıca nedenidir.
Avrupa’nın atık çukuru
Karadeniz, 10’dan fazla Avrupa ülkesinin bütün atık suyunu boşalttıkları bir ‘lağım çukuru’ haline dönüşürken, Karadeniz’den Marmara’ya dakikada 30-40 ton katı kirlilik bırakılmakta. Karadeniz’de yaşanan kirliliğin önlenememesi halinde, Marmara ve hatta Ege’de ne yapılırsa yapılsın denizlerin temizlenmesi olanaksız olarak değerlendiriliyor. Bilim insanları Marmara Denizi’ni su canlıları için kuluçkalık, çevre denizler için biyolojik koridor ve genetik materyal havuzu olarak niteliyor. Karadeniz kapalı bir deniz olmasından dolayı dünyanın en büyük oksijensiz su kütlesi olarak niteleniyor. Marmara’ya alttan canlı bir su olan Akdeniz suyu geliyor, ancak yukarıdan oksijensiz Karadeniz suyu gelerek Marmara’yı adeta boğuyor.
Karadeniz oksijensiz kalıyor
Marmara Denizi alt akıntı yoluyla Karadeniz’e oksijen taşıyor. Ancak Marmara’da son yıllarda yoğunlaşan müsilaj nedeniyle Karadeniz’e oksijen taşınamıyor. Karadeniz’in kapalı ve oksijensiz su kütlesi ne yazık ki oksijensiz kalmaya başladı. Türkiye’de balıkçılığın yüzde 60’ının gerçekleştiği Karadeniz’in ölmesine neden olacak bu durum önlenmezse Marmara Denizi’yle birlikte Karadeniz de geri dönülmez biçimde ölü bir denize dönüşecek. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür yaptığı bir açıklamada, “Karadeniz bugün dünyanın en kirli denizlerinden biri. Özellikle Orta Avrupa’nın bütün sanayi atıkları Tuna Nehri vasıtasıyla Karadeniz’e taşınıyor. Bizim açacağımız kanalla Karadeniz’in üst katmanlarında yer alan kirlilik Marmara’ya gelecek” diye uyarmıştı.
EKOLOJİ SERVİSİ