Hükümetin yayınladığı yönetmelik ile belirlenecek olan maden bölgelerinde şirket birleşmelerinin zorunlu hale getirilmesi tekelleşmeyi, dolayısıyla da dünya maden tekelleri için cennet yaratılmasını olanaklı kılıyor. Tüm veriler bu duruma işaret ediyor
Yusuf Gürsucu/İstanbul
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz günlerde madenler üzerinde bor stratejisini açıklamıştı. Albayrak, Çinli bir şirketle ortaklık kurularak bor madenini işleyeceklerini ve yüksek katma değer oluşturacaklarını ifade etti. Ancak ortaya çıkacak katma değerin halkın refahına katkı yapmaktan uzak olduğu ve katkının bir avuç zenginin cebini dolduracağı konuşuluyor. Bor madenlerini çıkaran Eti Maden İşletmeleri’nin özelleştirilmesi yerine Varlık Fonu’na devredilmesi ile işletmenin dış kredilerde rehin olarak verilmesi sağlandı. Diğer yandan madenlerin bütünleşik maden bölgeleri yaratılarak topyekûn yok edilip uluslararası sermayeye pazarlanmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
Londra da ne sözler verildi?
Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Aytuğ Göksu yaptığı bir açıklamada, “İngiltere tarafından yapılan önemli doğrudan yatırım işlemlerinin gıda, ticaret, gayrimenkul, kimya ve madencilik gibi farklı sektörler kanalıyla gerçekleşmesi, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin derinliği ve çeşitliliğinin altını çizmektedir” dedi. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın İngiltere’ye yaptığı ziyarette Londra’da 3 gün kalması dikkat çekmişti. Dış borçların ödenebilmesi ve vadesi gelmiş borçların ertelenebilmesi için uluslararası fonlarla görüşmeler yapılmış ancak elleri boş döndüğü basına yansımıştı. Ardından Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya da Londra’da uzun süre kalmışlar ve bazı anlaşmalara imza atmışlardı. Londra’da ne tür sözler verildi bilinmiyor ancak bazı veriler ipuçları barındırıyor.
Milli madencilik
Londra’daki görüşmelerle parelel Türkiye’de maden havzalarının bütünleşik kullanımı (maden olduğu belirlenen vadiler ‘Maden Bölgesi’ olarak belirlendi) gibi bir takım adımlar hızla atılmaya başlandı. Sürekli dillendirilen sermaye yatırımlarının ‘Milli’ sözlerle süslenmesi ise halen sürdürülüyor. Kanadalı firma Centerra Gold’un, Türkiye’deki faaliyetleri için aldığı Öksüt Madencilik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Alper Sezener, siyanür ayrıştırmasıyla Kayseri’nin Develi ilçesinde altın çıkarılmasını ‘Milli Maden Projesi’nin bir parçası olarak gördüklerini belirterek, “Ülkemizin milli madenciliğinin, yabancı yatırımcıların desteği ile daha da ileri götürülebileceğini düşünüyoruz” demişti. Sermayenin çıkarlarını ‘milli’ menfaat gibi sunmasının son dönemin moda kavramlarından biri olduğu ve sıkça başvurulduğu izleniyor.
Albayrak’tan tekellere çağrı
Enerji Bakanı Albayrak yaptığı bir açıklamada, ‘Türkiye’nin Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu’ (UMREK) ile madenlerde yeni bir döneme girildiğini belirterek, “Uluslararası Maden Rezervleri Raporlama Standartları Komisyonu (CRIRSCO) üyeliğiyle beraber, maden sahalarımızda yapılan arama ve işletme faaliyetlerine ait sondaj, analiz, test ve her türlü çalışma verisi artık uluslararası standartlarda ve tüm dünyada geçerli UMREK kodu ile raporlanacak. Şimdi madenlerde ‘Türkiye vakti’ diyoruz. Türkiye’de yatırım yapan hiçbir yatırımcı kaybetmedi, istiyoruzki madencilik alanında da yatırımcılar girsin, kazansın” dedi. Albayrak, maden rezervi noktasında Türkiye’nin dünyanın hatırı sayılır ülkeleri arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye maden tekellerine cennet!
İlan edilecek maden bölgeleri içinde yer alan şirketlerin birleşmesinin zorunlu hale getirilmesi madenlerde tekelleşmeyi ve dolayısıyla da dünya maden tekelleri için cennet yaratılmasının olanaklarını yaratıyor. Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi aşmak ve dış borç ödemeleri için kredi bulmak ya da borç erteleyebilmek amacıyla doğal alanların yağmalanmasının gerçekleşeceğini düşünmemiz için yeterince neden var. Ancak böyle bir yağma yolu açılırsa Türkiye coğrafyası yaşanacak yer olmaktan çıkacak. Türkiye’de maden bölgelerinde yaşanan gelişmeleri her gün izliyoruz. Ormanların, meraların, tarım arazilerinin ve su havzalarının hızla ve geri dönülmez biçimde yok edildiği -kirletildiği Türkiye’de gelecek günlerin daha da kötü günlere gebe olduğu ise açıkça görülebiliyor.
74 maden ruhsatı iptal edildi
Birbirine bitişik veya yakın maden sahalarının maden bölgesi olarak ilan edilerek maden sahaları içindeki ruhsatların birleştirilmesini öngören düzenleme sonrası, sektörde ruhsat güvencesi endişesinin ortaya çıktığı duyuruldu. Maden sektöründe iş yapan şirketler, yapılan düzenlemenin serbest piyasa ekonomisine aykırı olduğunu söylüyorlar. İki ruhsat arasında kilometrelerce mesafe olsa dahi ruhsatları maden bölgesi kapsamına alma olanağı sağlanırken, mevcut ruhsat sahipleri ruhsatlarının ellerinden alınacağını belirtiliyorlar. Mayıs ayında Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklikle, bölge içinde kalan ruhsat sahiplerinin 3 ay içinde “ruhsat birleştirme taahhütnamesini” MİGEM’e teslim etmeleri ve 6 ay içinde “ortak şirket” kurmaları gerekiyor. Madencilikle ilgili gelişmeler her geçen gün artarak devam ederken, ruhsat iptalleri ile cezaların aynı zaman diliminde yaşanıyor olması dikkat çekici. Geçtiğimiz günlerde ruhsat bedelleri zamanında ödenmediği gerekçesiyle 74 maden ruhsatı iptal edilirken, 453 şirkete para cezaları kesilmesine yönelik karar Resmi Gazete’de yayınlandı.