AKP tarafından doğal alanları, gölleri, kıyıları maden ve enerji şirketlerinin çıkarlarına bağlayan yeni bir kanun değişikliği Meclis’e sunuldu. Maden Kanunu’nda 22. kez değişikliğe gidilirken, nükleer santral şirketleri de rahatlatılacak
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Enerji alanında sermaye çıkarlarını içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Meclis Başkanlığı’na sunuldu. AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan teklifle, Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğu sadece “IV. Grup” maden işletme ruhsatları açısından devam edecek. Böylece bunun haricindeki maden grupları açısından bu zorunluluk ve mevcut taksir yaptırımı tamamen kaldırılıyor. Bunun yanında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, kanun hükümlerine göre arama ruhsatı alarak bulduğu madenler için UMREK koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın, MTA tarafından hazırlanan raporlar ile buluculuk hakkının kazanılması sağlanırken, gerçekte tüm raporlama işlemi ortadan kaldırılıyor.
Maden sahaları genişletilebilecek
Hazırlanan kanun değişikliği gerekçesinde uluslararası uygulamaların tespiti için sair ülke mevzuatı incelendiğinde raporlama standartlarına ilişkin düzenlemelerin büyük oranda gönüllülük ilkesine dayandığı iddia ediliyor. Endonezya, Kazakistan ve Kolombiya’da raporlama zorunluluğuna yönelik düzenlemelere yer verildiği ancak uygulanmadığı belirtiliyor. Bu nedenle UMREK koduna göre raporlama zorunluluğunun sadece IV. Grup maden işletme ruhsatlan açısından devam etmesi, IV. Grup haricindeki maden grupları açısından bu zorunluluk ve mevcut fıkradaki taksir yaptırımı kaldırılarak UMREK koduna göre raporlamanın gönüllülük esasına dayalı olarak yapılması sağlanmak isteniyor. Bu kanun maddesiyle sermaye mevcut maden sahalarını ‘keyfi’ bir tutumla büyütmesi sağlanırken, yeraltında hangi madeni çıkaracağı bilgisini bile paylaşmaktan muaf tutuluyor.
Yağmaya hız kazandırılacak
Kanun değişikliği gerekçesinde, rapor zorunluluğu MTA Genel Müdürlüğü çalışmalarında maliyet artışının yanında hammadde kaynaklarının tespiti ve ekonomiye kazandırmasındaki süreci uzatarak olumsuz etkilediği iddia ediliyor. Bu durumun madencilik sektöründeki cari açığın azaltılmasına yönelik ülke hedefleriyle örtüşmediği ve bu nedenle değişiklikle, MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen etüt, jeofizik, sondaj vb. çalışmalar sonucunda varlığı tespit edilen kaynaklar UMREK standartlarına göre ekonomik olarak değerlendirilemediği için MTA Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacak teknik raporlar ile ekonomiye hızlıca kazandırılması ve böylece MTA Genel Müdürlüğünün sahalardan buluculuk hakkı elde ederek gelecek yıllarda milli ekonominin ihtiyacı olan hammadde talebinin karşılanabileceği belirtiliyor. Bu kanunun yabancı maden şirketlerinin UMREK aracılıyla ulaştığı MTA raporlarına dayanarak ülkede at koşturmasının önündeki bürokratik engelleri kaldırılarak büyük bir yağmanın hızla sürece eklenmesi amaçlanıyor.
Göller, kıyılar ve denizler
Hazırlanan teklifle Kıyı Kanunu’nda değişiklik ise sulak alanların işgal edilmesinin önünü açıyor. Kıyı Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikle; denizler, baraj gölleri, suni göller ve tabii göllerin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarında ‘imar planı yapılmaksızın’ yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabilmesi hedefleniyor. Ayrıca Doğal Gaz Piyasası Kanunu’na ‘doğalgazın sıvılaştırılması’ tanımı eklenerek, yerli üretim veya farklı kaynaklardan ithal edilen doğalgaz, Türkiye’de sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilecek. Enerji verimliliğini artırmak amacıyla hazırlanan projeler, 15 milyon lirayı geçmemek kaydıyla bedellerinin yüzde 30’u Bakanlık tarafından karşılanacak.
Katar ve BAE’ye muafiyet
Mevcut depolama tesisleri ve bu tesislerdeki kapasite artışları veya yeni yapılacak tesisler, düzenlemenin sisteme erişime ilişkin hükümlerinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın görüşü alınarak Kurul kararı ile belirli süre muaf tutulabilecek. Doğalgaz sıvılaştırma lisansı başvurusunda bulunan tüzel kişilerin teknik ve ekonomik güce sahip olmaları ve yönetmeliklerde belirtilen diğer şartları taşımaları zorunlu olacak. Sıvılaştırma tesislerinde yürütülen faaliyetler depolama faaliyeti olarak sayılmayacak. Sıvılaştırma tesisi işletmecileri faaliyet gösterdikleri tesislerin ilgili standartlara ve teknik kriterlere göre yapılması ve işletilmesinden sorumlu olacak. Bu kanun değişikliği, Katar ve BAE gibi ülkelerin Türkiye’de tekel konumuna gelmesinin hedeflendiğine işaret ediyor.
YEK destekleri genişletilecek
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da yapılan değişiklikle, Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) yarışmalarına (ihale) ilişkin usul ve esaslar, ilgili yarışma şartnamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenecek. 10 yıllık süresi biten lisanssız üretim faaliyeti kapsamındaki tesisler, talep halinde ve lisans alma bedeli ile lisans süresi boyunca elektrik piyasasında oluşan saatlik piyasa takas fiyatını, tesis tipi bazında uygulanan güncel YEK Destekleme Mekanizması fiyatından fazla olması halinde aradaki ‘fiyat farkının’ YEK Destekleme Mekanizması’na katkı bedeli olarak ödeyerek lisanslı üretim faaliyetine geçebilecek. Bu kanun değişikliği ile enerji şirketlerine yapılan YEK destekleri adı altında yapılan ödemeler halkın cebinden çalınarak yapılma işleminin genişletilmek istendiğine işaret ediliyor.
Nükleer taşıyıcılık
Nükleer Düzenleme Kanunu’nda yapılan değişiklikle, nükleer madde taşıyan kişinin talebi, nükleer tesis işletenin muvafakati ve Nükleer Düzenleme Kurumu’nun onay yönündeki kararıyla taşıyıcının sorumlu olabilmesine imkan tanınacak. Buna göre, işleten, nükleer maddelerin taşınmasına ilişkin sigorta yaptırma veya teminat gösterme yükümlülüğünü kurumun onaylaması şartıyla taşıyıcıya devredebilecek. Yükümlülüğü devralan taşıyıcı, düzenleme kapsamında işleten olarak sorumlu olacak.
Bu değişiklikle nükleer santral sahibi şirket, olası nükleer kazalardan muaf tutulurken, taşıyıcı şirketin radyasyon yüklü atıkların toplanacağı yeri de belirleyerek büyük bir çevre kirliliğinde tek sorumlu olması ve santral sahibi şirketin atıklardan doğan sorumluluğunu da üsteleneceği sonucu çıkıyor.
Halkın malına ucuza çökmek
Enerji nakil hatlarına ilişkin irtifak alanı hesabında mevzuatta yer almayan manyetik alan ve elektriksel alan gibi etkenler nazara alınarak mevzuata göre belirlenmesi gereken bedelin çok üzerinde bedel/tazminat hesaplanmaktadır. Bu madde ile ilgili mevzuatında belirlenen teknik kriterlerin uygulanması suretiyle irtifak alanının hesaplanmasında yeknesaklık sağlanması, elektriksel veya manyetik alan gibi başkaca etkiler eklenmek suretiyle fahiş kamulaştırma bedellerinin belirlenmesinin önüne geçilmesi ve kamu kaynaklarının tasarrufu ile yapılacak yatırım miktarlarının artırılması amaçlanmaktadır. Bu değişiklikte açıkça belirtildiği gibi halkın malına ‘acele’ ve ‘ucuz’ çökme planı yapıldığı anlaşılmakta.