Samsun Şahin Dağları’nda Kanadalı altın şirketinin sondajları için yollar valilikçe yapılırken, büyük bir orman katliamı yaşandı. Sondaj sonrası yolların dışında madenin enerji ve su gibi altyapı ihtiyaçları da valilikçe karşılanacak
Samsun’un Kavak ve Havza ilçelerini kapsayan Şahin Dağları’nda altın madeni arama çalışmaları için Kanadalı maden şirketi Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye’deki ayağı olan TÜPRAG Metal Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Çanakkale’de ne yaptıysa burada da aynısını yapmaya başladı. Bu amaçla valilik emriyle bölge orman işletmesi sondaj noktaları ve bu noktalara ulaşımı sağlayan yollar açarken binlerce ağaç katlediliyor. Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) Sözcüsü Mehmet Özdağ, “Orman İşletmesi bölgede birçok yeni yollar açmış. Yollarda genişletme çalışmaları yapılmış. Bölgede en az 10 kilometre uzunluğunda 4-5 metre genişliğinde yollar gördük. Makina izlerine bakıldığında bu yolların yeni açıldığını gözlemleyebiliyorsunuz” diye konuştu.
462 sondaj noktası
Samsun Kavak-Havza Şahin Dağları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Av. İlhan Ayrancı ise “Yaptığımız incelemeler kanımızı dondurdu. Şahin Dağları resmen talan ediliyor. Kavak Orman İşletme Müdürlüğü tarafından resmen örümcek ağı gibi binlerce ağaç kesilerek yollar açılmış. Binlerce metrekarelik orman yok edilmiş. Tahminimizde 50-60 dönümlük bir arazi boyutu kadar yeni yol açılmış” dedi. Kanadalı maden şirketi Şahin Dağları’nda, her biri 450 metre derinliğinde toplam 462 sondaj noktası açmak istediği bilinirken, önümüzdeki süreçte Şahin Dağları’nda yüksek sondaj platformları ile maden arama faaliyetlerine başlayacak.
Madenlerin AKP için özel bir yeri var
Kazdağları, Dersim, Bergama, Ordu, Uşak ve diğer birçok bölgeri de içine alan altın madenlerinde ciddi bir artış yaşandığı izlenirken, Türkiye coğrafyasının yüzde 65’i için maden lisanslarının hazırlandığı belirtiliyor. AKP hükümeti iktidara geldiği 2002 yılından bu yana temel olarak 3 alanı kendine bağlayarak bu alanlara yönelik destekler sağladı. Bu 3 alan ise enerji, maden ve inşaat sektörleriydi. Bu alanlarda kendi çeperindeki sermaye yapılarına öncelikler sağlayarak bu şirketlerin devasa ölçeklerde büyümesi gerçekleştirildi. Enerji ve maden alanlarının en önemli ortak özelliği ise doğal yaşam alanlarına vermiş olduğu zarar. AKP’nin her türlü yağma planı içinde yer alan “milli” kazanımı gösteren herhangi bir veri ortaya konamazken, doğal alanlar adeta katliama uğradı. AKP iktidarının temel aldığı 3 sektör içinde madenlerin ise özel bir yer tuttuğu görüldü.
AKP’nin maden politikası
AKP’nin 2018 yılı seçim beyannamesi maden politikalarını açıkça ortaya koyan özelliktedir. Beyannamede madencilik sektörünün geleceği için tüm yasal adımların atılmaya devam edileceği vurgulanmış ve “Madencilik sektörünün çevre mevzuatına uyumlu hale getirilerek, bu alanda Türkiye Hammadde Tedarik Stratejisi belirlenecek. ‘Yatırım ve sermaye güvenliği’, ‘rezerv güvenliği’, ‘bilgi güvenliği’ gibi hususlarda ‘Güvenli Madenciliğin Yol Haritası’ çalışmasını yapacağız. Ülkemizin sahip olduğu doğal kaynakların arama ve üretim çalışmalarına devam edeceğiz. Bu kapsamda kamu ve özel sektörün 2019 yılı sonuna kadar 6 milyon metrenin üzerinde maden arama sondajı yapmasını sağlayarak ülkemizin maden rezervlerini artıracağız. Ekonomik değere sahip ve katma değer sağlayacak demir, bakır, altın gibi maden sahaları için yatırıma imkan verecek ihale politikası ve süreçlerini oluşturmaya devam edeceğiz” diye belirtilmişti.
Şirketlere her türlü destek
AKP beyannamesinde daha birçok vurgu bulunuyor, alıntıladığımız bölüm ise madenciliğe bakışın önemli bir özeti. Madencilik sermaye yapıları açısından birikimlerini yeniden değerlendirebilecekleri özel bir alan olarak görülür. Dünyada ve Türkiye’de devletlerin sağladığı olanaklarla vergi ödemedikleri, saha temini giderleri sıfır olan, altyapıları (enerji-su-yol vb.) devletçe karşılanan, ucuz ve uzun vadeli krediler sağlanan, doğa yıkımlarının önünde devletin her türden kurumu ile birlikte şirket çıkarlarının öncelendiği bir sektör sermaye için önemli bir yatırım alanıdır. AKP beyannamesinde özel olarak vurgulanan bakır, gümüş ve altın madenleri aynı zamanda uluslararası sermayenin de ilgi alanında yer almaktadır. Yasalar madencilere özel hazırlandı Yabancı Sermaye Derneği (YASED) tarafından hazırlanan Endüstri Bölgeleri Kanunu ile Maden Kanunu’nda yapılan değişikşiklerle sermaye talanına zemin hazırlandı. Bu kanunlarla koruma alanları, ormanlar, meralar, su havzaları birer maden sahası haline getirildi. Devlet ormanlarında maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu olan su, haberleşme, yol ve altyapı tesislerinin yapımına, ‘bedel’ karşılığında Tarım ve Orman Bakanlığı’nca izinler verilmeye başlandı. Devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, orman içi dinlenme yerleri, nadir ekosistemlerin bulunduğu ve ‘mutlak korunacak hassas alanlar’ dahi maden şirketlerinin emrine sunuldu.
‘Altyapılar valiliklerce yapılacak’
3 Temmuz 2005’te Köy Kanunu’nun 87. maddesi ve Tapu Kanunu’nun 36. maddesini değiştirilerek, yabancı şirketlerin istedikleri yerden toprak almasına, maden arama ruhsatı adı altında köyleri dahi satın almasına izin verilmişti. Dünyanın sabıkalı en büyük maden şirketlerinden biri olan Rio Tinto, zengin trona yataklarına sahip Ankara’nın Sincan, Eryaman ve Güdül ilçelerinin bulunduğu bölgede 500 km2 bir alanı uhdesine dahil etmişti. Köy kanunu sermaye kesimlerine yeterli gelmedi ve koruma bölgelerinin tamamında faaliyetlerini yürütmek istiyorlardı, bu da Endüstri Bölgeleri Kanunu ve Maden Kanunu gibi birçok kanunla AKP hükümetince sağlandı. Çıkarılan kanunlarda çok ilginç bir madde vardı, kanunda birçok muafiyet ve vergisizliklerle birlikte “maden bölgelerinin altyapı hizmetleri valiliklerce yapılacak” ibaresi yer aldı. Bugün olanca tepkiye rağmen jandarma zoruyla Karadeniz’deki yaylaları birbirine bağlayan 2 bin 600 km’lik ‘Yeşil Yol’ şirketlere altyapı olarak inşa edildi.
EKOLOJİ SERVİSİ