Türkiye devletinin bugün Lozan’a uymadığı ve ihanet ettiğini söyleyen Tarihçi Mehmet Bayrak, Lozan Anlaşması’nın bedeli Kürtlere ödetildiğini belirtti.
Lozan Anlaşması 24 Temmuz 1923’te imzalandı. Tarihçi Mehmet Bayrak, Lozan’ın 96’ncı yıl dönümünde Mezopotamya Ajansı’ndan Diren Yurtsever’e değerlendirmelerde bulundu. Lozan Anlaşması’nı Kasr-ı Şirin Antlaşması’na benzeten Bayrak, Kürt toplumunun ve coğrafyasının resmen bölünmesini neden olarak gösterdi. Lozan’ı “ikinci büyük kırılma” olarak değerlendiren Bayrak, Lozan’a gelinmeden önce 1922 yılında Kürtlere özerklik verilmesi yönünde kanun tasarılarının görüşüldüğünü hatırlatarak, 1921-22 yılları arasında Türkiye’nin Fransa ile Rojava sınırlarını, İngiltere ile de “ Güney Kürdistan” sınırlarını paylaşmak için gizli görüşmeler yaptığını hatırlattı.
Bayrak, “Lozan’a gidildiğinde Rojava ve Güney Kürdistan’a ilişkin bu tavizler verilmiş oluyor. Mustafa Kemal her ne kadar Lozan öncesi gazetelerin baş yazarlarıyla İzmit’te yaptığı görüşmede ‘biz sınırını Misak-ı Milli’ye uygun olarak güneyden geçmesini Kürt bölgesi dahil içine almasını öngörüyoruz’ dese de oradaki sınırsız servet oluşturan petrol kaynakları ile kendi deyimiyle ‘İngilizler orada bir Kürt hükümeti teşkil etmek istiyorlar’ diyor. Eğer bu Kürt hükümeti teşkil edilirse bizim içimizdekilere de yansır’ şeklindeki gerekçelerle bu tavizler veriliyor” diye konuştu.
‘Tarihten ders alınmadı’
Lozan’ın imzalanması ile birlikte 1924 yılında gazetelerde, “Türkün süngüsünün görüldüğü yerde, Kürtlük biter” alt başlıklarının yazılmaya başlandığını belirten Bayrak, “O tarihe kadar Türkler ile Kürtlerin eşit yaşamaları öngörülmekteyken, bunlara vurgu yapılmaktayken, Lozan anlaşmasından sonra bir bakıyoruz ki 1924’te hem anayasa değişiyor hem de İttihatçıların öngördüğü şekilde Türk ve İslam vurgusu yapılıyor. İnsanlar tarihten ders çıkarmayı bilselerdi, zaten bunlar yaşanmazdı. Bu kan, gözyaşı, acılı süreçler yaşanmazdı” ifadelerini kullandı.
‘Bu acılı süreçler yaşanmazdı’
Bayrak, 1925 Şeyh Said İsyanından sonra sürgüne giden Kürt aydınlarının 20 Mayıs 1926’da hükümete gönderdikleri mektuba değindi. Mektupta yer alan Kürt aydınlarının tespitlerinin ve öngörülerinin bugünkü uygulamalar ile karşılaştırılması gerektiğini belirten Bayrak, “Mektupta, ‘mevcut politikanın yürütülmesinde ve kalıcılaştırılmasında diretilirse, Kürtlük aleminden vazgeçmiş Türklüğü, yalnız bugün için değil yarın da güçlükler, korkunç durumda kalmayacağının güvencesini kim verebilir. Bu anlayış ve sorumlulukla acı gerçeğe ihtilalin son demlerine kadar direniyorduk ve kesinlikle kan dökülmesinden yana değildik. Ne yapalım ki bıçak kemiğe dayandı, acı gerçek dolayısıyla Şubat 1925 ihtilalini yapmakla milletimizi savunmaya mecbur kaldık. Biz Kürt aydınları, Kürtlüğün hayat ve bekasına suikast edilmemek şartıyla müthiş ve müfit cumhuriyet ve uygarlaşma taraftarıyız. Bu bugüne de ders ve akıl verecek bir muhtıra mektuptur. Eğer genç Türkiye Cumhuriyeti Türk ve Kürtlerin bir arada yaşamasını gerçekten istiyor ve kürtlüğün kuvvet ve kudretinden yararlanmayı ve kürtlükten çok Türklüğün varlığını sağlamlaştırmak ve en azından Kürt milletini kazanmayı hedefliyorsa tek çözüm yolu ve ilaç 20’nci yüzyıl uygarlığının ulus ve özgürlük prensiplerine saygı ve uyma ile Kürtlerin yaşam hakkını kabullenmek ve bu suretle Avrupalılara dost ve düşmana karşı olgunluğunu ve siyasi yeteneğini göstermektir. Aksi takdirde Kürdistan büyük bir kin ve kırgınlık yuvasına dönecektir’ deniliyor. İşte eğer buna uyulsaydı, Kürt aydınlarının içten sesi duyulsaydı, gereği yapılsaydı bugün ne Güney Kürdistan’da ne Rojava’da ne de Kuzey Kürdistan’da bu acılı süreçler yaşanırdı.”
‘Devletin gizli raporunun bile Kürt meselesine dair gerçeği ortaya koydu’
1945 yılında Türk raportör Ahmet Hasip Koylan’ın bir rapor hazırladığı hatırlatmasında bulunan Bayrak, raporda Kürt meselesinin bitmediği, eninde sonunda kapıları çalacağı yönünde ifadelerin yer aldığını kaydetti. Devletin bu gizli raporunun bile Kürt meselesine dair gerçeği ortaya koyduğunun altını çizen Bayrak, “Buna rağmen bir ders alınmadı. Kürt meselesinin ret, inkar, imha yöntemleriyle çözülemeyeceği vurgulanıyordu o raporda” dedi.
‘Türkiye Lozan’a ihanet etti’
“Lozan’ın bedeli Kürtlere ödetildi” diyen Bayrak, Lozan’ın 37’den 45’inci maddelerine kadar Kürtlerin anadilde savunma hakkı, dillerini, kültürlerini özgürce yaşamaları ve geliştirmeleri, ayrımcılığa tabi tutulmamaları gibi maddelerini içerdiğini ifade etti. Bayrak, Şark Islahat Planı ile birlikte Lozan’a ihanet edildiğini söyleyerek, Türkiye devletinin de bugün Lozan’a uymadığı ve ihanet ettiğini sözlerine ekledi.