Orman yangınlarında duyar kesenlerin arasına madencilerin de katılması gerçekten ironik bir durum. Türkiye’de orman yangınlarına karşı ortaya çıkan duyarlılığa timsah gözyaşlarıyla katılan madencilerin yanan ormanlık alanlarla olan gerçek ilişkilerini gülen yüz ikonları gibi araçlarla örtmeye çalıştıkları gizlenemiyor. Ege Maden İhracatçıları Birliği, Muğla’da birtakım ‘gazetecilerle’ bir araya geldi. Birliğin başkanı olan Mevlüt Kaya, Madencilik sektöründeki 16 STK’nın ortak hareket ettiğini belirterek, “Orman yangınlarında da tüm madencilik sektörümüz Türkiye Madenciler Derneği organizasyonunda harekete geçtik. Orman yangınlarının söndürülmesi için tüm olanaklarımızı seferber ettik. Şimdi de yaraları sarmak için ortak hareket ediyoruz” dedi. Birliğin yönetim kurulu üyesi olan Melike Alpay Özmen ise “Ege Bölgesi mermer firmalarımız başta olmak üzere doğaya, çevreye ve sürdürülebilir bir anlayışa sahip tüm doğaltaş firmalarını ve STK’ları, Muğla’da “Hatıra Ormanı” oluşturmaya, hep birlikte el ele ağaç dikmeye ve bunu her sene gelenekselleştirmeye davet ediyoruz” ifadeleri komik olmaktan çok daha fazla anlam içeriyor. Kendilerini akıllı karşısındakileri de aptal sanan bir yaklaşımla yüzlerine masklar takarak bir şeyler yaptıklarını sanıyorlar.
Muğla Doğal Taş Sektörel Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Muğla Valisi Orhan Tavlı da ‘orman yangınlarında madencilik sektörünün duyarlılığını hiçbir zaman unutmayacaklarını, mermercilik sektörünün orman yangınlarında yanlarında yer aldığını madencilik sektörüne şükranlarını sunduklarını’ söylerken yanan ormanlık alanların neredeyse tamamının maden şirketlerine tahsis edildiği ve edilmeye devam edildiğini herhalde unutuyordu.
Kavaklıdere Belediye Başkanı Mehmet Demir’in sözleri ise madenciler için piar çalışması yaptığına işaret ediyordu. Demir, “Madenciler olarak orman yangınları sonrasında toplumla aramızdaki bağı tekrar tesis ettik. İnsanlarımızın madencilere bakışı değişti” ifadesi madencilerle samimi bir ilişki içinde olduğuna göstermeye fazlasıyla yetiyordu.
Muğla’ya bağlı Yatağan ve Milas’ın bütün dağları kömür madenciliği ile delik deşik edilirken, köyler boşaltılırken yangın alanına eldiven vb. gönderdiklerini belirten madenciler gerçek anlamda timsah gözyaşları döküyordu. Sadece temmuz ayında Muğla coğrafyasında ihaleye çıkılan ormanlık alanların büyüklüğü 8 bin 375,24 hektar olması dikkat çekerken, 2020 yılı Eylül ayında ise 10 bin hektarı aşkın doğal alanla birlikte sadece bir yılda 19 bin hektar ormanlık alan madencilere tahsis edildi. Muğla ilinin yaklaşık yüzde 56’sının maden sahası olarak belirlenmiş olması ise madencilerin ikiyüzlülüğünü ortaya koydu.
Muğla halkı madencilere karşı oldukça duyarlı bir halk. Maden karşıtlığını orman yangınları üzerinden çözme gayretine giren maden şirketlerinin, valiliğin ve bazı belediye başkanlarının desteğini aldığı görülüyor. Muğla halkı yanan ormanlık alanlarla maden sahalarını çakışıyor olduğunun gayet farkında. Akbelen ormanlarını korumaya çalışan halkın karşısına jandarmayı diken valiliğin bu uygulamasının nedeni madencilerin toplantısında madencilere şükranlarını sunmasıyla ilişkisi olmalı.
Orman ekosistemi yanıp kül olurken madencilerin ‘hatıra ormanı’ndan söz etmesi ormanlara bakışlarını ortaya koymakta. Ormanlar onların gözünde madenlere ulaşmak için yok edilip keresteye dönüştürülmesi gereken bir metadan başkaca bir şey değil.