Dünyanın devletsiz en kalabalık halkı Kürtler, yüz sene evvel Lozan’da müttefik güçlerin parçaladıkları Kürdistan topraklarının parçalanmışlığını kabul etmediklerini ve yapılan anlaşmaları protesto için, Lozan şehrinde, ulusal birlik, bütünlük için miting düzenlediler. Burada önemli olan Kürt halkının ulusal bilincinin dünya kamuoyuna yansımasıdır. Protestolarda partiler üstü bir dayanışma gösterildi. Parti ve liderlerinin halkın taleplerine kulak vermesi oldukça önemli bir konudur. Bunun için dört parça olarak değil tek parça Kürdistan anlayışıyla ileriye dönük adımlar atılmalıdır. Her Kürt partisi ve başkanları değerlidir, birbirimizle kötüleşme lüksümüz yoktur, olmamalıdır.
Musa Anter “sandviç operasyonu” zamanında bir örnek ile şu hikâyeyi anlatmıştı. “Bostancı ve Erenköy’de pazar kurulurdu. Pazar girişinde tavuklar bir kafesin içinde alıcılarını beklerken birbirleriyle didişir, kavga ederlerdi. Ama dışarıya çıkınca başlarına ne geleceklerinden haberleri yoktu.”
Bakur, Başur, Rojhilat ve Rojava’da verilen mücadelenin değerlerini bütünleştirme ve ona sahip çıkma zamanı gelmiştir. Bu bir yarış değil, onurlu bir yaşamdır, direniştir. IŞİD’e karşı mücadelede dünyanın övgüsünü kazanan bir halk olarak kazanımlarımıza sahip çıkmalıyız. Kürtler her yönüyle birleşirse Ortadoğu’nun en güçlü halklarından biri olabilir. Kazanımlarımızı hayata geçirmek için birlikteliğimizi yüceltmeliyiz.
Seçimler bitti ama seçim öncesi konuşulanlar hayatımıza yansımadı. Cumhur İttifakı verilen sözlerini zamlarla taçlandırdı. TOGG arabası reklamlarda kaldı. Piyasalar altüst. Her şey reklam. Emekliye verilen zamların da bir hayrı kalmadı, zira zamlar o zamları da eritti. Hayat pahalılığı her geçen gün artarken, sosyal yaşamda daha da kötüye gidiyor. Zamlar halkın satın alma gücünü oldukça kırdı. CB israftan bahsederken, kendi yaşam şartlarını es geçiyor. Oğlu Bilal sanal alemde babası ile ilgili bir cümle kurmuş: “Babam bu ekonomi bilgisiyle paraya para demezdi ama o mütevazi bir hayatı seçti.” Mütevazi yaşamın tanımını anlamamış galiba. “Bilal’e anlatır gibi” anlatmak lazım.
Millet İttifakı yaptıkları hataların hesabını bu millete vermeden birbirlerini suçluyorlar. Kendi içlerindeki sıkıntılı ortamı kamufle etmek istiyorlar. Gerçeklerden uzak, daha doğrusu ülkenin sorunlarını çözmekten korkan bir siyaset anlayışıyla siyaset yapmanın bedeli, en sonunda siyaset çöplüğünde yer almak olur. Ekonomi sorunun temelinde hangi sorun var ilk önce ondan başlamalı. Senelerdir süren bir sorununu çözecek siyasi bir parti yok. Ne acıdır ki, Kürt düşmanlığı özellikle seçim dönemlerinde daha ön plana çıktı. Eskiden Kürt kardeşlerimiz diyerek oy toplanırdı ama artık o kardeşlik yalanına Kürtler inanmıyor. Göstermelik kardeşlik işlemeyince savaşı devreye soktular. Bu kadar senedir yapılan savaş yatırımları ülkenin ekonomisini yerle bir etti. Buna rağmen savaş halen devam ediyor. Ayrıca para bulma seyahatleri de devam ediyor. Birçok anlaşmalar yapıldı. Neler karşılığında bilemiyoruz. Bakalım kaçıncı neslimiz bu borçlardan etkilenecek.
Bugün gazeteciler tutuklandı ve gözaltına alındı. Kürdün siyasetçisinden, gazetecisinden ve sanatçı insanlarından neden korkuyorsunuz? Her gün yeni bir imam çıkıp fetva veriyor “şeriatı getirmek için çok çalışmalıyız” diye. Bunlar hakkında bir işlem yapıldı mı? Ama gazeteci talan şirketlerin haberini yaparsa, yolsuzluk yapanların üzerine giderse, mafya-siyaset ilişkisini ortaya çıkartırsa, hükümet aleyhine haber yazarsa, direk gözaltı ve tutuklamalar devreye giriyor. Hele Erdoğan hakkında bir haber yaparsa vay haline.
Çok sevdiğim değerli muhalif ressam Şenol Yorozlu’yu Pazar günü kaybettik. Onsuz yaşam eksik olacak. Kendisi babamla çok derin sohbetler yapan, gerçek bir aydındı. Babamla bezik ve satranç oyunlarını çok güzel oynarlardı. İyi ki yaşamımızda yer aldı. Onu hep direnen, güçlü ve yenilmeyen yönleriyle hatırlayacağım. Saygıyla.