Maltepe Sübyan Cezaevi’nde kalan bir çocuk yaşadıklarını anlattı. Çocuğun anlattıkları Pozantılar yaşandığını ortaya koyuyor: ‘Mavi süngerli işkence odası var. Birkaç yıl önce gardiyanlar çocuklara tecavüz etti’
Gülcan Dereli
Türkiye ve bölge kentlerindeki cezaevlerinde binlerce çocuk bulunuyor. Bu tutukluların arasında bebekler bile var. Bu durumu tüm dünyayı saran koronavirüs salgını bile değiştirmedi. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çocuğun cezaevinde bulunduğu başka bir ülke yok. Annesiyle birlikte cezaevinde olan 0-6 yaş aralığındaki bebek ve çocukların sayısı yaklaşık 700. Yine 12-17 yaş arası tutuklu çocuk sayısı ise yaklaşık 4 bin. Üstelik bu çocukların cezaevinde olması yetmiyor gibi bir de ağır hak ihlaline ve işkenceye maruz kalıyor. Yetişkinlerin tutulduğu cezaevlerindeki hak ihlalleri sık sık basına yansıyor ama çocuk cezaevlerinde olup bitenler çok az yansıyor. Pozantı’da Kürt çocukların maruz kaldığı tecavüz ve işkence hafızalarda. Onun dışında çocuk cezaevleri hep kapalı kutu. Biz de Maltepe Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu’nda işkence gören bir çocuk ile görüştük. Çocuğun ismini güvenliği için Yılmaz Cesur olarak değiştirdik. Cesur’un anlattıkları sübyan cezaevlerinde Pozantılar yaşandığını ortaya koyuyor.
Saçlar sıfıra vuruluyor
Maltepe Sübyan Cezaevi’nde ağır işkence yaşandığını anlatan çocuk Yılmaz Cesur, üçüncü tekil şahıs üzerinden anlatıyor yaşadıklarını, şahit olduklarını. Sanırım gururuna yediremiyor yaşadıklarını. O yüzden hep başkası yaşamış gibi anlatıyor. Cesur çocuk, “İlk cezaevine girdiğinde saçlar sıfıra vuruluyor. Çocuk aynaya bakınca diyor ben bu değilim. Çok kötü etkileniyor. Aç, susuz kaldığı zamanlar oluyor. İhtiyaçlarını karşılayamıyor. Cezaevinin kuralı diye kesiyorlar ama daha çok psikoloji bozuyor. Yaşı küçük olanlar daha çok zorluk yaşıyor. Koğuşa girdiklerinde kurallar sayılıyor onlara. Yapmak zorunda kalıyorsun. Kimse sesini çıkaramıyor. Çocuklar arasında bazen kavga çıkıyor. Gardiyanlar da çocuklara saldırıyor. 5-6 gardiyan içeri girip tekme tokat girişiyorlar. Yetmiyor, coplarla vurup, hücreye atıyorlar. Sorun ne diye sormuyorlar bile. Sübyan cezaevlerinde çocukların rehabilite edildiği yalan. Yok öyle bir şey” diyor.
Tecavüz iddiası
Cesur, cezaevinde çocuklara işkence için özel bir oda olduğunu söylüyor. Hatta birkaç yıl önce çocukların gardiyanların tecavüzüne maruz kaldığını iddia ediyor. Cesur, “Yumuşak oda diye bir oda var. Mavi süngerli bir oda, orada külot ve atletle kışın yazın hiç fark etmiyor. Orada öyle çıplak bekletiliyorsun. Tuvaletini yaparken kameradan gardiyan seni görebiliyor. Hatta bundan birkaç yıl önce tecavüze uğrayanlar oldu. Gardiyanlar çocuklara tecavüz etti” diyor.
Sigaranın dalı 50 lira
Yeni gelen çocukların gözleri özellikle korkutuluyor. Cesur’a göre gardiyanlar çocuklara gelen 3 kuruşa da el koyuyor. Gardiyanların bir sigarayı 50 liraya sattığını söyleyen Cesur, “Mesela gardiyanlar bir paket sigarayı, bazen bir dal sigarayı 50 liraya veriyor. Orada kart var. Karta yatıyor para. Gardiyan ‘Kartını ben alayım ben sana sigarayı getireceğim’ diyor. 3-4 dal sigara getiriyorlar ama karttaki bütün parayı da alıyorlar” diye anlatıyor. Çocuklara sigara satılması da işin bir başka yanı.
‘Kafa göz patlatıyorlar’
Yaşanan işkenceden kimsenin haberi olmuyor. Çünkü söylenildiğinde daha beterini yaşıyorlar. Akranlarının yaşadığı işkenceyi bize anlatan Cesur, “Çocuk falan dinlemiyor, kafa göz patlatıyorlar. Mavi süngerli odaya götürülenler bazen bir saat, bazen günlerce orada tutuluyor. Hatta bazen unutuluyor orada. Çocukların burada tutulduğundan kimsenin haberi olmuyor. Ailelerine bilgi verilmiyor. Zaten ailelere bir şey söyleyemiyorlar. Orada koğuşa bakan kişi gardiyanlarla çalışıyor. O çocuklar tehdit ediyor” diyor.
Koğuştaki gardiyan!
Cesur, “Gardiyanlarla mümessiller iyi anlaşıyor. Gardiyanlar mümessile söylüyor mümessil de koğuşundakilerin gözlerini korkutuyor. Mesela kendi başına kantin yapamazsın. İşte o mümessil dediğim insan kantin yapıyor. Çoğunu kendine yazıyor. İşte ortaya da bulaşık deterjanı onu bunu yazıyor, onun dışındaki her şeyi kendine yazıyor” diye vurguluyor.
‘Her şeyden mahrumsun’
Telefon konuşmaları dinlendiği için kimse ailesine ne yaşadığını anlatamıyor. Ailelerine bir şey söylemeye kalkanın telefonu kesiliyor. Bu konuyu da detaylandıran Cesur, “Telefon kesilince anlıyorsun tabii yine arıyorsun ama bu sefer anlatamıyorsun. Gardiyan geliyor seni uyarıyor. Böyle konuşma daha da telefona çıkamazsın diye tehdit ediyorlar. Görüşler 1 saat diyorlar ama bir saat değil. Telefon 10 dakika değil 7 dakika, görüşler de 40 dakika falan sürüyor. Hep her şeyden mahrumsun yani” diyor.
Gelen gasp ediliyor
Koğuştaki yaşamın zor olduğunu belirten Cesur, “Yemekler az geliyor. Yani 9 kişiye yetecek kadar değil. Gelen yemeği de zaten çoğu insan yemiyor. Aç kalıyorsun. Devletin verdiği yemek yenmiyor. Ne veriyor, ıspanak tarzı yemekler veriyor, zaten onları yiyemiyorsun o yüzden de hep aç kalıyorsun. Ailelere kıyafet getirttiriliyor. Eşofman takımları istiyor çocuklar, aileler büyük zorlukla alıyor. Ama mümessil olduğu için gasp ediyor, çocukların da sesi çıkmıyor” diyor.
‘2 kişi bir yatakta’
2 nolu koğuşun kapasitesinin 28 kişilik olduğunu ancak 60 kişi kaldığını söyleyen Cesur, “Bir yatakta 2 kişi yatıyorlar. Her şeyini kantinden yazıyorsun. Parası olmayan perişan, hiçbir şeyden yararlanamıyor. Belki mümessilin insafına kalırsa biraz ihtiyaçları karşılar. Ama yoksa, yok. Ne gardiyanlar ne de müdürler hiçbir şekilde çocukların ihtiyaçları karşılamıyor, çocuklara hiç yardımcı olunmuyor” diye vurguluyor
Yaz kış sorunların farklı olduğunu anlatan Cesur, “Sadece bir saat sıcak suyun var. Banyo ettin ettin, edemedin daha soğuk suyla banyo etmek zorundasın. Ya da yarını bekleyeceksin. Kışın kalorifer çok az yanıyor. Soğuk oluyor. Herkes evden battaniye istiyor. Ailesi olmayanlar nasıl istiyor, isteyemiyor. Yardımcı da olmuyorlar. Ancak koğuş içinde birbirlerine yardımcı olurlarsa oluyorlar. Daha da yok” diye belirtiyor.
‘Gitsinler incelesinler’
Hiçbir şeyden doğru düzgün faydalanamadıklarını belirten Cesur, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Radyo 50 liraya satılıyor. Durumu olan var, olmayan var. Televizyon da bir tane var. Onu da zaten mümessilden başka kimse bir şey izleyemiyor. O izlerse onu izleyecekler, çizgi film izlerse herkes çizgi film izleyecek. Koğuşta rahat hareket edemiyorsun. Hep oturmak zorunda kalıyorsun. Hareket etmeleri bile kısıtlanıyor. Havalandırma da aynı şekilde. Top oynamak istiyorsun ona bile mümessil karar veriyor. Topu alıyor ona buna vuruyor topla. Kimse rahat top oynayamaz. Gazete yazıyorsun gelirse geliyor, gelmezse paran zaten çekilmiş oluyor. Cezaevi çocukları daha çok çürütüyor, yıpratıyor. Hayatlarını çalıyor. Maltepe’deki çocukların haline gidip bakın. Gitsinler orayı incelesinler. Mesela aynı mahallenin çocukları, hatta akrabalar onun koğuşuna gitmek istiyor ama göndermiyorlar. Bir koğuşta 9 kişi var hepsi birbirine yabancı çocuklardan seçiliyor. “
‘Onlara şans verilmeli’
Çocukların cezaevinde daha fazla hırçınlaştırıldığını dile getiren Cesur, “Hani diyorlar ya cezaevinde akıllanıyorlar, psikolog tedavisi var, şu var, bu var, bir daha gelmez. Aslında çocuk daha çok hırs yapıyor. Daha çok hırçınlaşıyor. Çünkü çok fazla eziyet var. Onlara bir şans daha verilse belki daha iyi olur. Bazıları şöyle diyor: Gidip parayı bulayım en azından kendime koğuş açarım. Ya da gardiyanlara yediririm, o da yok” diyor.
Çocuk felç oldu inanmadılar
Kimsenin tutuklu çocuklara inanmadığını belirten Cesur, “Hasta olan tedavi edilmiyor. Mesela benim arkadaşım sakat kaldı. Çocuğun kasıklarında ağrısı oldu, acile kaldırıldı, acilde ağrı kesici diye hangi iğne vurulduğunu bilmiyoruz. Bir hafta on gün sonra ayağı tutmamaya başladı. Ayağı felç oldu, yürüyemedi. Kimse inanmadı, hep yalanladılar. Hastaneden geldiğinde anlatıyordu: İğne vuruyorlar ama hissetmiyorum diyordu. Ta ki annesi oraya buraya başvurana kadar hiç yardım etmediler. Ailesi başvurmasaydı o çocuk sakat kalırdı. Tekerlekli sandalye istediler, tekerlekli sandalye bir hafta kaldı sonra aldılar. Sakat çocuğun duşunu arkadaşları aldırdı. Çünkü kimse yürüyemediğine inanmıyordu ama gerçekten yürüyemiyordu. Açık görüşe gittiğinde bile arkadaşları taşıyordu. Annesi çocuğu öyle gördüğünde perişan oldu ağlamaya başladı” diye vurguluyor.
‘Adaleti yerde arayacağım’
Adalete inancının kalmadığını söyleyen Cesur çocuk, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yani anlayacağın adalet diye bir şey yok yani. Şimdi kadın cinayeti oluyor, adam serbest kalıyor, adli kontrol alıyor. Ama çocuk ufacık bir şeyden cezaevine girebiliyor. Şimdi adalet var mı? Her şey para olmuş. Paran varsa adalet senin, paran yoksa adaletsizsin. Yılmaz Güney misali çakmağı yere tutacağım bir gün ben de adaleti yerde arayacağım. Belki bulurum. Deniz Gezmiş idamla yargılanırken ‘Neye gülüyorsun?’ diye soran hakime ‘Duvarda adalet yazıyor, ona gülüyorum’ diyor çünkü adalet o zaman da yoktu.” Cesur, gazetemize konuştuktan bir süre sonra tekrar tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Pozantı ve Şakran’da ne olmuştu?
Maltepe Çocuk Cezaevin’de yaşananlar ilk değildi. 2012’de Adana Pozantı M Tipi Çocuk Cezaevi’ndeki tutuklular arasında bulunan ve yaşları 13-17 arasında değişen 7 çocuğun, yaşadıkları tecavüz, taciz ve işkenceyi el yazılarıyla yazıp İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi’ne vermesiyle ortaya çıkmıştı.
Pozanta’dan sonra ise ikinci skandal da 2015’te Şakran Çocuk Cezaevi’nde kurum içi yazışmayla ortaya çıkmıştı. İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Müdürü Hamit Karslıoğlu’nun imzasını taşıyan 2 Aralık 2014 tarihli kurum içi yazışmada, cezaevinde çocuk tutukluların birbirlerine işkence yaptıkları yer almıştı. Yazışmada yer alan bilgilere göre; çocukların ağır işkenceye maruz kaldığı, büyükler tarafından tecavüze uğradığı, bu suçlardan ötürü cezaevine düşenlerin içeride de küçük çocuklara tecavüz ettikleri ve bunu topluca yaptıkları yer almıştı.
Türkiye’de 396 cezaevi var
AKP iktidarı süresince cezaevlerinin ve tutukluların sayısı her geçen gün arttı. 2006 ve 2019 yıllarını kapsayan 14 yıllık süreçte 178 yeni cezaevi açıldı. Sadece 2019’da 14 cezaevi açıldı. Adalet Bakanlığı verilerine göre Mart 2019 itibariyle Türkiye’de; 313 kapalı, 75 açık, 9 kadın kapalı, 8 kadın açık, 7 çocuk kapalı, 5 çocuk eğitim evi olmak üzere toplam 396 ceza infaz kurumu bulunuyor. Bu kurumların toplam kapasitesi 220 bin 8 kişi. Ancak bu cezaevleri de kapasitesinin çok çok üstünde dolu.
2019’da 300 bin tutuklu
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlanması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde, cezaevleri ile tutuklu ve hükümlülerin istatistiki verilerinin açıklanmasını istedi. Gül’ün açıklamasına göre, 17/06/2019 tarihi itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 300 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor.
Türkiye başı çekiyor
Türkiye’nin de üyesi olduğu, insan haklarını savunmaktan sorumlu 47 üyeli Avrupa Konseyi yıllık ceza istatistikleri raporunu yayımladı. Raporda 2018-2019 yılları arasında Avrupa genelinde 100 bin kişi başına düşen tutuklu sayısında neredeyse değişiklik olmadığı belirtiliyor. Cezaevlerinde tutuklu sayısının en çok arttığı ülkeler yüzde 13 ile Türkiye, yüzde 11 ile Kıbrıs ve yüzde 9 artış ile Bulgaristan. Ayrıca, Türkiye cezaevlerinin aşırı kalabalık sıralamasında birinci.
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Temsilcisi Dunja Mijatovic cezaevlerinde doluluk oranına dikkat çekerek hükümetlerin koronavirüs salgınına yönelik önlem alması gerektiği çağrısında bulunuyor. Bazı cezaevlerinde koronadan dolayı hayatını kaybeden tutuklayan ve gardiyanların olduğunu söyleyen Mijatovic hastalara, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara öncelik verilmesi gerektiğini söylüyor. Ancak Türkiye’de öncelik kadın cinayeti işleyen ve mafya liderlerinin oluyor.