PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 136 gün önce Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri yayılarak devam ediyor. Aynı taleplerle Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentinde HDP üyesi Nasır Yağız’ın başlattığı açlık grevi eylemi 123, Gallerde İmam Şiş ve Strasburg’da gazetecilerle siyasetçilerin başlattığı eylem ise 97. gününde, Kanada’nın Toronto kentinde bulunan Yusuf İba’nın eylemi ise 71. gününde. Yine Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 98. gününe girerken tutukluların 1 Mart’tan bu yana tüm cezaevlerinde başlattığı açlık grevi eylemi de devam ediyor. Açlık grevlerine dayanışma eylemleri dünyanın her yerinde sürdürülürken tüm cezaevlerinde bulunan siyasi tutuklular 7 maddelik deklerasyon açıklayarak mahkemeleri boykot etme kararı aldı.
‘Tecridin meşruluğu kalmadı’
Mezopotamya Ajansı’nın geçtiği habere göre, tutuklular adına Deniz Kaya açıklama yaptı. Açlık grevini kararlı bir şekilde sürdüreceklerinin belirtildiği açıklamada, “Geldiğimiz aşamada AKP- MHP hükümetinin kendi koyduğu yasaları çiğneyen ve hiçbir hukuk normuna sığmayan uygulamalarla Öcalan’ı tecrit altında tutmalarının hiçbir meşruluğu kalmamıştır. Bu sebeple böylesi bir direniş içerisinde olan bizler AKP-MHP mahkemelerini boykot ederek duruşmalara katılmama kararı aldığımızı bildirmek istiyoruz. Zor kullanılıp götürülürsek dahi savunma vermeyeceğimiz bilinmelidir. Bedeli ne olursa olsun içinde bulunduğumuz açlık grevi direnişini devam ettireceğiz” denildi.
‘Sorumlu AKP-MHP’dir’
Kaya açıkladıkları 7 maddelik taleplerin hepsinin evrensel hukuk normunda yeri olduğu ve yaşamsallaşmasının önünde hiçbir engel bulunmadığına vurgu yaparak şunları belirtt: “Ancak verili hükümet bu konuda engel olmaktan çıkarsa gözlemciler huzurunda aşağıda belirttiğimiz maddeleri hayata geçireceğine ve sürekliliğini sağlayacağına dair adım artarsa bizlerde arabulucu ve gözlemciler huzurunda kamuoyunda süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemimizi sonlandırdığımızı bildiririz. Aksi taktirde PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit devam ettikçe direnişlerimiz de devam edecektir. Olası bir şahadet durumunda AKPMHP hükümeti yaşananlardan sorumludur” ifadelerine yer verildi.
Eylemi sürdürmekte kararlı olduklarını belirten tutuklular taleplerini şöyle sıraladı: “
Öcalan’ın mevcut yasalar çerçevesinde ailesi ve vasisiyle düzenli olarak görüşmesi meşru bir haktır ve bu hakkın engellenmemesi. o Öcalan’ın avukatlarıyla düzenli görüşmelerini yapması ve kesintiye uğratılmaması.
Öcalan’ın mevcut yasalar çerçevesinde ailesiyle telefonla görüşme hakkını kullanması, her yere mektup faks vb. göndermesinin veya almasının engellenmemesi ve bu temel hakların kesintiye uğratılmaması
Öcalan’ın radyo ve TV hakkının kesinlikle engellenmemesi ve günlük olarak istediği tüm gazete dergi, kitap vb. istemlerinin karşılanması.
Öcalan’ın yanında bulunan arkadaşlarla düzenli görüşmesinin sağlanması ve bu yasal hakların engellenmemesi.
Öcalan’ın sağlıklı yaşam koşullarının oluşturulması için bağımsız heyetlerce düzenli olarak tedavi koşullarının sağlanması
Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünde ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın aktif rol alabilmesi için engellerin kaldırılması, özgür yaşam ve çalışma koşullarının sağlanması.”
Tutukluların durumu ağır!
Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olan tutuklular, aileleri aracılığıyla mesaj gönderdi. Halkların Newroz’unu kutlayan tutuklular, açlık grevcilerin yaşadıkları sağlık problemlerini de aktardı. Tutuklular aileleriyle gönderdikleri mesajda “Halkımızın Newroz’unu coşkuyla kutlayıp, selamlarımızı iletiyoruz” diyerek şunlara değindi: “Açlık grevinin 95’inci gününe giren yoldaşlarımızda, uykusuzluk, görme bozuklukları, sese karşı hassasiyet, yorgunluk ve halsizlik var. Su veya karbonatlı su içememe, ishal hali yoğunlaştı. Açlık grevine ilk başlayan yoldaşlar ortalama 10- 12 kilo, 1 Mart’ta başlayan yoldaşlar ise 4-5 kilo verdi. Hafta da 2 gün doktor kontrole geliyor, sağlıkçılar kilo ve tansiyon kontrolü yapıyorlar. Sadece dış kantinden B1 vitamini alabiliyoruz” diye belirtti. Tüm olumsuzluklara rağmen morallerinin yüksek olduğunu belirten tutuklular, tecrit kaldırılıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini ifade etti.
‘Seçimden zaferle çıkacağız’
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Newroz programının ardından tecridi protesto etmek amacıyla tutulduğu Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamına son veren Zülküf Gezen’in ailesini ziyaret etti. Buldan, Gezen’in annesi Havva Gezen’e sarılarak başsağlığı diledi. Bir süre ailesiyle sohbet eden Buldan, daha sonra Leyla Güven’i evinde ziyaret etti. Buldan, Güven ile sohbet etti. Buldan, Güven’e, katıldığı seçim programında gördüklerinin kendilerine umut verdiğini belirterek, “Seçimden zaferle çıkacağız. Seçimden sonra daha güçlü olacağız, sandıktan da güçlü çıkacağız” dedi.
Aydemir de açlık grevine başladı
Açlık grevi eylemlerine her geçen günü yeni isimler dahil oluyor. Sardenya adasının Cagliari kentinde yaşayan Erol Aydemir de açlık grevine başladı. Yazılı bir açıklama yapan Aydemir, Dêrazor’da DAİŞ’e yönelik yürütülen hamlede yaşamını yitiren enternasyonalist savaşçısı Lorenzo Orsetti’yi anarak 21 Mart günü açlık grevine başladığını belirtti. Zülküf Gezen’in tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son vermesine de dikkat çeken Aydemir, direniş meşalesini devralan Hayriler, Kemaller, Aliler’in direniş bayrağını alan Leylalar, Nasırlar ve Zülküflerin tarihi yeniden yazdığını kaydetti.
Uğur Şakar yaşamını yitirdi
Tecride karşı Almanya’nın Krefeld kentinde 20 Şubat’ta mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Eylem sonucunda vücudunda yüzde 64 oranında yanık oluşan Şakar, Duisburg’da bir hastaneye kaldırılmıştı. Şakar’ın tedavisiyle ilgilenen doktorlar, durumunun ağır olması nedeniyle ziyaretleri yasaklamıştı. Öcalan’a yönelik tecride karşı bedenini ateşe verdiğini belirten Şakar, eylemi öncesinde bıraktığı mektupta şu ifadelere yer vermişti: “PKK hareketi bize ‘direnmektir yaşamak’ felsefesini öğretti. Nerede olursak olalım, adaletsizliğe karşı direnmek bizim için boynumuzun borcudur. Alman devletinin polis şiddeti ve Kürtler üzerindeki siyasal baskıları lanetliyorum. Kölece yaşamaktansa her Kürdü özgürce yaşamak uğruna kavga etmeye davet ediyorum. Mutlaka kazanacağız. Halk olarak açlık grevinde bulunan arkadaşlar etrafında kenetlenelim.”
HABER MERKEZİ