8 Mayıs’ı 9 Mayıs’a bağlayan gece saat: 04:00
Necib bin Rezak uyandı yatağında o gece. “Tanrım”, dedi, “ne hayırlı bir gün daha başlamak üzere şahsım, ailem ve aziz milletim için. Reisim, paşayım, her şeyin başıyım.” Yanıbaşında uyuyan Rosmah Mansor hanımı hayranlıkla izledi bir süre. Hanımefendinin lüks harcamaları, astronomik kuaför masrafı vb. toplum içinde dedikodu malzemesi olmuştu.
Halkın şikâyeti, Rosmah hanımın lüks harcamalarından ibaret değildi. Başbakan Rezak, ılımlı İslamcı “Malezya kalkınma modelini” bir yolsuzluk ve baskı rejimine dönüştüren kişi olarak görülüyordu. 2009’da kurduğu Kamu Yatırım Şirketi’nden (1MDB) şahsi hesabına 700 milyon dolar aktardığı kanıtlanmış, o da soruşturmayı yürüten başsavcıyı görevden alarak kendini “aklamıştı”. “Otoriteye karşı isyana teşvik” diye bir suç yaratarak muhalefeti resmen yasaklamıştı. Onlarca gazeteci, yazar, öğrenci bu yasa kapsamında, medyada ya da twitterda görünen eleştirileri nedeniyle hapiste bulunuyordu (en duyulanı, 43 yıl hapis cezası ile yargılanan Zunar adlı karikatüristtir). Seçimler yaklaşırken Rezak “yalan haber” yapmayı 6 yıl hapisle cezalandıran bir yasa daha çıkararak medya üzerinde tam kontrol sağladı. Bir başka seçim hamlesi de seçim bölgelerini yeniden düzenleyerek muhalif adayların kazanması muhtemel sandıkları bölme tedbiriydi.
“Muhalefetin bütün takıntısı beni düşürmek” diye düşündü Rezak. “Malezya’nın yolunu tıkamak istiyorlar. Üst akılla, dış mihraklarla işbirliği içindeler. Şu ihtiyarın (Mahathir) hırsına bak! Oysa artık yeni Malezya’da, ileri demokraside yaşıyoruz. Enver İbrahim’in halinden de ders çıkarmıyor.” Muhalefet liderlerinden Enver İbrahim 2015’te “eşcinsel ilişkide bulunmak” suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum edilmiş olup karar temyizde bozulmasına rağmen hapiste tutulmaya devam ediyordu. “Ben onlar gibi değilim ki” diye düşündü Rezak, “Ben yerli ve milliyim; bumiputra’yım.” Uyku tutmayınca, bodrum katında muhafaza ettiği muazzam hazineyi düşündü. “İşte iktidarımızın meyveleri; işte yükselen Malezya” diye geçirdi içinden ve derin ve huzurlu bir uykuya daldı.
9 Mayıs akşamı saat: 19:00
“Seçim Komisyonu başkanını bağlayın bana” dedi Rezak öfke ve telaş içinde. Ulusal Cephe’nin 60 yıllık iktidardan sonra seçimi kaybettiği haberleri geliyordu ülkenin her yanından. Seçim Komisyonu başkanı, Rezak’ın bütün hakaretlerine “Elimizden başka bir şey gelmiyor efendim” yanıtını verdi. Seçimleri kazanan 92 yaşındaki Mahathir başbakan olarak görevi devralmak üzereydi. “Bana derhal genelkurmay başkanını ve danışmanımı bağlayın” dedi Rezzak. Onları helikopterle gönderecek, ihtiyarı “ikna” edecekti. Bir dost ülkede bu yöntem işe yaramıştı. Fakat ne genelkurmay başkanı ne de danışman telefonlara çıkmadı.
10 Mayıs sabah saat 9:00
“Acele et hayatım” dedi eşine Rezak. Kapıda konvoy hazırdı. Rosmah hanım, “fakat bugün kuaför günüm, Singapur’da o kuaförü nasıl bulurum?” diye itiraz ediyordu ki resmi bir araç konvoyun yanında durdu ve içinden inen bir görevli, kendisi ve ailesi için yurtdışı çıkış yasağı kararını Rezak’a iletti. Daha sonra evinde yapılan aramada tam 72 valiz dolusu dolar, altın ve mücevherat ile 300 parsel özel tasarım çanta ve lüks mallardan oluşan ve toplam değeri henüz açıklanmayan yüklü bir servet ele geçirildiği kamuoyuna duyuruldu.
***
Oysa seçim öncesi bütün göstergeler Rezak’ın kazanacağı yönündeydi. Malezya ekonomisinin global piyasalar içindeki hassasiyeti böyle bir politik sarsıntıyı kaldıramaz; Rezak seçimi kaybetse de iktidarı bırakmaz; en iyisi istikrar… gibi yorumlar iç ve dış basına egemendi. Seçmenler, belli ki kamuoyu yoklamalarında bile gerçek tercihlerini belirtmekten korkmuşlardı; Rezak açık ara önde görünüyordu.
Bu nedenle muhalif Umut Koalisyonu’nun seçimlerde elde ettiği büyük galibiyet tam bir sürpriz oldu. İslamcı “Asya Kaplanı” Malezya’da değişim artık kaçınılmaz. 2009’dan bu yana başbakan olan Rezak’ın yolsuzlukları yanında, baskıcı, bağnaz ve otoriter bir tek adam rejimi oluşturma hevesi, Ulusal Cephe iktidarının sonunu getirdi.
***
Kıssamız böyle. Peki ya hisse? Önce muhalif taraftan bakalım: Seçim iptal edilebilir; Kürd illerinde sandıklar korucu köylerine taşındığı için HDP baraj altı kalacak; iç savaş çıkaracaklar; AKP ve Erdoğan iktidarı bırakmaz vb. söylentilerin benzerleri Malezya’da da vardı. Sonuç ortada.
Sonra muktedirler açısından: 25 Haziran’dan önce ne yapın edin, dolar, altın, mücevherat ve diğer lüks mal varlıklarınızı evinizde, sarayınızda, konutunuzda ve dahi yakınlarınızın benzer yerlerinde bulundurmuyor olun. Onları son görüşünüz olabilir.