Erdoğan’ın, BM zirvesinde iklim sorununu gündeme taşıyacağı açıklanırken, 90 bin hektar alan kömür madeni için ihale edilecek. Toplam 181 bin hektar alanın 68 bin hektarı Kürt illerinde yer alırken, en büyüğü 29 bin hektarla Sêwaz coğrafyasında ise lityum ve kobalt üretilecek
Yusuf Gürsucu
MAPEG tarafından yayınlanan duyuruya göre, 6592 sayılı Kanun’la değişik 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 30. maddesi kapsamında 164 maden sahası ihale edilecek. Ayrıca 10 adet saha ara/uç ürün üretim şartı ile ihale edileceklerle birlikte saha miktarı 174 adet. 164 adet sahanın toplamı 69 bin 995,08 hektar alanı kapsarken, 10 adet arama, tesis kurma ve uç ürün üretim amaçlı ihale edilecek alan miktarı ise 111 bin 656,81 hektar. Toplamda 181 bin 651,89 hektar doğal alan maden şirketlerine ihale edilerek büyük bir ekolojik yıkıma daha imza atılacak.
68 bin saha Kürt coğrafyasında
İhale edilecek sahaların yaklaşık 60 adedi IV. Grup maden aramasına konu olurken, kalanlar ise II. Grup ve II-B gruplarından oluşuyor. 10 adet uç ürün üretme şartlı ihalenin ise 9’u kömür üretimi olurken, 1’i ise kobalt ve lityum aramasını kapsıyor. Kürt illerinin toplamında 68 bin 058 hektar alan maden şiketlerine ihale edilmeye hazırlanılırken, Sêwaz (Sivas) ve Mûş (Muş) dikkat çekici alan büyüklüğüne sahip. Bir diğer dikkat çekici büyüklükteki alan ise Denizli-Afyon coğrafyalarını içeren 26 bin 424,23 hektar doğal alan maden şirketlerine satılacak. Mûş coğrafyasının 16 bin 735 hektar doğal alanı kömür madenine kurban edilecek.
Sêwaz coğrafyası ölüyor
Rekor kıran büyüklükte alanların ihale edildiği Sêwaz coğrafyasının 32 bin 051 hektar alanı daha maden şirketlerine peşkeşe hazırlanılırken, bu alanın 28 bin 853,13 hektar bölümünün kobalt ve lityum madeni arama, çıkarma ve işleyip ürün elde etme süreçlerini içeriyor ve bu durum bölge için yeni felaketlerin habercisi. Kapitalizmin temiz enerji iddiasıyla sürdürdüğü sermaye birikimlerini büyütme planları için gerekli olan ana hammaddeleri olan lityum ve kobalt madenciliği bugüne kadar doğada yaratılan yıkımları mumla aratacak içeriğe sahip. Bu gerçek bölge için tam bir felaket anlamına gelirken, bölge coğrafyası adeta ölüme taşınıyor.
Manasız açıklama!
Yeni maden ihalesinde yaklaşık 90 bin hektar alan kömür madenleri için yapılmakta. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, 9-10 Eylül’de Hindistan’da yapılacak G20 Liderler Zirvesi ile ardından ABD’nin New York kentinde gerçekleştirilecek BM Genel Kurul toplantısında iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin hususları gündeme taşıyacağını söyledi. Akbelen’de kömür için binlerce hektar ormanın yok edilmesinin jandarma desteği ile gerçekleşmesi ve son yapılacak olan 100 bin hektar kömür madeni ihalesi ortada dururken, yaptığı açıklamanın bir anlam taşımadığı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
1,4 trilyon dolar
International Institute for Sustainable Development (IISD) tarafından Kasım ayında BAE’de gerçekleşecek olan COP28 öncesi yayınlanan rapora göre, G20 ülkelerinin fosil yakıtlara 2022 yılı içinde rekor miktarda para aktardığı açıklandı. IISD’nin kıdemli ortaklarından ve çalışmanın baş yazarı Tara Laan, “Bu rakamlar, iklim değişikliğinin giderek artan yıkıcı etkilerine rağmen, G20 hükümetlerinin fosil yakıtlara akıtmaya devam ettiği devasa miktardaki kamu parasını net bir şekilde hatırlatıyor” dedi. Raporda, G20 ülkelerinin hükümetlerinin geçen yıl fosil yakıtlara 1 trilyon dolar sübvansiyon, devlete ait işletmelerin yatırımlarına 322 milyar dolar ve kamu finans kurumlarından 50 milyar dolar kredi sağladığı belirtildi.
Tek ölçü kıstası para oldu
Raporun yazarları toplam miktarın 2019’daki desteklerin iki katından fazla olduğunu ortaya koyarken, G20 ülkesi olarak kabul edilen Türkiye’deki kamudan şirketlere bu bağlamda aktarılan rakamların ayrıntısı yok. Ancak doğal yaşamın, ormanların, su havzalarının halkın müşterekleri olduğu düşünüldüğünde aktarılanların parayla ölçülen bir değer olamayacağı anlaşılabilmekte. Benzer raporların her zaman ‘para’ üzerinden açıklanıp yayınlanması dikkat çekerken, doğal yaşamın uğradığı yıkımın ise ‘küresel ısınma’ ile ilişkilendirilmesi dışında bir vurguya ulaşılamamakta.
İklim vergileri kapıda!
Diğer yandan iklim zirvelerinde alınan kararların dahi uygulanmaktan uzak olduğu izlenirken, zirvelerin amacının dünyamızın ısınmasına çözüm bulmak olmadığı aksine kapitalizmin içine girdiği krizi yine halkın sırtına yıkıp yeni birikim yollarını yaratmak amacı taşıdığı da bir gerçek. Yapılan zirvelerde emisyon ticareti dışında bir karar alınmıyor ve bu yolla soluduğumuz hava ticari bir metaya dönüştürülürken, yeni ‘iklim’ vergileri kapıda bekliyor. Bu zirvelerde fosil yakıtlardan vazgeçilmesini vaaz edenlerin hiçbir şeyden vazgeçmedikleri, aksine vazgeçilemesini vaaz ettikleri şeyleri sürekli arttırdıkları raporlara konu olmaya devam ediyor. Bir yandan ise ‘temiz enerji’ dönüşümü için adımlar hızlanırken, bu sürecin sonuçları ise tartışma dışı tutuluyor.
‘Temiz enerji’ gerçeği!Enerji üretimlerinin tamamı, doğal yaşam da yaratılan yıkım üzerinden elde edilmektedir. Bu enerji tüketimlerinin çok büyük çoğunluğu da kapitalizmin aşırı üretimlerinde kullanılıyor. Kapitalist üretim süreçlerinin neden olduğu ekolojik yıkımların sonuçlarını çözme iddiasında bulunan kapitalizm halklarda algı yaratarak büyük bir yağma için insanlığın üzerinde rıza üretebiliyor. Bu rıza üretme sürecinde ortaya koydukları ve adına ‘yenilenebilir’ enerji dedikleri üretim süreçlerinde ihtiyaç duyulan mineral madenciliğinin küresel boyutta benzeri görülmemiş bir yıkıma neden olacağı ise görünmez kılınıyor.
Yaşamın sonuna yolculuk
Yakında Avrupa’dan başlatılacak olan içten yanmalı motorla çalışan araçların üretimi durdurulacak, bu karar zirveler eliyle tüm dünyaya dayatılacak ve bu arabaların yerine elektrikli arabalar alacak ve bu tek seçenek olacak. Ancak bu dayatılacak olan tüketimin modeli doğal yaşamda yıkımı katlayarak büyütecek olması bilinirken, tartışma dışı tutulan en önemli şey ise kapitalizmin aşırı üretimlerinden asla vazgeçmeyeceği ve insan dahil binlerce tür canlının sonunu getirecek olmasıdır.
Temiz iddiası açık bir yalan!
Elektrikli arabalar için kullanılan (GES ve RES üretimlerine depolama için gerekli olan hariç!) lityum üretiminin bugünden en az yüzde 2.000’den fazla artmasına ihtiyaç var. Bir örnek vermek gerekirse, 1 ton bakır elde etmek için 200 ton cevherin yeraltından çıkarılması, taşınması, ezilmesi ve kimyasallarla işlenmesi gerekir. Bir ton kobalt elementi elde etmek içinse yaklaşık 1.500 ton cevher çıkarılır. 1 ton cevhere ulaşmak için 7 bin ton toprak alt üst edilir. Yani 1 ton kobalt için 10 milyon ton toprağın yerin derinliklerinden yüzeye çıkarılıp ekosistemin yok edilmesi gerekmektedir. Bu örnek nasıl bir geleceğe doğru yol aldığımızı ortaya koyarken, söylenenlerin tamamı yalan ve kandırmacadan ibarettir.