Yüksekova’da zırhlı araçtan açtığı ateşle 4 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan polis İ.M’ye 11 yıl 1 ay ceza verildi ancak tutuklanma talebi reddedildi. Buna tepki gösteren HDP’li Sait Dede, mahkemenin adaleti korumak yerine kamu görevlilerini korumayı seçtiğini söyledi.
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 8 Ekim 2016 tarihinde kobra tipi zırhlı bir araçtan açılan ateş sonucu 15 yaşındaki Serhat Buldan ile birlikte Rahmi Safhalı, Necdet İşözü ve Aydın Tümen’in yaşamını yitirmesi, Şemsettin Kaya ve Mehmet Ali Kaya’nın yaralanmasına ilişkin polis İ.M.’ye, “Taksirle birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebep olmaktan” 11 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Sanığın tutuklanması talebi ise reddedildi. Hakkari Milletvekilli Sait Dede, kararın hukuksuz olduğunu ifade etti. Dede, bir ihbar sonucu yüzlerce kişinin gözaltına alınarak tutuklandığını ancak herkesin gözü önünde ateş açarak 4 kişinin ölümüne neden olan polise ödül gibi ceza verildiğini söyledi.
‘Ödül gibi ceza verildi’
Davanın nakli ile cezasızlığın işleve konduğunu belirten Dede, davanın Yüksekova’dan “güvenlik” gerekçesiyle Diyarbakır’a nakledildiğini, olayın üzerinden 1 yıl geçmeden sanığın tahliye edildiğini ve bu şekilde mağdur olan ailelerin daha fazla mağdur edildiklerini ifade etti. İçişleri Bakanlığı’nın ailelerin taziyesine katılarak faillerin hak ettikleri cezayı alacakları yönünde söz verdiğini aktaran Dede, “Ancak aileler ağırlaştırılmış müebbet beklerken 4 kişinin hayatını kaybettiği 2 kişinin yaralandığı davada adeta ödül gibi bir ceza verildi. Bu karar ailelerin adalet arayışına cevap olamamıştır aksine ailelerin olduğu gibi tüm toplumun adalet duygusunu derinden yaralamıştır” dedi.
Mahkemede kullanılan zırh: Güvenlik gücü olmak
İki yıllık süreçte delilerin sanığın aleyhine olmasına rağmen kararların lehine geliştiğine dikkat çeken Dede dava sürecine ilişkin şunları ifade etti: “Tüm teknik detaylar aslında zırhlı araçtan direkt bilinçli olarak insan öldürmeye yönelik ateş açıldığını gösteriyor. Ayrıca burada zanlı polis memurunun yanında bulunan diğer iki polisin de yargılanması gerekir. Tabi burada güvenlik gücü olmak mahkemelerde zırh olarak kullanılıyor. Mahkeme adaleti korumak yerine kamu görevlilerini korumayı üstlenmiştir. Çünkü burada ölen Kürt, olay yeri Gever ve sanık polis. Bugün bir güvelik görevlisiyle tartışmak bile kamu görevlisine mukavemetten davalar açılırken kamu görevlileri öldüren taraf olunca böyle kararlar verebiliyorlar.”
Cezasızlık yeni ölümlere yol açıyor
Zırhlı araçlardan kaynaklı onlarca insanın yaşamını yitirdiğini ancak bundan kaynaklı tek bir kamu görevlisinin dahi ceza almadığına işaret eden Dede, bu durumun güvenlik güçlerine cesaret verdiğini ve mahkemeler karşısında da imtiyazlı hale geldiğini söyledi.
‘Şans eseri yaşamaktayız’
Hukukun tarafsız ve bağımsız olmadığını söyleyen Dede, şunları ifade etti: “Bunu normalleştirmek istiyorlar ama biz bunu asla kabul etmeyeceğiz. Aslında ülkede artık şans eseri yaşamaktayız. Ne zaman nerede neye uğrayacağını insanlar bilemiyor. Devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumakla yükümlüyken; ne yazık ki devlet görevlileri tarafından insanlar öldürülebiliyor. Ki bu son yıllarda bu faşist iktidar döneminde daha da arttı. Hükümet valilere, kolluk kuvvetlerine bu kadar yetki verirse bu tür olayların önü kesilmez. Hükümetin en başındakiler sürekli kolluk kuvvetlerini vatandaşa saldırması için emir verirse, en küçük bir muhalif sese, en küçük bir farklılığı da güçle zorbalıkla sindirmeye çalışırsa elbette güvenlik güçleri de bundan cesaret alır.”
Kaynak: MA