İHD Adana Şubesi, Maraş 1 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine dair hazırladığı raporda, tutuklulara yönelik psikolojik baskı olduğu, ayakta askeri nizam dayatıldığı, tedavi haklarının engellendiği belirtildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 21 Temmuz’da Maraş 1 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklularla görüşerek, yaşanan hak ihlallerini raporlaştırdı. Cezaevi girişinde heyet üyelerine eldiven verilmediği, dezenfekte işleminin yapılmadığı sadece ateş ölçümünün yapıldığının belirtildiği raporda, cezaevi girişinde bazı gardiyanlarda maske olmadığı, olanlarında maskelerinin çene altında olduğu vurgulandı.
‘İnsan onuruyla bağdaşmıyor’
“Hasta mahpusların tedavisinin yeterli derecede yapılmadığı, sağlık hakkına erişimin sağlanmadığı, kovid-19 salgını nedeniyle yeterli temizlik ve hijyenik ortamın olmadığı yeterli önlemin alınmadı” denilen raporda, şu tespitlere ver verildi: “Mahpusların sosyal, kültürel faaliyetlerinin uzun süreden beri kısıtlandığı, sayım sırasında ‘insan onuru’ ile bağdaşır şekilde sayımın yapılmadığı, denetimli serbestlik hakkından faydalanma hakkını elde etmiş mahpusların bu haktan gerekçesiz bir şekilde faydalandırılmadığı ve tahliye edilmediği, yaşanan sorunlar konusunda cezaevi idaresi ile mahpuslar arasında görüşme ve iletişimin sağlanmadığı, cezaevi koğuşlarının temizliği yeterli düzeyde yapılmadığı belirtildi.”
‘Aşırı derecede psikolojik baskı var’
Raporda, görüşme yapılan Orhan Doru’nun Abdulsemet Durak’ın kalp ve tansiyon hastası ve kalp ameliyatı olması gerekirken sadece anjio olduğunu, Beşir Akın adlı tutuklunun da şeker hasta olduğunu aktardığı belirtildi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında tutuklulara hijyen malzemesi verilmediği, kendilerinin çamaşır suyuyla temizlik yaptığını aktaran Doru, koronavirüse yakalanan kimsenin olmadığını, pandemi nedeniyle 5 aydır aileleriyle açık görüş yapamadıklarını ve telefon görüşünün haftada 2 defa 10’ar dakika yapıldığını söyledi.
Koğuşlara yapılan baskınların pandemi sürecinde arttığını aktaran Doru, koğuşların darmadağın edildiği, hijyenin bu kadar önemli olduğu bir dönemde yataklara botlarla basıldığını belirtti.
Doru, “Ayakta sayıma karşı çıktığım için 6 gün hücre cezası aldım. Diğer arkadaşımda aynı şekilde hücre cezası aldı. Hepimizin üzerinde aşırı derece psikolojik baskı var. İyi halli olma durumlarına engel olmak için bu baskılar yapılıyor” dedi.
Kitap verilmiyor
Cezaevinde en büyük sorunlarının iyi halli olmalarına cezaları bir yılın altında olmasına rağmen denetimli serbestlikten yararlanamamaları, denetimli serbestlik için bağımsız koğuşlara çıkmaları konusunda kendilerine baskı yapıldığını dile getiren Doru, yine sayımda gardiyanların kalabalık bir şekilde koğuşa girdiğini ve tahrik edici, küçük düşürücü bir şekilde adeta “Hayvan sayar” gibi sayım işlemi yapıldığını, bu hususun kendilerini incittiğini beyan etti. Doru, kendilerine gazetelerin verildiğini ancak kitap alamadıklarını söyledi.
Raporda görüşme yapılan bir diğer tutuklu Nimet Değiş, prostat hastası olup, aldığı ilaçlarla ilgili sorunlar yaşadığını, revir doktoruyla yaşadığı soruna dair suç duyurusunda bulunmasına rağmen sonuç alamadığını, üzerlerinde aşırı psikolojik baskı olduğunu aktardı. Değiş, baskıların son bulmaması halinde açlık grevine başlayacağını duyurdu.
Askeri nizamda sayım
Raporda görüşme yapılan tutuklulardan İhsan Oral, “Cezaevinde son derece ağır tecrit altındayız. Şuanda avukat görüşüne gelirken bile gardiyan bana hitaben ‘kafanı çevirme. Sağına soluna bakma. Duvarın kenarından yürü’ gibi askeri nizam dayatması altında kaldım. Ayrıca bulunduğum koğuşun üst katındaki koğuşta, lağım borusundan pis su akıyor. Bu hususu defalarca idareye bildirmemize rağmen, hiçbir cevap alamadık. Haftada sadece 40 dakika spor hakkı veriliyor.İstenilen kitaplara ulaşamıyoruz” diye belirtti.
Bağımsız koğuş dayatması
Raporda görüşülen Abdulsemet Durak, cezasının bir yılın altına düştüğünü ancak buna rağmen denetimli serbestlikten faydalandırılmadığını aktardı. Kalp ve tansiyon hastası olduğunu, 18 Mart 2020’de kalp krizi geçirdiğini, 3 gün kelepçeli bir şekilde hastanede tedavi edildikten sonra anjiyo yapıldığı, yemek yerken ve doktor tarafından tedavi edilirken dahi kelepçelerin çıkarılmadığını paylaştı. Hastaneden geldikten sonra karantinaya alındığını, durumunun ciddi hayati risk arz ettiğini aktaran Durak, cezasının bir yılın altına düşmesi nedeniyle tahliyesini istediğini, kendisine hitaben “Bağımsız koğuşa geçersen sana yardımcı oluruz” denildiğini dile getirdi.
ADANA