Türkiye’de mevcut iktidar her yönüyle ölmüş bir balığı andırıyor. İktidar suyun akıntısına, rüzgarın esintisine göre hareket ederken tek muradı iktidarını sürdürebilmek. Bu süreçten zarar görenler ise yoksul halklar ve doğal yaşam! Nereye akacağı belli olmayan akıntının ardında sıraya geçmiş olan sermaye ise bu süreçten oldukça mutlu. Bu mutlu azınlık içinde öne çıkan kesim ise madenciler.
Madenciler çok mutlu çünkü sanayi üretiminin düştüğü, tarımın katledildiği, inşaatların karşılık bulmadığı, enerji arz fazlasının ayyuka çıktığı bu dönemde iktidarın yaslanabileceği tek yağma alanı olarak madencilik öne çıkıyor. Her istediklerini iktidara yaptırabilme gücüne erişmiş olan maden şirketleri dolayısıyla iktidarın baş gözdesi durumunda.
Şirketlerin iktidardan beklentileri sürekli artarken uzun süredir gerçekleştirmekte zorlandıkları birçok talebi içeren yasa hazırlığı ise meclise gelmek üzere. Şirketler, madencilikte idari sürecin sadeleştirilerek ruhsat alım sürelerinin kısaltılması, ormanların katledilmesi için istenen ücretin düşürülmesi, zeytincilik kanununda madenciliğin önünde engel olan içeriğinin tamamen ortadan kaldırılmasını, tüm doğal koruma alanlarının madenciliğe açılmasını dört gözle beklemekteler.
İktidar ise bu talepleri aşan ve maden şirketlerinin her istediklerini yapabilmesini sağlayacak girişimi Orta Vadeli Program’da (OVP) ortaya koyarak, madenciliğe ‘kamu yararı’ kılıfı geçirip şirketlerin önündeki tüm engelleri kaldırmaya hazırlanıyor. 25 Ekim 2023’de Resmi Gazete’de yayımlanarak onaylanan 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’na göre maden arama faaliyetlerinin ‘kamu yararı’ kapsamına alınacağı ve madencilik faaliyetlerini kolaylaştırmak amacıyla ‘tek durak’ uygulamasına geçileceği açıklanmıştı.
Açıklanan 2025-2027 Orta Vadeli Program’da ise ‘kamu yararı’ ve ‘tek durak’ uygulamasının yanı sıra maden şirketlerinin birçok talebinin de yürürlüğe gireceğini ortaya koydu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Madencilik Meclisi Başkanı İbrahim Halil Kırşan, ağzı kulaklarına varan bir mutlulukla açıklamalarda bulundu.
Açıklamada, tüm tabii kaynak yönetim sistemlerinin tek elden yönetilmesine yönelik maddenin hayata geçirilmesinin, sektörün en büyük beklentilerinden olduğunu ifade ederek, “Madencinin ruhsat alması yetmiyor, mülkiyet izinlerini alabilmesi için ilgisine göre orman, mera, hazine veya şahıstan izin alması gerekiyor. Çevresel Etki Değerlendirme sürecinde de birçok kurumdan görüş alınıyor ve süreç uzuyor. Tek elden bir yönetim sistemi geliştirilebilirse bütün bu sıkıntı ve zorluklar aşılmış olacak” sözleri dikkat çekti.
Kırşan durmuyor ve istemeye devam ediyor, “Maden arama faaliyetlerinin ‘kamu yararına yapılan bir faaliyet’ olarak tanımlanması durumunda sektörde sıkça karşılaşılan ‘sorunların’ önü kesilecek” sözleriyle, doğa yağmasında mahkemelerin devre dışı bırakılması ve halkın malına, meralara, ormanlara, tarım arazilerine çökme özgürlüğünden söz ediyor.
Kırşan, “Özel sektör eliyle yapılmış madencilik faaliyeti kamu yararından çok, kâr amacı güden bir faaliyet olarak kamuoyunda karşılık buluyor. Kamu yararı kavramı, yatırım güvencesini artıracak sürdürülebilir madencilik faaliyetinin güvencesi haline gelmiş olacak” sözleri ise çok daha dikkat çekici bir açıklama.
Halk, madenciliği kâr amacı güden faaliyetler olarak görüyor olması yaşam adına sevindirici ve çok önemli bir durum. Halkın gözünde, madenciliğin şirket çıkarlarından başkaca bir şey olmadığı net bir biçimde doğru anlaşılıyor. Hükümetin ve şirketlerin kamu yararı vurgusu halkın değil şirketlerin çıkarlarını tanımladığı açık bir gerçek.
Zeytinlik alanların madenciliğe açılması başlıca talepleri içinde yer alırken, doğal ve arkeolojik SİT yani tüm koruma bölgelerinin de madencilere tahsisini talep ederlerken ‘kamu yararı’ kılıfı katliamları kolaylaştıracak bir zırha dönüştürülmek isteniyor.
OVP 2024 yılı programında, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü iş birliği ile her bir maden grubunun özelliklerini ve ihtiyaçlarını gözetecek şekilde yeni bir maden kanunu hazırlanacaktır” ifadeleri, meclisin açılmasıyla birlikte yeni maden kanununun AKP ve MHP oylarıyla kabul edilmesi beklenmelidir.
Bunu önleyebilecek tek güç ise bugüne kadar olduğu gibi halkın kendisinden başkası değildir. Bu yasanın kabul edilmesiyle birlikte yağmaya ve yıkımlara karşı mücadele yürüten halkın hükümetin ‘kamu yararı’ kararı kılıfına karşı da mücadele yürütüp ‘kamunun’ kendileri olduğunu hatırlayıp şirketlerin kamusal yağmasına izin vermemek için daha sert mücadeleler yürütmek zorunda kalacağını da belirtmek gerekiyor.