Zaten kelepçeliyken bir başkasına ayrı bir kelepçe ile kelepçelenmek işkencedir. Bu işkenceden dolayı, hastanede doktora, adliyede mahkeme salonuna çıkmayacağız. Tedavi ve savunma hakkımız engellenmektedir
Hüseyin Aykol
Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Mehmet Bıldırcın, 29 Temmuz 2024 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Bolu F Tipi Cezaevi’nde hastane-mahkeme sevklerinde bugüne kadar bizlere sadece bir kelepçe takılıyor ve ring aracından inince iki kolumuza iki asker giriyor ve muayene odasına ya da mahkeme salonuna götürülüyorduk.
Ancak burada dış güvenlikten ve sevklerden sorumlu olan jandarma yeni bir uygulama başlattı. Hastane ya da mahkeme sevkinde, ring aracından indirilince kolumuza jandarmaların girmeyeceği ve zaten kelepçeli olan elimize bir kelepçe daha takılacağı, kelepçenin bir ucunun bize, diğer ucunun jandarmaya takılacağı belirtildi.
Zaten kelepçeliyken bir başkasına ayrı bir kelepçe ile kelepçelenmek işkencedir. Bu işkenceden dolayı, hastanede doktora, adliyede mahkeme salonuna çıkmayacağız. Tedavi ve savunma hakkımız engellenmektedir.
24 Temmuz 2024 günü hastane sevki olan Mehmet Bıldırcın ringten indirilip, ikinci kelepçe takılmasını kabul etmeyip, önceki gibi kollarına askerin girmesiyle doktora gitmek istediğini söyledi; ancak talebi kabul edilmedi ve tedavi hakkı engellendi.
Sonuç olarak, ellerimizde bir kelepçe varken, jandarma tarafından gereken güvenlik alınmışken, ikinci bir kelepçe takılması, işkencedir; hak ihlalidir. İkinci kelepçe uygulamasına son verilmesini istiyoruz.”
* * *
Marmara 5 nolu L Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Emre Erdem, 29 Temmuz 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Cezaevlerinde kalanların aileleriyle telefonla konuşma hakkı var. Ancak adliler telefonla görüntülü arayabiliyorken; siyasi mahpuslar sadece sesli telefonla konuşabiliyorlar. Dahası adli mahpusun görüşçüsü o hafta gelmemişse, o hafta ek olarak 30 dakikalık bir telefon hakkı daha var.
Biz siyasi mahpuslar, bu eşitsizliğe karşı Adalet Bakanlığı’na defalarca itirazda bulunduk. Ancak oradan şablon ret kararları gelince, bu kez TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu’na -Ombudsmanlığa- başvurduk. 10 civarındaki arkadaşın bu konudaki yoğun çabaları sonrasında sorun, Kamu Denetçisi Yahya Akman’ın önüne taşınmış oldu!
Telefon-görüntülü görüşmeden yararlanma hakkı normalde şu şekildedir. Adli mahpuslar her hafta 30 dakika görüntülü görüşebiliyorlar. Ziyaretçisi gelmediği hafta ise buna bir 30 dakika daha ekleniyor ve böylece 60 dakika görüntülü görüşebiliyorlar.
Biz siyasi mahpuslar ise haftada sadece 10 dakika görüşebiliyoruz; dahası görüntüsüz, yani sesli telefonla. Ziyaretçimizin gelmediği hafta ise ek bir süre verilmiyor. Üstelik söz konusu ek 30 dakikalık sürenin bizlere de verilmesi gerektiği yazıyor ilgili yönetmelikte.
Görüntüsüz de olsa, 30 dakika yerine 10 dakika da olsa, ziyaretçimiz gelmediği hafta ek süre hakkımızın var olduğu, bunun cezaevi yönetimleri tarafından yasaya-yönetmeliğe rağmen uygulanmadığı yönündeki itirazımızı Kamu Denetçiliği Kurumu’na 2023 yılı Ağustos ayından itibaren yapmaya başladık.
Bunun üzerine, Kamu Denetçiliği Kurumu bu konudaki eşitsizliği Adalet Bakanlığına ve Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne sorunca, 7 Aralık 2023 günü şöyle bir cevap verildi: Bakanlık bu sorunu gidereceği, çalışmanın devam ettiği, yazılım ve donanım işlemlerinin tamamlanmasının ardından ve Kurulun uygun görmesi durumunda sürenin otomatik olarak tanımlanacağı belirtiliyor.
Yani Adalet Bakanlığı eşitsizliği gidereceğini, ek 30 dakikayı ziyaretçimizin gelmediği hafta bizlere de vereceğinin sözünü vermiş durumda. Bunun üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu, Adalet Bakanlığı’nın bu sözü üzerine “Dostane Çözüm” kararına gitti. Ancak aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, Bakanlık, kurumdaki sistemin kabulünü, yazılım ve donanımı UYAP’a işlemedi!
Adalet Bakanlığı’nın sözünü tutmasını, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun ziyaretçimizin gelmediği hafta bize 30 dakikalık ek telefon görüşmesi konusunda verdiği dostane çözümü uygulamasını bekliyoruz.”
* * *
Halen Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Zeki Kayar, 1993 yılında aldığı müebbet hapis cezasını yatmakta iken Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan bir makalesi yüzünden bir de ‘örgüt propagandası’ yaptığı iddia edilerek kendisine 2018 yılında 1.5 yıl hapis cezası daha verilmişti. Altı yıldır kendisine verilen müddetnamelerde 30+1.5 yıl cezaevinde kalacağı belirtiliyordu. Ancak geçen yıl, Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’ne sevk edildiğinde, kendisine verilen yeni müddetnamede 1.5 yıllık örgüt propagandası cezası yüzünden infazının yakıldığı ve bu yüzden 36+1.5 yıl hapis yatacağına dair yeni bir müddetname verildi.
Bunun üzerine Zeki Kayar’ın önce bulunduğu cezaevinin İnfaz Hakimliğine, sonra da Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz reddedildi. Zeki Kayar, bu müddetnamenin düzeltilerek eski müddetnameye dönülmesi için ilgili hukuk kurumlarından yardım bekliyor. Kendisinin 6 yıl fazladan yatmasına neden olan, söz konusu yeni müddetnameye Zeki Kayar, şimdi de Anayasa Mahkemesi’nde itiraz ediyor. Oradan da sonuç almazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracak. Bu sürecin, kendisinin fazladan 6 yıl daha hapiste tutulması öncesinde sonuçlanmasını diliyoruz.
* * *
MÜJDE: Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan gazeteci Derya Ren, tahliye oldu. Gazeteci Ren, 25 Ekim 2022’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alındı. JINNEWS muhabiri Ren’e, Urfa 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nce “örgüte bilerek, isteyerek yardım etme” suçlamasıyla verilen 3 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası, 2022 yılında Yargıtay tarafından onanması nedeniyle tutuklandı. Gazeteci Ren’in tahliyesi Mayıs ayında İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 3 ay “Toplumla bütünleşmeye hazır olmadığı” gerekçesiyle ertelenmişti. Üç ayı dolan Ren, bu kez tahliye edildi.
MEKTUBU GELENLER:
Mehmet Bıldırcın – Bolu F Tipi Cezaevi
Sinan Adıgüzel – Kırşehir Yüksek Güvenlikli CİK
Zeki Kayar – Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Emre Erdem – Marmara 5 nolu L Tipi Cezaevi