Tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden Mardin’de görülen dava duruşmasına SEGBİS’le bağlandığı sırada kalp krizi geçirip, sonrasında hayatını kaybeden İbrahim Akbaba (70) hakkında tahliye kararı verildiği ortaya çıktı.
Bir buçuk yılı aşkın zamandır Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan 70 yaşındaki ağır hasta tutuklu İbrahim Akbaba, önceki gün Mardin 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava duruşmasına Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı sırada kalp krizi geçirdi. Kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Akbaba’nın cenazesi, dün memleketi Mardin’in Kızıltepe ilçesinde getirilip, son yolculuğuna uğurlandı.
İleri derecede diyabet hastası olan Akbaba, daha önce açık kalp ameliyatı geçirmiş ve yine hastalığı nedeniyle bir bacağı kesilmişti. Yüzde 90 engelli raporu bulunan Akbaba, 2017 yılının Temmuz ayında TIR şoförlüğü yaptığı sırada yolda otostop yapan kişileri aracına aldı. Yapılan yol kontrolü sırasında haklarında yakalama kararı bulunan bu kişilerle birlikte gözaltına alınan Akbaba, tutuklanarak cezaevine konuldu. 6 Kasım 2017’de ring aracı ile Edirne F Tipi Cezaevi’ne sevk edildi.
Tutukluluğun 9’uncu ayı olan geçtiğimiz Mart ayında ilk kez hakim karşısına çıkan Akbaba ve sonrasında görülen diğer iki duruşmada da ilerlemiş yaşına, hastalıkları ve engelli raporuna rağmen tahliye edilmedi.
Öldükten sonra tahliye kararı verildi
Akbaba, önceki gün görülen 4’üncü duruşmasına SEGBİS ile bağlandığı sırada kalp krizi geçirmesi üzerine hastaneye kaldırıldı. Akbaba, yapılan tıbbi müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Devam eden duruşmada ise, Akbaba hakkında tahliye kararı verildiği öğrenildi.
‘Sürdün ederek aileleri cezalandırmak istediler’
Oğlu Şehmuz Akbaba, ölümünden büyük üzüntü duyduğu babasını ve yargılama sürecinde yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’a anlattı.
Babasının Mardin’de tanınan ve sevilen bir isim olduğunu belirten Akbaba, tutukluluğunun 4’üncü ayında hastalıklarına ve engelli raporuna rağmen Edirne Cezaevi’ne sevk edildiğini aktardı. Akbaba, “Ring aracı ile üç günlük bir yolculukla Edirne’ye sürgün edildi. Biz bu sürgünlerin bir cezalandırma yöntemi olduğunu, aileleri cezalandırmak olduğunu biliyoruz. O dönem Mardin Cezaevi’nde yer vardı. Sadece 70 yaşındaki bir insana da bunu yapabileceklerini göstermeye çalıştılar. Bunun üzerinden bir mesaj vermeye çalıştılar” diye konuştu.
‘Cezaevi eski raporu gönderdi’
Görülen üç duruşmasında babası hakkında tahliye kararı alınmadığını ifade eden Akbaba, yargılama sürecinde yaşananları şöyle sıraladı: “İlk duruşmadan sonra babamın götürüldüğü hastanede tüm hastalıkları tespit edildi. Buna rağmen hazırlanan raporda ‘cezaevinde kalması uygundur’ denildi. Fakat babamın sağlık durumu giderek kötüleşti. Ağustos ayında görülen duruşmada mahkeme yeniden rapor alınması için cezaevine yazı yazdı. Ancak cezaevi yönetimi babamı hastaneye götürüp yeniden rapor aldırmak yerine, eski raporu mahkemeye gönderdi. Mahkeme de bu raporu dikkate alarak tahliye talebini reddetti.
Akbaba, babasının kalp krizi geçirdiği duruşma gününe ilişkin ise şu bilgileri verdi: “SEGBİS odasına gelirken, odada bulunan sandalyeye oturduğu anda yere yığıldı. Yığılma esnasında yanında bulunanlar ses verdi. Ama ses çıkmadı. Bu arada hakim revire götürülmesini istedi. Ayıltmaya çalıştılar, ayılmadı. Ondan sonra ne olduğunu bilmiyoruz. Hastaneye kaldırıldığını öğrendik. Sonrasında ölüm haberi geldi.”
‘Mahkeme ölüme tahliye verdi’
Devam edilen yargılamada ise, mahkeme heyeti hakkında tahliye kararı verdi. Verilen tahliye kararına sevinemediklerini belirten Akbaba, tepkisini “Avukatlarımız başvuru yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) serbest bırakılmasını istedi. HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, soru önergesi vererek, durumu anlattı. Hasta olduğu önceden de biliniyordu. Bunlar yaşanmasa belki de yine tahliye edilmeyecekti. Mahkeme açıkça ölüme tahliye verdi. Bu ölümün sorumluları, bu yaştaki bir hastayı cezaevinde tutan anlayıştır. Bu hükümetin adalet sistemidir. Mardin 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri ve savcısı, Edirne Cezaevi yönetimi, Adalet Bakanlığı ve hükümet bu ölümün sorumlusudur. Bütün çabalarımıza rağmen duyarsız kalındı. Cezalandırma mantığı ile hareket ettiler” sözleriyle dile getirdi.