Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları AKP’lilerin zihninde üçe ayrılırlar: 1- Sözde vatandaş statüsünde olan maaşsızlar (yani işsizler), 2- Maraba statüsünde olan asgari ücretli tek maaşlılar, 3- Özde vatandaş statüsünde üç-beş maaşlı AKP’li kodamanlar.
Varlık fonu şirketleri, şirketleşmiş eski kamu iktisadi teşekkülleri ve kamu bankaları AKP’lilerin arpalığı olmuşken tek maaş alanlar artık AKP’li olarak bile görülmüyorlar. En az iki maaş ama “başarılı” bir AKP’li en az üç maaş ve üzerine erişebilendir.
AKP’liler “Devlet malı deniz, yemeyen domuz” sözünü kendilerine rehber edindiler. Vatan, millet, dava, diye anlatılan bu şey, aslında, tüyünden bir tane daha fazla koparmanın kâr sayıldığı o meşhur domuz sanki.
Tüm bunlar olurken, Tayyipler âleminde herkes bir yandan alabildiğine ‘reisçi’ görünedursun, ‘reisin belinin tutmadığı, korse taktığı, kanserinin nüksettiği’ haberlerinin köpürtülmesine bakılırsa AKP ve RTE’nin sonunun geldiği aşikâr ve devlet-AKP içindeki pek çok ekip kendisini post-Tayyip dönemi için hazırlıyor.
Hulusi Akar, Güney’de bir savaş kazanıp, Mareşal Hulusi Akar olarak, AKP’nin ve yeni Türkiye’nin başına geçmeye hazırlanıyor.
Süleyman Soylu, Peker ifşaatlarından ve RTE’nin, SS için özel çıkarttığı Takrir-i Sülü yasasıyla zedelenmiş olan itibarını, tik-tok fenomenleri gibi, Arjantin’den adam kaçırma challenge’ı ile tamir etmeye çalışıyor.
Post-Tayyip döneminde yeni Türkiye’nin başına yakıştırılan bir başka isim de Hakan Fidan. Akar ve S.S.’in maharet gösterme challenge’ını, Kırgızistan’dan Türkiye asıllı (Cemaatçi) bir Kırgızistan vatandaşını, yerel bir mafya grubunun taşeronluğunda kaçırma operasyonu ile göğüslemeye kalktı ama mesele yine “İki adam gönderirim, dört füze attırırım” kıvamına geldi.
Damat Berat, kendisine istikbal biçilen dördüncü isim. Kendisi müstafi ve en azından resmi olarak operasyonel bir yeteneği olmadığından, pelikancılar, troller ve taşeron mafya grupları ile birlikte AKP, bürokrasi ve iş dünyası içindeki ilişkilerini zinde tutmaya çalışıyor.
Akar, S.S., Fidan, Albayrak; RTE sonrası Türkiye’nin tek adamı olmak için mücadele ededursunlar, daha aşağıda AKP’li yöneticiler ve bürokratlar, kevgire dönmüş hazine kasasından küplerini doldurma derdindeler.
Öte yandan, post-AKP sonrasına hazırlanan bir ekip daha var, o da 90’lar, Ergenekon ya da Susurluk diye bilinen yapının değişik aktörleri; Peker’in ifşalarını, o zamanlar Güney Çanakkale olarak adlandırdıkları Suriye bölgesinde Nusracılar ile birlikte çatışmalara katılmış kimi başka kriminal tiplerin ifşaları takip ediyor. RTE gitse bile onu oraya getiren ve tutan yapının, kendi iktidarını korumak için pek çok siyasi, ticari, kriminal sebebi olduğu görülüyor.
Sistem muhalefeti RTE’nin ilk seçimde gideceğinden çok emin. Dahası bunun HDP ile araya mesafe koyarak olacağı saplantısındalar. AKP bir trajedi sahnelerken, sistem muhalefetinin durumu trajikomik hale çevirmesine bir süre daha tanıklık edeceğiz ne yazık ki.