Seydi Fırat
28-30 Haziran tarihleri arasında Madrid’de NATO Zirvesi gerçekleşti. 19 Temmuz’da da Tahran’da, Rusya, Türkiye ve İran zirvesi gerçekleşti. Her iki zirvede de ‘Türkiye’nin güvenlik kaygısını’ anlıyoruz temelinde bir söylem dilendirildi. Dilendirilen bakış açısının Türkiye tarafından nasıl bir yıkım ve saldırılar serisine dönüştürüldüğü son 10 yıldır tüm açıklığı ile ortada. Söz konusu bakış tarzının Kürt halkı üzerinde, bölge halkları üzerinde AKP iktidarının sürdüre geldiği insanlık dışı uygulamalarına nasıl büyük bir destek ve güç teşkil ettiği ortada.
AKP iktidarının ‘güvenlik konseptinin’ temel perspektifi şu üç esas üzerinde kuruludur 1. Kürtlerin defterini dürme, 2. Neo Osmanlıcılık zihniyetiyle bölgeye yönelik yapabildiği kadar saldırı alanını genişletme, 3. İçerde ağır baskı politikalarıyla toplumu nefesiz bırakma, hak hukuk, adalet namına her girişim ve talebi şiddetle bertaraf etme. Bu konsepte karşı her tepkiyi, her karşı çıkışı düşmanlık muamelesine tabi tutuyor, iktidar ve güvenlik kaygısının merkezine oturtuyor.
AKP iktidarının Rojava’dan Başurê Kurdistan’a, Efrîn’den Zaxo’ya kadar sergilediği katliam ve yıkımların bilançosu hayli kabarık ve sergilediği tutum hayli şuursuz, hayli insanlık dışı ve hayli tehlikeli. Bahsi edilen ‘güvenlik kaygısını’ gidermenin son seanslarında biri de Zaxo Katliamı’dır.
20 Temmuz’da Başurê Kurdistan’ın Duhok ilinin Zaxo ilçesine bağlı Perex köyündeki bir piknik alanına Türk topçuları tarafından yapılan saldırıda, 9 Arap turist katledildi. Katledilenler arasında 1 yaşındaki bebek de var. Saldırıda 31 kişinin ise yaraladığı, yaralılardan bazılarının durumunun ise çok ağır olduğu söyleniyor.
Perex katliamı bir ilk değil tabi. Hıristiyan Toplum Grubu’nun CPT’nin kamuoyu ile paylaştığı raporda, 2015’ten bu yana Başurê Kurdistan’da Türk ordusunun saldırılarında öldürülen sivil insan sayısı 138 ve boşaltılan köy sayısı yüzlerce. Perex katliamı sürdürüle gelen katliamlar serisinin daha görünür halkası oldu.
İktidar katliama tepki verenleri suçladı, öldürenler kadın da olsa çocuk da olsa sivil de olsa bu tepkiler niye manasında bir karşı tepki ortaya koydu.
Yıllardan beri yapa geldiği insanlık dışı uygulamalar serisinin kendisinden oluşturduğu bir alışkanlık hali olsa gerek bu hal, aynı zamanda onun çürümüşlüğünün de bir göstergesi.
Neo Osmanlıcılık hülyasının yol açtığı çıkmaz o kadar büyük ki, yine Kürde düşmanlık politikasının yarattığı çıkmaz hakeza Zaxo ve benzeri katliamlarla bölge halklarını sindireceğini ve çıkmazı böyle aşacağını hesaplıyorsa, bu hesap tutmaz.
Doğu-batı cepheleri arasındaki manevralarla da kendisine can simidi olmayacak düzeyde batağa saplanmış durumda. Görülen durum odur ki bataklık daha da derinleşecek.
Zaxo Katliamı üzerinde ortaya çıkan gelişmeler aynı zamanda yeni bir döneme işaret ediyor. Bölge halkları çok daha kapsamlı biçimde saldırı politikalarına karşı mücadele içinde olacaklarını gösteriyor. Yönlerini saldırılara karşı mücadeleye verecekleri görülüyor. Bazı kesimler tarafından boşa çıkarma girişimleri yine olacaktır ama başarılı olma durumları son derece güç.
Türkiye içinde olsun, Türkiye dışında olsun, AKP iktidarından yana hiçbir tavrın, hiçbir desteğin ahlaki, insani bir tarafı kalmamış. AKP iktidarı bu yönlü bir desteğe olan miadını çoktan aştı. Türkiye’de ve Türkiye dışında geniş bir coğrafyada büyük yıkımlara yol açan bu iktidardan kurtulmak en yararlı şey.