Danıştay’ın önce ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verdiği daha sonra aksi yönde karar verdiği Tozkoparan’da yıkım binlerce polis eşliğinde başladı. Evlerini ranta peşkeş çekmeyeceklerini belirten mahalle sakinleri, rant ve talan projelerine karşı mücadele edeceklerini söyledi
Yadigar Aygün
İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan Mahallesi’nde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ve Güngören Belediyesi “Kentsel Dönüşüm Projesi” ile yurttaşları mağdur etmeye devam ediyor. Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri 2006’da “kentsel dönüşüm” alanı, 2013’te de “riskli alan” ilan edildi. Bu süreçte hukuki başvurular sonrasında riskli alan kararı iptal edildi. 21 Nisan 2020’de ise Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 10.4 hektarlık alan tekrar “riskli alan” ilan edildi. Bu kararın ardından yıkım çalışmalarına başlanacağı gerekçesiyle mahalleliye “tahliye, yıkım ve altyapı hizmetlerinin kesilmesi”ne yönelik idari kararlar gönderildi. Bunun üzerine mahalle sakinleri Danıştay 6. İdare Mahkemesi’ne “yürütmenin durdurulması” talebiyle “riskli alan” kararının iptali için başvurdu.
Yürütme durduruldu
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ve Güngören Belediyesi ise 23 Haziran 2021 tarihinde Mehmet Nesih Özmen ve Tozkoparan Mahallelerindeki elektrik, su ve doğalgazı kesti. O tarihte, bu duruma tepki gösteren yurttaşlar seslerini duyurmak için eyleme geçtiler. Mahalle sakinleri, 18 gün boyunca eylem yaparak mücadelede etti. 9 Temmuz 2021’de ise mahalle sakinlerinin mücadelesi sonucunda bölgenin “riskli alan” ilan edilmesi kararına dair Danıştay “yürütmeyi durdurma” kararı verdi.
Yıkım başladı
Bu kararla birlikte mahalle sakinleri bir nebze de olsa rahatladı. Ancak yapılan itirazlar sonucunda Danıştay’ın “yürütmeyi durdurma” kararı iptal edildi. Davanın avukatı Onur Cingil ise temyiz başvurusunda bulundu. Avukatın başvurusuna henüz bir yanıt verilmezken, 29 Ağustos’ta sabahın erken saatlerinde binlerce polis eşliğine mahalle de yıkım başlatıldı.
Tozkoparan Mahallesi’nde görüştüğümüz mahalle sakinleri ve davanın avukatı Onur Cingil, rant ve talan projelerine karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Bu tesadüf mü?
AKP’nin belirli bölgelerde riskli alanlar ilan ederek kanunsuz bir şekilde projeler ile müteahhitlere ve yandaşlarına kaynak yarattığının altını çizen Cingil, “Ortada herhangi bir plan, proje ve hukuki bir sözleşme yokken burada yapılan şey tamamen hukuksuzluktur. Bu işin amacı depremi önlemek mi? Riski azaltmak mı, yoksa müteahhitleri zenginleştirmek mi? Merter’deki E-5’in yanında ulaşım alanlarının yakınlarında bir anda riskli alanlar peydah oluyor. Nedense hep AKP’li belediyelerin olduğu bölgelerde riskli alan çıkıyor. Bu tesadüf olabilir mi? Fakir halkın olduğu yerlere yapıyorlar. 4 bin tane polisi Nişantaşı’na, Kadıköy’e götürsünler bakalım, bunu yapamazlar ama polis gücünü halkın yoksul olduğu Tozkoparan’da, Fetihtepe’de yapıyorlar” diye belirtti.
Yeni rant alanları
Avukat Cingil son olarak ise AKP’nin yoksul mahallelere göz diktiğini ve yeni rant alanları yaratmak istediklerinin altını çizdi. Cingil, “AKP, her şeyi satıp savurduğu için hiçbir arazi kalmadığından yeni rant alanı açmaları ve bu 9 ay içinde yapacakları talanı yapmaya çalışıyorlar. Bu ülkede hâlâ şerefli ve namuslu hakimler var. Bu konuda uyarıldığını söyleyen idare hakimleri var. Suçluların telaşından kaynaklanan bu süreçte hukuku bir nebze de olsa konuşabiliyoruz. Biz bu rant ve talan projelerine karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.
Rant ve talan projesi
Mahalle sakini Mehmet Haluk Çavuşoğlu da Tozkoparan’da yapılmak istenen kentsel dönüşümün bir rant ve talan projesi olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, “Devletler, yurttaşların sağlık, barınma hakkını sağlaması lazım. Devlet şu an barınma, sağlık hakkımızı elimizden aldı. Evlerimizi elimizden almak için bu korkuyu salıyor buraya. ‘Biz size milyonluk evler vereceğiz. Satar gidersiniz Güngören’den iki üç tane ev alırsınız’ deniliyor. Tozkoparan halkını kandırmak istiyorlar. Raporlarda zaten burası riskli değil. Bilerek riskli alan ilan etmeye çalışıyorlar. Kanunu uyguluyoruz diyerek kanunsuzluk yapıyorlar” dedi.
Tozkoparan’da zulüm var
Tozkoparan’da başlayan yıkımlar ile birlikte tekrar direniş başlattıklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi. Mahallelerini yıkmak isteyenlerin amaçlarının deprem değil, evleri alıp zenginlere peşkeş çekmek olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Bu kanunsuzluğu biliyoruz. Bunu bildiğimiz için altyapı hizmetlerinin kesilmemesi için tekrar bir direniş başlattık. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Buradan tamamen ellerini çekmeden gitmeyeceğiz. Tozkoparan’da zulüm var. Artık devletin ceberut yüzünü görmek istemiyoruz” diye ifade etti.
Büyük bir rant var
Tapusu olduğu halde mağdur olan 65 yaşındaki Rüstem Sahıl ise barınma haklarının yok sayıldığını söyledi. Sahıl, “Ben imza atmadım. Tapumuza belediye el koydu. Evlerimizin yıkılmasını istemiyoruz. Noter yok, sözleşme yok, imza yok, bizlere sunulan hiçbir şey yok. TOKİ’ye güvenmiyoruz. Binalar bitti mi bizi nereye gönderecekler? Birinci etabın binaları bittiği halde komşularımız gelip evlerinde oturamıyor. Cebinden kira ödüyorlar. Keresteciler Sitesi’ni buraya taşımak istiyorlar. Deprem bölgesi diyorlar ama ev ve dükkan yapmak istiyorlar. İmza atmıyoruz. Tozkoparan’da çok büyük rant var. Sonuna kadar mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Zengine peşkeş çekiyorlar
Yıllarca ev almak için çalışan ve kendi emeği ile Tozkoparan’da ev alan 68 yaşındaki İlyas Demir de mağdur edildiğini söyledi. Tapularının askıya çıktığının altını çizen Demir, “Eğer kabul edersek Kayabaşı’nda mı İstanbul’un en ücra köşesinde mi, nerede bilmiyoruz bizleri oraya gönderecekler. Yani dairemi bana geri satacaklar. Aylık 5 milyar kadar 15 yıl borç ödeyeceğiz. Bu borcu ödemeye ömrüm yetmez” dedi. Evlerinden sürgün edilerek borçlandırılacaklarına dikkati çeken Demir, “Ekonomik kriz sürekli derinleşiyor. Kendi evimize kira vermediğimiz halde zorlanıyoruz. Geçinemiyoruz. Her şeye yüzde 500 zam geldi. Evlerimizi alıp zenginlere verecekler. Bizi borçlandıracaklar. İki senedir polis ile iç içeyiz. Bizleri korkutmak için polis getiriyorlar. Bize gözdağı veriyorlar. Ne Çevre Bakanlığı’na ne de Belediye’ye kimseye güvenmiyoruz” diye belirtti.