AKP iktidarının 16 yıllık geçmişinde madencilik özel bir yer tutuyor. Bugüne kadar madencilerin talepleri her zaman yerine getirilirken, madenciler artık dur durak bilmeden zeytinlikler ve ormanlar dahil her yeri istiyor
Geçtiğimiz gün madenci patronları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na giderek Bakan Yardımcısı Mithat Cansız ile görüştü. Ziyarette orman bedelleri, ihalelik sahalar, mermer artıkları, taş ocakları, zeytinlikler gibi konuların ele alındığı belirtildi. Ziyarete katılanlar altın, taş ocakları vb. madencileri ile tüm madencilerin dernek ve birliklerinin başkanları. Görüşmede ayrıca Maden İşleri Genel Müdür Vekili, Orman Genel Müdür Yardımcısı, Orman Genel Müdürlüğü İzin ve İrtifak Dairesi Başkanı’nın yer alması madencilerin taleplerinin alınarak icraata başlayacaklarına işaret ediyor. Görüşmeye katılan madencilerin talepleri arasında yer alan zeytinliklerin ve ormanların içinde madencilik yapmalarının kolaylaştırılması ele alındı. Maden patronlarının zeytin yasasının değişmesini talep ettikleri sızan bilgiler arasında.
Ayrıca kolay kredi peşine düştükleri ve maden için talep ettikleri orman izinlerinde bürokrasisinin çok uzun sürdüğünü ve çözüm bulunmasını istedikleri belirtiliyor. Hükümetin madencilere ve yakın süreçte başladıkları havza madenciliğine bakışı, sermayenin doğal yaşamı “hamuduyla götürme”sini sağlayacak nitelikte olduğu belirtiliyor. Bugün Türkiye’de öne çıkan maden işletmeleri özellikle kömür, altın, krom, bakır, nikel ve taş ocakları. 2015 yılında çıkan maden yasasında madende ortalama yüzde 2 olan devlet hakkının yüzde 50’sinden havza madenciliği bağlamında vazgeçilmişti. Bu durum altın vb. madenlerin yerinde işlenmesi gibi sermaye taleplerine açık bir destek olduğu biliniyor. Birçok bölgede yer alan altın madenleri siyanür havuzlarında, Manisa Turgutlu’daki Çaldağ nikel madeni ise sülfürikasit havuzlarında yerinde işlemekteler. Sonuçları ise bölgeye geri dönülmez zararlar veriyor.
Karadeniz’de altın ve uranyum
‘Yeşil yol’ adı verilen ve 2000 mt yükseklikteki yaylaları sözde birbirine bağlayacak olan Ordu’dan Artvin’e kadar adeta bir otoyol inşa ediliyor. Çıkarılan maden yasasında maden bölgelerinin altyapı hizmetleri valiliklerce yapılacak maddesi yer almıştı. Bu madde yeşil yolun yapılma nedenini açıkça ortaya çıkardı. MTA’nın belirlemelerine göre Doğu Karadeniz bölgesi altın, uranyum, bakır, linyit, çinko, betonit, demir, mermer maden yatakları bakımından oldukça zengin kara parçası olma özelliği barındırdığı belirtiliyor. Örneğin Giresun’un Görele ilçesi Çanakçı mevkiinde 1 ton kapasiteli altın, Şebinkarahisar yatağında ise 300 ton kapasiteli uranyuma rastlanmış.
‘Sönmeyen’ yangınlar
Son günlerde Dersim ve Bingöl coğrafyasında ormanlar yanıyor. Yanıyor doğru bir belirleme olmayabilir, çünkü bütün veriler ormanların askerler tarafından yapılan bombardımanlarla yakıldığını gösteriyor. Savaşlarda askeri taktiklerden birisi de ‘yakıp yıkma taktiği’dir. Bu taktik ‘düşmana’ faydalı olabilecek her şeyin tahrip edilip kullanılamaz hale getirilmesine dayanmaktadır. 1977 Cenevre Sözleşmeleri’nde yasaklanan bu taktik halen dünyanın birçok yerinde uygulanmaktadır. Bu sözleşmeyi imzalamamış olan ülkeler ise dikkat çekici; ABD, İsrail, İran, Pakistan, Türkiye ve Irak. Bu nedenle mi yakılıyor diyemiyoruz çünkü olup biten Türkiye coğrafyasında gerçekleşiyor. Ancak bilinen bir şey varsa o da bölge halkını kırsaldan kovmak ve yanan ormanlık alanların madenciler tarafından hamuduyla götürülmek istendiğidir. Cumhurbaşkanlığı sisteminin madencilik üzerinden bir büyüme beklentisi içinde olduğu açıklamalarında yer alıyor. Bu durum Bakanlığı ziyaret eden madencilerin taleplerinin bakanlıkça emir telakki edileceğine ve gereğinin yapılacağına işaret ediyor.
EKOLOJİ SERVİSİ