Abdullah Aysu
Devlet mahalinde çarşı pazar karıştı. Mahalde, mahallenin abileri kapıştı. Pandoranın kutusu açıldı. Safralar ortaya saçıldı. Merak etmeyin bir müddet sonra bir şey olmamış gibi saçılanlar unutulur. Kutu kapatılır. Devlet içinde yeni bir kavga çıkana kadar pandoranın kutusu rafa kaldırılır. İzlediğimiz, aslında bir süreden beri oynanagelinen bildik filmin fragmanından başka bir şey değil. Hatırlarsınız, benzer fragmanlar 1990’larda izlettirilmişti. Ama bu tür filmlerin tamamı halkın izlemesine kapalıdır her daim. Savcıların görevini bağımsız yürütebilmesi halinde filmin tamamını halk izleyebilir. O da demokrasilerde olur ancak.
Bir yandan
“Biz olmasaydık mafya çökerdi” denilen Bodrum Yalıkavak Marina ve Kolombiya’dan Türkiye’ye gidecekti denilen, Türkiye’de sahibinin kim olduğu öğrenilemeyen, “sahipsiz” ortada kalan (!) 4 tonu aşkın kokainin piyasa değerleri için milyar dolarlardan söz ediliyor. Sadece bu iki olayda dillendirilen milyar dolarlar bile çiftçiye verilmeyen ve verilenler ile birlikte tarımsal desteğin kaç katı acaba?
Diğer yandan
Şimdilerde sermaye kaynaklı ekoloji tahribatıyla oluşan kuraklık Türkiye’yi kasıp kavuruyor. Çiftçiler ise kuraklık nedeniyle çifte kavruluyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün, Standart Yağış İndeksi (SPI) ve Normalin Yüzdesi Metodu’na (PNI) göre hazırladığı kuraklık raporunda, “nisan ayında özellikle Doğu Anadolu’nun iç kesimleri, Güneydoğu Anadolu ve Güney Batı Ege’nin büyük bölümü ile Çorum ve Amasya’nın bazı kısımlarında şiddetli, çok şiddetli ve olağanüstü kuraklık gözlendiği” belirtiliyor. Bu insanlar için gıda kıtlığı, hayvanlar için saman yokluğu anlamına geliyor. Bu konuda hükümet ne yapıyor veya yapamıyorsa neden yapamıyoru açıklaması gerekmiyor mu?
Ne çare?
Mesela su, tarım için her daim gereklidir. En çok da kuraklık dönemlerinde çiftçilerin dertlerine deva, yaralarına merhem olur. Ziraat Mühendisleri Odası Urfa Şube Başkanı Abdullah Melik, “GAP Master Planı ve GAP Bölge Kalkınma Planına göre DSİ yani Atatürk Barajı sulamalarının gerçekleşme oranı %29’dur” diyor. GAP Eylem Planına göre DSİ sulamaları gerçekleşme oranı ise %46’dır. Bu da şu anlama geliyor: GAP’ın yani 2.2 milyon hektar arazisinin %29’u sulanmış oluyor, gerçekleşen %46 deniyor, ama %17’si proje aşamasında ve inşaatı devam eden alan henüz. Yüzde yüzü niye tamamlan(a)mıyor?
Bu yana
Birkaç mahalle abileri yerine halkın ve milyonlarca hayvanın karnını doyuran çiftçi mahaline, yani bir zahmet bu yana -yaşamdan- taraf bakılsa, yaşama dair politikalar belirlenip uygulansa acaba ne olur?